Okuyup,bitirdiklerim🖤
17 cerita
Mefhum oleh KubraAtabas
Mefhum
KubraAtabas
  • Membaca 685,072
  • Suara 39,150
  • Bagian 34
Ben Ela... Daha küçücük yaşında hayatın nasıl bir şey olduğunu bilmeden kimsesizliğe mahkum edildim. Yalnızlık ve sevgisizlikle büyütüldüm. Tam her şeyin değiştiğine inandığım, sevileceğimi sandığım anda bir kez da parçalara ayrıldım. Ama bu kez öyle çok parçalandım ki tekrar toparlanamadım. Hala eksik olan parçalarımla küllerimden doğmaya çalışan yalnız bir kadınım... Burası benim Mefhum'um. *** "Anlat bakalım Ela kimdir?" Duyduğum soru ile yüzümde acı bir gülümseme peydah oldu. Keskin mavi gözler dikkatli bir şekilde beni incelerken zar zor; "Bende bilmiyorum ki. Ela'yı kaybedeli çok uzun zaman oldu. Sen söyle Ela kimdir? Nasıl biridir?" Demeyi başardım. *** Sizler benim Mefhum'umu okumaya hazır mısınız? *Mefhum: Geçmiş, mazi. Çalıntı veya kopyalama durumunda yasal işlen başlatılacaktır.
Kalbimin Avukatı oleh KubraAtabas
Kalbimin Avukatı
KubraAtabas
  • Membaca 1,787,318
  • Suara 79,540
  • Bagian 75
Bazı adamlar, incitmeden sevemezdi. Kırardı, dökerdi, yangınlar bırakırdı arkalarında. Bazı adamlarsa, tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi. Cemal SÜREYYA Ne de güzel demiş, aşkı ne de güzel anlatmış Cemal Süreyya. Hayat böyle değil mi zaten? Kırılırız, dökülürüz, inciniriz. Sonra biri gelir ve tüm dağınıklığı toparlar. Bu şiir bu hikayeyi özetliyor lakin tek fark ile. Bu sefer bir kadın öpecek parmak uçlarından. Parmak uçlarına kadar kırılmış bir adamı öpecek bıkmadan. Demeyin erkek kırılır mı diye. Onlarda kırılır fakat belli edemezler. Onun yerine uzaklaşırlar, soğuklaşırlar, güvensizleşirler. Bu adam kırık her yerinden. Tek bir sağlam noktası yok. Kendinden vazgeçti bu adam. Ama kadın geldi. Dayanamadı adamın kırıklıklarına toparladı adamı. Belki kendi de çok kırıldı ama hem adamın hem kendinin kırıklarını topladı kadın. O zaman 'Bazı kadınlar, tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi.' Diyelim. Ve sizleri bu Adam ile Kadının hikayesine davet edelim... !!! Çalıntı veya kopyalanma gibi bir durumda yasal işlem başlatılacaktır !!!
Yarım Şarkım oleh KubraAtabas
Yarım Şarkım
KubraAtabas
  • Membaca 1,261,400
  • Suara 60,769
  • Bagian 50
Alaz hızla yanından uzaklaşan genç kıza baktı. Belki bırakması gerekiyordu kızı ama yapamadı. Birkaç büyük adım atıp kızı kolundan yakaladı ve kendine çevirdi. Gökyüzünü andıran gözlerinde çakan şimşekleri gördüğünde Alaz'ın nefesi kesildi. 'Bıraksana kolumu!' 'Bırakmam.' Adamın sakinliği kızı daha çok delirtiyordu. 'Neden ya neden! Ne istiyorsun benden?' 'Seni.' Adam daha fazla kendine engel olamadı. Haftalardır aklından çıkmayan kırmızı dudaklara mühürledi kendini. İşte o anda iki kalbin şarkısı başladı. !!! Çalıntı veya kopyalanma gibi bir durumda yasal işlem başlatılacaktır !!!
Dilhun oleh KubraAtabas
Dilhun
KubraAtabas
  • Membaca 1,704,802
  • Suara 74,049
  • Bagian 59
"Neden böyle yapıyorsun Egemen?" Derken sesim ağlamaklı çıkmıştı. Gözlerim dolu dolu olsa da inatla kendimi tutuyorum. Ağlamayacağım! Egemen bana döndüğünde, kahve gözlerinde gördüğüm kararlılık canımı acıttı. "Anlamıyorsun değil mi Gülce?" "Anlamıyorum!" "Ama anlamak zorundasın. Ben bir katilim Gülce." Dediğinde; "Sen katil değilsin. Kimseyi öldürmedin." Diye itiraz ettim. Alayla gülerek; "Evet birini öldürmedim, belki ellerime hiç kan bulaşmadı ama ben katilim. Çünkü bu dudaklar birçok adamın ölüm emrini verdi!" Dediğinde titredim. "Değilsin. Sen katil değilsin!" "Kabul et artık Gülce! Ben elinde kan olmayan bir katilim!" "O zaman bende katilim." Dediğimde anlamayan gözlerle bana baktı. "Bende düşüncelerimde milyonlarca kez babamı öldürdüm, ona işkenceler ettim. O zaman bende ellerinde kan olmayan ama düşüncelerinde katil olan biriyim!" Sen güzel Safderun'um. Ben ise karanlıklar içinde bir Vaveyla. Bu birleşim ancak büyük bir yıkım getirir... !!!Çalıntı veya kopyalanma gibi bir durumda yasal işlem başlatılacaktır!!!
3391 Kilometre oleh beyzaalkoc
3391 Kilometre
beyzaalkoc
  • Membaca 27,540,764
  • Suara 1,484,755
  • Bagian 47
''O gün, bana 'Sinemaya gidelim mi?' diye sordu. 3391 kilometre öteden, şehirlerce, denizlerce uzağımdan... Yanımdaki insanlar görmezken beni, o bana imkansız olduğunu bile bile 'Sinemaya gidelim mi?' dedi...'' Aylarca sesini duymadığınız, yüzünü görmediğiniz, dokunmadığınız, kokusunu bilmediğiniz, aynı sokaktan geçme ihtimalinizin dahi olmadığı, asla aynı fotoğrafın içinde bile bulunamayacağınız, sizden kilometrelerce denizlerce adalarca şehirlerce uzakta olan bir insana aşık olur muydunuz? Bunu, kendinize yapar mıydınız? Bu bir mesafe hikayesi! İki insanın, birbirlerini görmeden duymadan aylarca gece gündüz konuştukları ; birbirlerinin en yakını oldukları, ama birbirlerinden en uzakta oldukları, aralarındaki kilometrelere rağmen birbirlerine aşık oldukları bir mesafe hikayesi! Burası bizim gezegenimiz ve burada her şey anını bekler. Burası, bizim 3391 kilometrelik gezegenimiz... - ''Seni görmem için yanımda olmana gerek yok. Ben seni gözlerim kapalıyken de görebiliyorum. Zaten ben seni sadece gözlerim kapalıyken görebiliyorum...''
Sıfır Kilometre oleh beyzaalkoc
Sıfır Kilometre
beyzaalkoc
  • Membaca 7,529,394
  • Suara 336,662
  • Bagian 18
"Işıklar sana evinin yolunu gösterecek..." 3391 Kilometre ile başlayan seri Sıfır Kilometre ile devam ediyor! Kilometrelerce öteden birbirini tanımak, sevmek hatta aşık olmak kolaydı... Peki tüm bunlar yan yanayken de kolay olacak mıydı?
Kirli Oyun oleh KubraAtabas
Kirli Oyun
KubraAtabas
  • Membaca 403,475
  • Suara 28,051
  • Bagian 41
Benliğini kaybetmiş, adını bile unutmuş, gencecik yaşında boyundan büyük acılara boğulmuş, kendini kirli sanan bir kadın. İstediği her başarıyı elde etmiş, mükemmel bir hayata sahip olan, her istediğini gerçekleştirmiş bir adam. Kader bu iki hayatı karşılaştırdığında çoktan onlar için yazılan senaryo oynamaya başlamıştı. Kadının ve adamın ise aklında tek bir soru vardı; "Bir oyun ne kadar kirli olabilir?"
GÜN DOĞUMU oleh zeynrs123
GÜN DOĞUMU
zeynrs123
  • Membaca 6,687,887
  • Suara 245,738
  • Bagian 83
"Birbirimize en yakın olduğumuz an, Gün doğumu." Baran ARSLANOĞLU: Bir şehre sahiplik yapan gözü kara,delikanlı bir adam. Mardin'in en büyük aşiretinin başı, Baran Ağa'sı. Roza KARACAN: İstanbul'da doğup büyümüş azimli,çalışkan bir kadın. İstanbul'un en büyük hastahanesinin güzide kalp cerrahı,doktor Roza'sı. 🍁 Planladıkları bir hayat onları bir araya getiremezdi. Getirse bile onlar istemezdi. Baran evleniyordu. Sevdiği kadın ile mutlu bir yuva kurmaya hazırlanıyordu. Roza doktorluk hayatında yeni bir o kadarda iddialıydı ve büyük kariyer hedefleri vardı. Bir de kendisini canından çok seven sevgilisi. Fakat hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlerden ibaretti. Kendi irademiz ile kurduğumuz hiçbir plan kaderimizin önüne geçemezdi. Ve Kader; Onları bir araya getirmeye kararlıydı. Hem de çok kötü şartlar altında. Roza,Baran ile tanışacaktı, ona sevdiği kadının ölüm haberini vermek için. Baran,Roza'nın peşini bırakmayacaktı. Sevdiği kadının ölümüne sebep olduğu için. Fakat yine habersizlerdi. Onlar ölümün pençesinde dolaşırken, kader son kozunu oynayacaktı. Ve yapılan hiçbir plana dahil olmayan,ortaya ateş gibi düşen bir evliliğe kurban gideceklerdi. •Yayımlanma tarihi : 31/08/2018
No : 26 (İki Kitap) oleh beyzaalkoc
No : 26 (İki Kitap)
beyzaalkoc
  • Membaca 16,494,326
  • Suara 936,161
  • Bagian 55
Mine internet üzerinden Yeşil Küpeli Kız takma ismiyle magazin haberleri yaparak milyonlarca takipçiye ulaşmıştır ve Mine'nin şimdiki haber hedefi genç kızların yeni sevgilisi Efe Duran'dır... Yepyeni bir yaz macerasına hazır mısınız? "Ben notalarını değil seni istiyorum Efe..."
ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu) oleh Maral_Atmc6
ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu)
Maral_Atmc6
  • Membaca 7,519,147
  • Suara 172,848
  • Bagian 15
Dilsiz bir kızın kalbi tüm kötülükleri kendisine çekiyordu. Hiçbir kalp bu kadar değerli olmamıştır. Yeşil, Ötanazi Okulu'na sürgün edildiğinde o yıllarda henüz bir çocuktu. Öz babasının onu nasıl bir yere mahkûm ettiğini bile bilmiyordu. Ötanazi Okulu, Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlı olan Alaska'da açılmış karanlık bir okuldu. Bildiğiniz tüm o okulları unutun çünkü Ötanazi Okulunda öğretmenler ders vermiyordu. Her biri kendi dalında uzman bilimcilerdi ve oradaki amaçları bir okul dolusu öğrencinin üzerinde deneyler yapmaktı. Öğrenciler ise sıradan öğrenciler değildi çünkü her biri idam cezası almış mahkûmlardı. Okul onları satın alarak kendi deneylerinde kullanan karanlık bir girdaptan farklı değildi. Bir kez içine girince çıkmak mümkün değildi. Yeşil tüm o tehlikeli mahkûmların içinde göğsünde değerli bir kalple yaşamak zorundaydı. Herkes onun kalbini isterken kurtların içine atılmış bir kuzudan farklı değildi. Kalbini isteyenlerden biri de öz babasıydı. Babasının onun kalbi için okula tehlikeli bir suikastçı göndermesiyle, belki de tüm ezberler bozulmaya başlamıştı. Avcı'da her zaman bu kadar acımasız değildi. Özellikle ateşten kızıl saçları olan ve bir katile gülümseyen hasta bir kadını tanıyana kadar. Şimdi karar verme sırası ondaydı. Avını öldürmeli mi, yoksa korumalı mı? Sayfalar üzerinde konuştuğu bu dilsiz kadınla tam olarak ne yapmalıydı? "Kadın kandan korkuyordu, adam ise kan kokuyordu. Şimdi sen söyle; böyle bir durumda kadın özleyebilir mi ölüm kokan bir adamı?" dedim. "Kadın aptaldı adam ise kadına kör. Şimdi sen cevap ver; her şeye, herkese ve özellikle küçük bir kadına kör olan bir adam bekleyebilir mi kadın tarafından özlenmeyi?" diyerek bana cevap verdi.
+22 lagi