Uykulu uyandigim bir sabahta gulusunden daha güzel ne görebilirim diye düşünürken sensizlikte hayalini görmek daha güzeldi belki de. İste o zaman anladım hayallerin gerçekten daha güzel,sadece rüyalarda olan birşey olmadığını ve o zaman anladım hayallerin uyumadığını.

Gözlerimin yalnızlığa aşina olduğu zamanlar içindeyiz şu anda, gülüşümden bir parça bile görünmeyen zaman dilimlerinden,mutlulukların en uzak olduğu diyarlara doğru uzanıyoruz. Bazen hüzün dolu kafiyelerde,bazen geleceği düşlerken buluyoruz kendimizi kelimelerde. Ama biliyoruz ki bir yerden yazdığımız satırlar bile bize tebessüm ediyor..

Hissiz, acımasız,yakışıklı, güçlü ve zengin. Hepsi kadınlara güvenmeyen Alexander'ı tanımlamak için kullanılabilecek kelimelerdi. Hissiz ise en başı çekerdi çünkü o bütün hislerini rafa kaldırmıştı, ta ki Heaven'ı görene kadar. Kendisine muhtaç bu kız Alexander'ın bütün hayatını ve bütün inançlarını ters yüz edecekti. Peki o ne yapacaktı? Hissetmeyi reddettiği bütün duygulara kendini bırakacak mıydı yoksa herşeyi yıkıp geçip Heaven'ı da kendi fırtınasında boğacak mıydı? Heaven, masum, saf ve kırılgan. Tecrubesisliğiyle Alexander'ın fırtınasına karşı ayakta durabilecek miydi yoksa cennetten gelen bu masum melek o fırtına da yok olup gidecek miydi? Alexander yakıp yıkıp yok eden bir fırtınaysa Heaven bir papatyaydı... Not: Hikaye yetişkin içerik ihtiva edeceğinden rahatsız olacak olanları şimdiden uyarıyorum. - Tüm hakları tarafımca saklıdır. Hiçbir şekilde başka amaçlar için kullanılamaz, çoğaltılamaz ya da ticari amaç güdülerek iznim dışında basılamaz ve başka ortamlarda paylaşılamaz. Daha da dip not: okuduğunu anlayamayanlar ve başlıkları okumayı es geçenler için bu sadece bir ön okumadır!

Annenizin mafya olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız? **Tüm hakları saklıdır.**