Onlar kimseye benzemiyordu. Onların ki masum bir aşktı. Hırçınlıkları ve güvenleri birbirini tamamlıyordu. Onlar aşkın en güzel kokusunu yaşıyorlardı. Peki ya aşkın kokusunu tam anlamıyla yaşayabilecekler miydi,yoksa kalplerinde mahkum mu kalacaktı?

Hayatının gerçek aşkını,gerçek dostunu arayan bir kızın hikayesi.Umutlarının tükendiği yerde en ufak bir olaya tutunan bir kızın hikayesi.

Yaz aşkınla yeniden karşılaşmak sana ne hissettirir? Peki yazın sadece eğlenebilmek ve zamanını doldurabilmek için oynadığın çocuk senin sınıfına transfer olursa? İşte ben de onları hissediyorum. Onunla aynı okulda hatta aynı sınıfta olmak... Ve her an benden öc almak için her şeyi yapabiliceğini bilmek beni deli ediyor. Farkında olmadan ona daha çok bağlanıyorum. Ve aklımda hep şu soru var: ''Acaba sadece tesadüf mü?''

Orada burada yazdığım kırık dökük cümlelerim var. Parça parça görünen ama bir bütünden koparılmış. Keyifli okumalar....

"Bu dünyada neyi en çok istersen o senin imtihanındır."

Aşk hiç bu kadar karanlık olmamıştı... Bir tarafta zenginlik ve lüks içinde yaşayan Buket, bir tarafta herkesin korktuğu, tehlikeli ve insafsız Kağan! Buket'in hayatı babasının iflasıyla değişir ve eski kusursuz günlerini İzmir'de bırakarak zorlu bir yaşam süreceği Ankara'ya taşınmak zorunda kalır. Buket, çevresine ve yeni başladığı liseye uyum sağlamaya çalışırken öyle büyük bir hata yapar ki her tavrıyla belayı temsil eden Kağan'ın tüm dikkatini üzerine çeker. Hiçbir sınır tanımayan Kağan, Buket'e olan öfkesini göstermekten geri durmaz. İkisi de birbirinden ölesiye nefret ederken, kaçınılmaz sona doğru adım adım yaklaşıp kendilerini imkânsız bir aşkın içinde bulurlar. Tehlike, bir gölge misali Buket'in üzerine çöktüğünde, Kağan'ın ürkütücü karanlığını aşkıyla aydınlatabilecek mi? Yoksa etrafını saran karanlığa yenilerek ruhunu siyaha kaptırıp yok olup gidecek mi?

Şiir, insanın kendine ve etrafına farklı bir gözle bakması için açılan bir pencere gibidir. O pencereden ne kadar sık ve ne kadar yakından bakarsak kendimizi o derecede sonsuzluğa açılan bir dünyada buluruz. Bu dünya hissettiklerimizi ilk anlayabileceğimiz şiir dünyamızdır. Ve biz yaşadığımız sürece de dönmeye devam edecektir. Bir insan hissetmeden birisine şiir yazamaz. O şiiri size yazıyorsa sizi hissetmiş demektir. Ve bu, dünyadaki en güzel şeylerden birisidir.

Murat ÇETİNBAŞ Ben kim miyim?Çetinbaş Holdingin tek varisi ve en büyük hissedarı.Ben gecelerin soğuk prensiyim.Ben karanlık dünyanın yeni sahibiyim.Ben babasının ilgisinden mahrum büyümüş adamım.Bir tek kadına güvenirim o da annem. Batu SARTEM Ben kim miyim?Ailesinin göz bebeği olarak büyümüş çocuğum.Babam mafya olduğu için yıllarca ülkemden uzak büyümüş adamım.Türkiye'ye döneli bir hafta olmadan babam,Melih Çetinbaş tarafından öldürüldü.Babamın acısına dayanamayan annem de ondan hemen sonra intihar etti.İşte şimdi intikam yemini ediyorum.Melih Çetinbaş'ı ölüden farksız duruma getireceğime. Havin PASLAN Ben kim miyim?Ben Havin Paslan.Pas Aşiretinin tek kızı.Ben ailenin laneti,babasının felaketi,abisinin baş düşmanı ve annesinin katiliydim(doğumda öldü).Ben talihsizlikler prensesi Havin Paslandım.Ben bu hikayedeki en masum kişiyim. Aşka inanmayan Murat Çetinbaş İntikam yemini etmiş Batu Sartem Nefretle büyümüş Havin Paslan Bu üçlünün yolları kesişirse neler olur?

Aylin ve Tilkinin Kaderini Fanları Belirliyor... Büyük Abi tüm özel çocukları toplar ve hepsinin güçlerini almaya karar verir ancak o gece büyük bir yangın çıkar ve bu yangında Aylin hafızasını kaybeder... Peki Daha Sonra Ne Olur? Bundan sonraki olaylar diziden bağımsız olarak bizim kalemimizle devam edecek... UNUTMAYIN! Okumazsanız, pişman olursunuz... :D

Mevsimlerden vazgeçtim hayatı tercih ettim. Adım Mevsim. Ama şu dört mevsimin güzelliğinden bahsedilen bir isim değil bu. Bana hiç anlatmadılar ismimin anlamını, o yüzden ben hep sevmiştim. Sonradan öğrendim, ismimin asıl anlamını. İşte o zaman mevsimlerden vazgeçtim, Hayat'ı tercih ettim. Benim adım artık Hayat. Sen kabullensen de kabullenmesen de bu böyle.