damlagl199
Maraş’ın sert coğrafyasında kök salmış Zalimoğulları Aşireti’nin başında, gücü ve gölgesi bile korku salan Kadem Ağa vardır. Kadem, toprak, para ve silahla hükmünü yürütse de yüreğinde kapanmayan bir yara taşır: çocuksuzluk.
Sekiz yıllık evliliğine rağmen Kadem Ağa ile eşi Meryem Hanım bir evlada kavuşamaz. Aşiret büyükleri ve halk, Meryem’i “kısır ocak” diye damgalarken, Kadem bütün baskılara rağmen karısının arkasında durur. Fakat gururu ve sabrı bu sözlerle her geçen gün daha da sınanır.
Bir gün Meryem Hanım, kocasının soyunu sürdürmesi için, kendi elleriyle Gurbet’i bu ocağa getirir. Gurbet, dağların kızı gibi asi, sert ama bir o kadar saf ve güzeldir. Meryem’in iyi niyeti, Gurbet’in kaderi ve Kadem’in ihtirası bir araya geldiğinde konağın dengesi altüst olur.
Kadem, önce öfke duysa da zamanla Gurbet’in iradesi ve güzelliği kalbine işler. Gözleri Meryem’i görmez olur; gönlü Gurbet’e akmaya başlar. Bu durum Meryem’i içten içe tüketirken Gurbet’in kendi vicdanı da alev alev yanar.
Üçünün de yüreğini dağlayan bu imtihan, aşiretin töresi, dağların sertliği ve kaderin çizdiği yollarla sınanacaktır. Kadem Ağa’nın gücü, Meryem’in sabrı ve Gurbet’in acısı, bir gün hepsini geri dönüşü olmayan bir karara sürükleyecektir.
Zalimoğulları, güç, aşk, ihtiras ve acının Maraş’ın dağları kadar sarsıcı hikâyesidir.