❤️❤️❤️❤️
28 stories
Vatan Yahut Silistre by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 9,843
  • WpVote
    Votes 373
  • WpPart
    Parts 4
Vatan yahut Silistre, Namık Kemal'in 1872'de kaleme aldığı dört perdelik tiyatro yapıtıdır. Namık Kemal'in ilk tiyatro yapıtı olan eser, Türk Edebiyatı'nda romantik tiyatronun ilk tipik örneklerindendir. Tanzimat döneminin en önemli isimlerinden birisi olan Namık Kemal, hemen hemen tüm eserlerinde "vatan", "hürriyet", "millet" kavramlarını esas almıştır.Batılı anlamda ilk tiyatro eserimiz olan Vatan Yahut Silistre, Namık Kemal'in de yazdığı ilk oyundur. Eser, Namık Kemal'in sağlığında Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelenmiş hatta gösterimin ardından çıkan bazı olaylar ve İbret gazetesinde yayımlanan bazı makaleler, Namık Kemal ve arkadaşlarının sürgüne gönderilmesine neden olmuştur. Bir tiyatro eseri olarak ayrıca ilgi görmüş, kısa zamanda başka dillere çevrilmiş ve pek çok tiyatro oyununun yazılmasına öncülük etmiştir. Rusların Silistre Kalesi'ni kuşatmasına karşı koymak üzere gönüllü olarak Silistre'ye gelen İslam Bey ve erkek kılığına girerek onun ardından giden Zekiye'nin hikâyesinin işlendiği Vatan Yahut Silistre'de asıl vurgulanmak istenen, "vatan uğruna yapılmayacak şey olmadığı"dır. Bordo Siyah Yayınları Hazırlayan: Kemal Bek
Araba Sevdası by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 51,709
  • WpVote
    Votes 1,111
  • WpPart
    Parts 50
Araba Sevdası her ne kadar yazarı Recâizâde Mahmut Ekrem tarafından "eğlenmek için" yazıldığı söylense de Tanzimat devrinde yetişen alafranga tiplerle alay etmek için yazılmıştır. İlk olarak 1895 yılında resimli olarak Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmiş ve bu tefrika Ressam Halil Paşa tarafından resimlendirilmiştir. Bu roman, Bihruz Bey'in Periveş Hanım'a olan aşkını anlatıyor görünse de aslında o dönemin toplumu ile ilgili önemli eleştiriler yapmakta ve özellikle gençleri etkileyen Batı etkisinin olumsuz sonuçlarını ele almaktadır. Bihruz Bey'in Periveş'e yazmaya çalıştığı mektuplar ve bu yüzden düştüğü komik durumlar aslında yazarın da dediği gibi "hazin bir hikâye"dir.
Genç Werther'in Acıları by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 81,715
  • WpVote
    Votes 2,964
  • WpPart
    Parts 18
Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther'in Acıları'nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştı. Edebiyat dünyasına, karşılıksız aşkıyla intihara sürüklenen "Romantik kahraman"ı armağan eden bu büyüleyici mektup-roman, şiirselliği ve yaşama tutkulu bakışıyla okuyucuları mıknatıs gibi kendine çekmişti. Almanya'da bütün gençliği etkisi altına alan romanın, birçok intihara neden olduğu, Werther'in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin döneminde moda yarattığı, Napoléon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir. Son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther'in, düşsel dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplardan oluşan Genç Werther'in Acıları, edebiyatta akılcılığın yerini alan duygusallığın bir başyapıtıdır.
Dönüşüm by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 63,586
  • WpVote
    Votes 1,806
  • WpPart
    Parts 7
Gregor Samsa, bir sabah, huzursuz edici rüyalarından uyandığında, devasa bir böceğe dönüşmüş olarak kendini yatağında buldu. Bir zırh kadar sert sırtının üzerine uzanmış, öylece duruyordu. Kafasını biraz kaldırıp baktığında, kahverengi bir kubbeyi andıran, boğum boğum olmuş ve tıpkı sırtı gibi sertleşmiş karnını gördü. Üzerindeki battaniye ha düşmüş ha düşecek gibiydi. Devasa vücuduyla kıyaslandığında acınacak derecede ince olan çok sayıda bacak, gözlerinin önünde umutsuzca çırpınıyordu. Bakışlarını pencere yönüne çevirdi. Kasvetli hava(metal pencere pervazına çarpan yağmur damlalarının sesini duyabiliyordu) Gregor'u melankolik bir ruh hali içerisine sokmuştu. "Neden uyumaya devam edip tüm bu saçmalığa bir son vermiyorum," diye düşündü. Ama bu son derece mantıksız bir düşünceydi, zira o, hep sağ yanının üstünde uyurdu ve içerisinde bulunduğu durum göz önüne alınacak olursa, kendini döndürebilmesi pek mümkün gözükmüyordu. Sağa dönmeyi ne kadar denerse denesin kendini hep aynı sırtüstü pozisyonda buluyordu. Herhalde gözlerini kapayıp (böylece kımıl kımıl hareket eden bacaklarını görmek zorunda kalmayacaktı) yüz kere denemiş olmalıydı. Ve yan tarafında daha önce hiç hissetmediği hafif bir sızı hissettiğinde daha fazla denememeye karar verdi.
Aşk ve Gurur by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 247,703
  • WpVote
    Votes 12,383
  • WpPart
    Parts 61
Gurur ve Önyargı, taşralı bir beyefendinin kızı olan Elizabeth Bennett ile varlıklı ve soylu toprak sahibi Fitzwilliam Darcy arasındaki çatışmayı anlatır. Gerçi Jane Austen bu iki karakteri birbirlerinin tuzağına düşmüş kişiler gibi sunar, ama "ilk izlenim"i tersine çevirmekte gecikmez: Soyluluk ve servetten kaynaklanan "gurur" ile Elizabeth'in ailesinin soylu olmayışı karşısında beslediği "önyargı", Darcy'yi mesafeli davranmak zorunda bırakır. Elizabeth'in davranışında da hem özsaygının uyandırdığı "gurur", hem de Darcy'nin züppeliği karşısındaki "önyargı" etkili olur. Zeki ve coşkulu Elizabeth yalnızca Austen'ın en çok sevdiği kadın kahramanı değil, aynı zaman bütün İngiliz edebiyatının en çok ilgi uyandıran kadın roman kişiliklerinden biridir.
Emma by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 46,846
  • WpVote
    Votes 3,270
  • WpPart
    Parts 55
Jane Austen, 1815'te, 39 yaşındayken tamamladığı Emma'nın en sevdiği romanı olduğu söyler. Aşk ve Gurur ve Mansfield Parkı gibi romanların yazarının gözbebeğidir Emma. Bir taşra kasabasındaki üç genç kızın "gerçek aşk"ı arayışını anlatan roman, bir yandan insan yaradılışının zayıf yönlerini, bir yandan da 19. yüzyıl İngiliz toplumunun katı ve ikiyüzlü geleneklerini inceden inceye alaya alır. Büyük İngiliz şairi Lord Tennyson, Jane Austen'ı, "Shakespeare'den sonra en büyük İngiliz yazarı" diye nitelemişti. Jane Austen külliyatı, Sir Winston Churchill'in başucundan eksik olmazdı. Yapıtları çoktan Dünya Klasikleri arasındaki yerini almış olan Austen günümüzde "İngiliz edebiyatının Mozart'ı" olarak tanınıyor.
Yeraltından Notlar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 65,801
  • WpVote
    Votes 2,522
  • WpPart
    Parts 21
Yeraltından notlar gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını konu alır. Bu roman Dostoyevski'nin daha sonra yazacağı büyük romanların ipuçlarını taşımaktadır.
Sefiller by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 80,931
  • WpVote
    Votes 1,381
  • WpPart
    Parts 98
Hugo, Sefiller adlı dev romanının önsözünü şöyle bitirir: "Yeryüzünde yoksulluk ve bilgisizliğin egemenliği sürdükçe, böylesi kitaplar gereksiz sayılmayabilir." Yurdunun çıkarları adına siyasal kavgalardan hiç çekinmedi. Bu yüzden de tam yirmi yıl sürgünde kaldı. Sefiller de bu yılların ürünüdür (1862). Sefiller, kürek mahkumu Jan Valjean ve polis müfettişi Javert arasında sürüp giden bir kovalamacanın hikayesi üzerine kuruludur. Jan Valjean, yoksul bir köylüdür, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı yalnızca bir somun ekmekten dolayı kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma teşebbüsünde bulunduğundan cezası katlanmış ve on dokuz seneye cıkmıştır. Fransız edebiyatının en önemli romanlarından biri olan Sefiller, romantik akımın etkilerini taşıyan bir eserdir. LACİVERT YAYINCILIK Antik Dünya Klasikleri: 10 Batı Klasikleri Dizisi: 07
Kuyucaklı Yusuf by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 122,802
  • WpVote
    Votes 2,626
  • WpPart
    Parts 19
İlk Basımı 1937 yılında "Yeni Kitapçı" tarafından basılan roman, Sabahattin Ali'nin roman türünde ilk eseridir. Kuyucaklı Yusuf konusu itibariyle ailesinin katledilmesiyle sahipsiz kalan dokuz yaşındaki Yusuf'un olayı soruşturmak için Kuyucak'a gelen Nazilli Kaymakamı Selahattin Bey tarafından evlatlık alınması ve çocuğun daha sonraki hayatı anlatılmaktadır. Edebiyat eleştirmenlerine göre Yusuf karakteri, köyden şehre göç edip şehir hayatına uyum sağlayamayan insan tipinin habercisi olarak değerlendirilmektedir.
Jane Eyre by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 76,338
  • WpVote
    Votes 5,883
  • WpPart
    Parts 55
On yaşında öksüz kalan Jane Eyre, kendisini hiçbir zaman sevmeyen, ancak kocasının vasiyeti üzerine bakımını üstlenen yengesiyle zor bir yaşam sürmektedir. Gönderildiği katı kuralları olan yatılı okulda (aslında Charlotte Brontë'nin bir yılını geçirdiği Lancashire'daki okuldur) kötü günler geçirir. Ancak Jane Eyre, Charlotte Brontë kadar şanslı değildir; okulda on yıl kalır ve öğretmen olarak mezun olur. Edward Rochester'ın malikânesinde mürebbiye olarak iş bulur. Evin gizemli efendisi Rochester'e âşık olur; ancak onu hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar beklemektedir. XIX. yüzyıl İngilteresi'nde, her türlü tutuculuğun kol gezdiği Victoria döneminde geçen Jane Eyre, birçoklarınca kadın hak ve özgürlüklerine sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul edilir. Yazarı Charlotte Brontë'nin yaşamından izler de taşıyan roman, hayatın sillesini yiyen yapayalnız bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesinin öyküsüdür. Jane Eyre, yalnızca kadının erkek egemen toplumdaki konumuna gözüpek yaklaşımıyla değil, güçlü ve tutkulu anlatımıyla da edebiyata yenilikler getirmiş bir öncü kitaptır.