İnsanlar o kadar zayıf ve güçsüz varlıklar ki onları yönlendirmek her zaman çok kolay olmuştu . Sadece yaşamak için çaba gösteren basit ve küçük canlılardı bu da dünyanın en güçsüz canlıları olduğunun kanıtıdır . Bunu asırlardır dile getirmeme rağmen Tanrılar arasında pek hoş karşılanmıyordu. Neden hâlâ o küçük zavallı canlılar için çaba harcıyorlar anlamış değilim ? İnsanlar doğar , büyür ve ölürler bu kısa döngüde ise baya soruna sebep olurlar bu bana zevk verse de arada canımı sıkıyordu . Çünkü Tanrılar onlara şans vermekten asla vazgeçmiyorlar bende onların bu saçma davranışlarını göz ardı edip kendi zevklerime bakıyordum . Mesele bu küçük canlıların en zayıf noktalarından vurmak gibi... Ahh! Siz insaların duyguları ile oynamak o kadar zevk veriyor ki bunu tahmin bile edemezsin . Ama Tanrıların koyduğu kurallar gereği insaların yaşamına, duygularına ve kararlarına karışamayız. Peki bu benim ne kadar umrumda ben Cehennem Krallı'yım , ben Ölülerin Tanrısı'yım kimin gücü beni durdurmaya yeter ki diye düşünmüştüm tâ ki sevgili kardeşim tarafından ağır cezaya maruz kalana kadar ... Bana çok büyük bir ceza verdi bunun için ona her gün bunun için kızdım , birgün bir çift griler ile karşılaşana kadar o güzel gözleri benim fikrimi değiştireceğini hiç düşünmemiştim. Aşk duygusu ile dalga geçen ben bir insana aşık olacağım aklıma gelmemişti bu bana verilen en büyük ceza ya da en büyük lütuftu....

You were a survivor from the Great Fall. That day when shat went down, you got separated from your sister and was captured to be experimented on by the Abnormal Secret Society (ASS). After a few years you finally escaped that heck of a laboratory and found yourself on Earth. You decided to start to hunt down people who helped ASS and get rid of them. You didn't kill them, just worse. You lost trust in people so you worked by yourself. You were living just fine, but the universe decided you didn't deserve a peaceful life. (used to be Operation Pluto)

+18 sahneler vardır lütfen rahatsız olan varsa okumayınız :) Saniyeler kovalarken kollarımdan ayrılışının , tek şahidi zamandı ... {Sarawat} Üniversite hayali olan bir genç ve ona deli gibi aşık olan bir mafyanın aşk hikayesini anlatan bir peri masalı... En büyük hayali Kore'de üniversite okumak olan Tine bir nedenden dolayı kendi ülkesine geri döner ve dönüşünün ona ne getireceğine dair en ufak bir fikri yoktur sadece evine gitmek ve ailesini görmek istiyordu fakat gelecek onun normal bir hayat yaşamasına izin verecek miydi ? Sarawat ise yıllarca sevdiği adamı bekleyen sadece onu görmek ve sesini duymak için herşeyi göze alacak kadar gözü kara biriydi. Korkusuz , acımasız , korkulan , gözü kara kimsenin gözlerinin içine bakmaya cesaret dahi edemeyeceği biriydi tüm kızların hatta erkeklerin bile hayalini kurduğu biriyidi . İstediğini elde eden istediği olan tutuğunu koparan gözü kara bir mafya fakat bir şey vardı ki onu elde edemiyordu . Onu istiyordu ama o gelmiyordu evet bu gözü kara mafya o , o imkansıza aşıktı. Herkesin önünde diz çöktüğü adam onun önünde diz çökmüştü. İmkansız bir aşktı biliyordu ama gene de vazgeçemiyordu umudu vardı bir gün sevdiğine kavuşacaktı biliyordu hissediyordu hayal ediyordu ve hayali gerçek olucaktı. Bu imkansız aşkın gerçek olması sadece bir mucizeye bakardı. Sarawat'ın sadece bir mucizeye ihtiyacı vardı acaba bu mucizeyi bulabilecek miydi ki ? Hadi buldu diyelim hayat bu iki insana gülecek miydi ? BAŞ BELAM 30/07/2021 Başladı 04/08/2022 Tamamlandı~ 🏳️‍🌈