💗
17 stories
SIFIR NOKTASI by izgocean
izgocean
  • WpView
    Reads 2,446,392
  • WpVote
    Votes 123,512
  • WpPart
    Parts 34
Gazetecilik son sınıf öğrencisi Gün Aksa Alatan'ın hayatı, emniyet müdürü babasının suç örgütü liderinin peşine düşmesiyle büyük bir çıkmaza dönüşür. 'Katil insandı, suç şeytana kaldı.' Varlığı öğrenilen örgüt liderinin oğlunun çıkagelişi düzeni değiştirir. Dosyalar açılır, kader baştan yazılır. Genç kız, bir sergide karşılaştığı adamla, onun da dahil olduğu kör bir karanlığın içine çekilir. Yalanlar, seçimler, şüpheler ve biçilen roller... karanlıkta vaat edilir. Peki, karanlığın ömrü ne kadardır? •
DUZAH by hazelnoya
hazelnoya
  • WpView
    Reads 2,049,782
  • WpVote
    Votes 128,909
  • WpPart
    Parts 37
❝Hiçbir silah sana elinde patlamayacağının garantisini vermez.❞ ASLANLAR SERİSİ, KONRULUN KAFESİ ve DUZAH kitaplarından oluşan bir seridir. Hangi kitaptan başlarsanız başlayın illa ki spoi yiyeceksinizdir. İstediğiniz kitaptan başlayabilirsiniz.
KİMSESİZLER MATEMİ. by matmazelhayalleri
matmazelhayalleri
  • WpView
    Reads 13,839,005
  • WpVote
    Votes 894,718
  • WpPart
    Parts 69
Safir Mila Safkan, şu an olduğu yaşından çok daha ufakken, hayatının taşlarını yerinden oynatan bir olay yaşar ve kendini ansızın, yetimhanenin soğuk duvarları arasında kimsesiz bulur. Sahip olduğu şeyler, her ne yaşarsa yaşasın iyi kalan kalbi ve tutkuyla bağlı olduğu dansıdır. Kalbi yalnızca bir tek şey için, bale için çarpar. Ta ki ikincisini bulana kadar. Hazer Han'ı. Dans seçmelerine gittiğinde, kendisini seçen bu adamın gözetimi altında dans etmeye, müzikali kazanma hedefiyle bir kelebek gibi kanat çırpmaya başlar. Fakat, sahip olmayı istediği tüm bu başarıların yanında, ona başka bir hediye kılınmıştı. Aşk. Kendi kalbi kadar hassas, nazik bir kalp, Mila'ya yaklaştığında, bu zamana kadar koruduğu tüm savunmaları yavaşça yerle bir olur ve aşk, arzuyla, bedeninde dans eder. •yetişkin içerikli sahneler mevcuttur•
BAZI İNSANLAR BÖYLE YAŞAR by filizpuluc
filizpuluc
  • WpView
    Reads 3,251,486
  • WpVote
    Votes 172,859
  • WpPart
    Parts 53
Lina Kara, babasıyla ettiği kavga sonucu babasını kendi kafasına sıktığı bir kurşunla kaybeder. Bu kayıp kendisinden de birçok şey götürür. Borçlar ve vicdan azabı arasında sıkışırken zaman pek iyi davranmaz ona. On ay kadar sonra eski halinden eser yoktur artık. Hissizleşmiş ve yaşama olan hevesini kaybetmiştir. Kendisini bazı insanlar böyle yaşar diye teselli ederek annesi ve kız kardeşi için yaşamaya devam eder. Sıradan bir gün çalıştığı çiçekçiye gelen gizemli bir adamın ricası üzerine bir çiçek teslimatına çıkar. Ölüm anlamına gelen çiçekleri teslim ettiği adamın babasının otopsisini yapan adli tıp uzmanı olduğunu ertesi gün savcılıktan gelen bir telefonla babası hakkında sarsıcı gerçekle öğrenir. Adli Tıp Uzmanı Aral Çakırca'ya götürdüğü ölüm çiçeklerinin ikisi için olduğunu anlar. Babasının peşindeki birtakım organizasyon üyeleri, Lina'nın, Kadir Kara'ya gidecek olan anahtar olduğuna eminken Lina bunun ne demek olduğuna başta anlamasa da zamanla yaşananlar anlam kazanmaya başlar. Bilmediklerinin bildiklerinden fazla olduğunu Aral Çakırca ve Savcı Yiğit Atalay'la bu olayı çözmeye çalışırken keşfeder ve ailesinin kendisinden sakladığı sırlarla bir bir yüzleşmeye başlar. Saklanırım göz önünde. Gelir geçer önümden. Ben görünmez değilim. Hiçe sayar beni gözünde... Bu bir bilmece... Söyle bana Lily... cevap ne?
İS by binnurnigiz
binnurnigiz
  • WpView
    Reads 371,007
  • WpVote
    Votes 13,700
  • WpPart
    Parts 13
İs Tanyel başarılı bir konservatuvar öğrencisidir. Sahnedeki başarısının devamlılığını sağlayabilmek uğruna adının önüne yerleştirilen birçok kötü sıfatı umursamaz. Henüz daha lise yıllarındayken adının karıştığı kötü haberler geçmişine ait bir canavar gibi onu bugününe kadar takip etse de dimdik durarak, aşk olarak gördüğü tiyatro için her türlü dedikoduya kulak tıkar. İs'i diğerlerinden ayıran yaşadıkları onun kendini kötü bir insan olarak kabul edip, kötü bir insan olarak yaşadığına ikna ettirir. Aslında İs, annesi tarafından ilgiden yoksun büyümüş, babası tarafından çok küçük yaşlarda bir çocuk parkında terk edilmiş, yine küçük yaşlarda erkeklere olan güvenini kaybetmiş ruhu kanayan küçük bir kız çocuğudur. Peki aslında çok küçük yaşlarda erkeklere olan güvenini kaybetmesinin asıl sebebi nedir? Bir gün bir yabancının hayatına yaptığı ani girişle zaten ağır kan kaybetmiş hayatında hiç beklenmedik değişiklikler oluşmaya başlar. Peki bu yabancı kimdir? Ve her şeyden önemlisi İs neden bu yabancıyı hiç sorgulamadan hayatına kabul etmiştir?
BEYAZ LEKE by asliaarslan
asliaarslan
  • WpView
    Reads 38,145,161
  • WpVote
    Votes 2,069,464
  • WpPart
    Parts 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size uğruyordu. O an iki yolum vardı. Ya sevecektim, ya ölecektim. Sevmeyi seçtim. Onu sevmek de ölümü daima nefes gibi ensende hissetmekti. "En büyük savaşların ortasında kurak topraklardan bile bazen çiçek açar, bombalar etki etmez, kökleri sımsıkı tutunur. Bir bakarsın renkler canlanır, güzel kokar her yer. Sen bu çiçeksin diyemem, biz bu çiçeği temsil ediyoruz diyebilirim. Özgürlüğümüze." Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.
SAKA VE SANRI(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 35,906,923
  • WpVote
    Votes 1,599,307
  • WpPart
    Parts 58
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle evlenmek mümkün müydü? Gerçekten nikâhta bile sahtekârlık yapılabilir miydi? Başına gelene kadar Bige Saka bunun mümkün olduğunu sanmıyordu. İlk görüşte aşktı onunkisi, bu yüzden âşık olması ve duygularına yenik düşüp evlenmesi çok hızlı olmuştu. Evlendiği gün sevgilisinin bir dolandırıcı olduğunu öğrenmişti. Üstelik zaten evliydi ve başka bir adamın adını, soyadını, kimliğini hatta gerçeğinden ayırt edilemeyecek imzasını kullanarak Bige'yi evlendiklerine inandırmaya çalışmıştı. Son ana kadar Bige bu gerçeği görememişti. Peki, nikâh cüzdanında adı geçen gerçek Karun Kalender kimdi? Evlendiğinden haberi var mıydı? Böyle bir durumda nikâh geçersiz sayılırdı değil mi? "Ne demek nikâh geçerli?" Şaşkına dönmüş bir halde avukata bakıyordum. Benden haberi bile olmayan bir adamın karısı olduğumu mu savunuyordu? "Üzgünüm Bige Hanım," dediğinde olağan bir şeyden bahseder gibi sakindi. "Nikâh memuruna kadar her şey gerçek. Eski sevgiliniz Serhat Bey ile o masaya oturduğunuzu doğrulayacak hiç görgü tanığınız yok. Bu nikâhın başka bir adamın kimliğini kullanarak kıyıldığına dair hiçbir kanıtınız yok. Böyle bir durumda yapılacak en mantıklı şey Karun Bey'i bulmak ve ona olanları anlatıp boşanma evraklarını imzalatmak." Bu adam ne dediğinin farkında mı? Bahsi geçen adamın benden haberi bile yoktu. Karşısına geçip ona ne diyeceğim? Senin ruhun bile duymadan evlendik hadi şimdi de boşanalım mı? Bu koskoca bir saçmalıktı!
Rivayetler Mahzeni. by Melisagnnc
Melisagnnc
  • WpView
    Reads 1,626,955
  • WpVote
    Votes 96,705
  • WpPart
    Parts 37
O gece bir sır düştü okyanusa, sır çarptı kayalıklara, kayalık ezdi büsbütün her şeyi ve sonra her şey esrarengiz bir şekilde başladı. O gece zihninden tüm benliği bir kalemle silip atıldı, ne geçmişine dair ne de kendisine dair hiçbir şey hatırlamıyordu. O gece derin bir bataklığı andıran adam geldi ve onu geleceğinden tutup geçmişe sürükledi, sürükledikçe karanlık bir boşluğun içinde sallandı. Sonra... Sonra, Derin bir tutku yılan gibi sarıldı bedenlerine. İç içe geçmiş bir zincir gibi ne kopabildiler ne de bir bütün olarak paslanmadan kalabildiler işte bu onların arasındaki âşkın basit bir betimlemesiydi. "Cinnetimin içindeki akıl hastanemsin sen benim." ❄⛓
HÜKÜMRAN  by sumeyyelkoc
sumeyyelkoc
  • WpView
    Reads 6,888,724
  • WpVote
    Votes 439,396
  • WpPart
    Parts 77
"Gitmek mi istiyorsun?" diye sordu. "Evet," dedim. "Gözlerime bak," dedi. Baktım. Ve saatler sonra bakışlarında ilk kez, ufacık bir ihtimalle cebelleşen şüpheyi gördüm. "Ben sana her şeyimsin dedim. Ama sen hiçbir şeyimmişsin." Artık yapabilecek hiçbir şey kalmamıştı. Yolun sonu burasıydı ve o ne yaparsa yapsın, gidişime engel olamayacaktı. Saatler içinde çökmüştü güzel yüzü. Bomboştu karanlık gözleri. Bana öyle bir bakıyordu ki, sanki bıçağı kalbine saplamışım da geri çekmek bilmemişim gibi. "Bu bir son değil," dedi sadece benim duyabileceğim bir sesle. "Gideceksin ve ne yazık ki ben seni bırakmayacağım. Daha önce de söylediğim gibi, istersen dünyanın öbür ucuna git, yine de bulurum seni. Ama eğer seni bulduğumda, bir şeylere mecbur kalmadığını anlarsam, ikimize de geçmiş olsun. Eğer ki gerçekten benden intikam almışsan..." Gözlerine uzun uzun bakmak, dakikalarca nefes tutmakla eş değerdi. "Dua et ki Allah seni karşıma çıkarmasın."
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK by bosverdilan
bosverdilan
  • WpView
    Reads 9,506,119
  • WpVote
    Votes 545,765
  • WpPart
    Parts 83
Efsun Zorlu; atandığı Urfa'da mecburi hizmetini yapan tıp fakültesinden yeni mezun, çiçeği burnunda bir hekimdir. Daha mesleğinin ilk günlerinde, henüz on sekizine yeni girmiş bir hastanın intihar vakasıyla karşı karşıya kalır. Hastasının vücuduna bırakılan izler onu adım adım kendi geçmişine götürürken, geleceğini aniden tanımadığı insanların dudakları arasında bulur. Asla geçmemiş geçmiş, verilmiş sözler, kurtarılan hayatlar, doğrultulan namlular, yalanlar, fermanlar ve aşk. Devrim gibi bir kadın, Urfa'nın göbeğinde destan gibi bir sevdanın koynunda bulur kendini. Koca düzene baş kaldırıp o düzenin minnet ettiğine yenilmekse ne aklının ne de kalbinin kabulüdür. *** "Ağlarsam ölürüm." derken sesim düz, çoktan kabullendiğim bu gerçeği ilk defa dile getirişime rağmen sakindi. Çoktan. Saatlere dökülürdü ama bana şehirler aştıracak kadar çok gelen o vakit. Vücudumun ağrısı ruhumun sancısının çok altındaydı. Onun gözleri bende olsa da ben boşluğa odaklanmıştım. Üzerimde olan bakışlarının ağırlaştığını hissettim. Fetih bana çok ağır bakıyordu. Sırtıma yüklenen çuvallar biraz daha bel bükmeme sebep oldu. "Neden," dediğinde ne dediğimi çok iyi anlamış da yersiz bir sorgulayışa bürünmüş gibiydi. "serçe misin sen?" Kaşlarım hafifçe havalandı, başımın ağrısı belirginleşti. Uzun süreden sonra ona bakan ben oldum. Söylediği şeyin altındaki anlamı yakalamaya çalışıyordum ama buna çok uzaktım. Bunu anladı ve dudakları kıvrılacak sandım. Halbuki gülümsemeye çok uzaktık. "Serçeler," yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdı. "Ağlayınca ölürlermiş. Bu yüzden mi bunca zamandır gözlerinin kuruluğu?" Bu konuşmadan sonra onun serçesi olacağımı, hatta olduğumu bilemezdim. Tıpkı bu topraklarda serçeyi öldürmenin kadını ağlatmak olduğunu bilmediğim gibi.