YALANCI SANRI
sadeceyimki
- Reads 2,182
- Votes 845
- Parts 15
"Beni sana unutturmuşlar... ama tenin hâlâ bana ait."
Alaca, kim olduğunu bilmiyor. Ama her gece, uykusunun en derin yerinde bir nefes boğazına çöküyor. Ellerini tanımadığı bir adamın sıcağında yanıyor, ama uyanınca her şey kayboluyor. Kafasında susmayan bir ses, aynalara bakarken bile kaçtığı bir yüz... Ve sonra o geldi.
Sargın.
Sert. Sessiz. Tehlikeli.
Ve Alaca'nın geçmişinden gelen tek gerçek.
Bir zamanlar nişanlıydılar. Şimdi Alaca bunu hatırlamıyor, ama bedeni tanıyor. Sargın'ın sesi, dokunuşu, öfkesi... hepsi, zihninin unuttuğu her anıyı yeniden ateşe veriyor. Onun yanında olmak, her saniye uçurumun kenarında çıplak ayakla yürümek gibi: bir adım tutkuda boğulmak, bir adım tamamen yok olmak demek.
"Hatırlarsan, her şey yeniden başlar."
Ama bu başlangıç, sevgiyle değil, sahiplenmeyle başlar.
Özgürlük yoktur. Affetmek yoktur.
Sadece hakikat vardır:
"Sen, hep bendin."
Alaca çevresindeki herkesin maskesini indirirken, en büyük maskenin kendi yüzünde olduğunu keşfedecek. Ve her hatırladığı şey, onu biraz daha karanlığın kucağına çekecek.
"Yalancı Sanrı", tutkunun acıttığı, aşkın zincire dönüştüğü, hafızanın hem kurtuluş hem lanet olduğu bir hikâye. Bazı bağlar kopmaz... yalnızca daha derine işler."
---
Teni tenime o kadar çok yakındı ki dokunsa bu kadar güçlü duygular hissettiremezdi. "Sen benim geçmişimsin ama asla geleceğim değilsin"
Dudaklarımdan dökülen kelimeler ona hiç uğramış gibi değildi.
"Seni yakından hissetmeye ihtiyacım var,"nefesi tenimi yakıp geçerken o durmadı, kalbimi kasıp kavurdu."Sana, sesine, siktiğimin o hiç susmayan küçük çenene ihtiyacım var"
🍃