bebeklerim
44 stories
UMUT YILDIZI by ilahipetekya
ilahipetekya
  • WpView
    Reads 558,540
  • WpVote
    Votes 31,773
  • WpPart
    Parts 28
Kehanetlere inanır mısınız? Ya da aşka? "Aslında en iyi aşk, değil tanımak, hiç görmediğin kişiye duyulan aşktır." Der Orhan Pamuk. İşte bu yönüyle aşk, kehanetten ayrılır. Önceden bilemezsiniz aşık olacağınızı. Sezemezsiniz. Seçemezsiniz. Bir parçam haline gelen tarot kartlarım bile aksini söylerken kalbim delicesine onu istedi. Kapıldım rüzgarına. Savruldum ayazında. İşte o gün anladım. Aşk denilen illet, tüm kehanetleri önünde diz çöktürecek bir kudrete sahipti.
GÜLBEŞEKER by ilahipetekya
ilahipetekya
  • WpView
    Reads 601,401
  • WpVote
    Votes 31,768
  • WpPart
    Parts 48
İnsanın en masum olduğu dönemi çocuk olduğu zamanlardır, öyle değil mi? Doğru. Fakat eksik. İnsanın en acımasız olduğu dönem de çocuk olduğu zamanlardır. Kimi çocuk sevgiyle arkadaş edinir, oyunlar kurardı. Kimisi ise tek bir korku salmasıyla etrafına toplardı kendi tebaasını. Ben ve benim gibi çocukların sevgi cumhuriyetine karşı, zorbaların korku imparatorluğuydu aslında durum kısaca. Diyelim ki bir zamanlar çocuktuk. Biz de, onlar da. Lisede de mi çocuktuk? Türlü türlü oyunlar kurarken de mi çocuktuk? İnsanların hayatlarında unutamayacağı anılar bırakırken, hafızalarından kazıyarak silmek istemelerine rağmen bunu başaramıyor oluşlarının sorumlusu olurken de mi çocuktuk? Tuvalete kilitlerken, okulun önünde alay konusu ederken, yapmadıkları şeylerle suçlarken ve hatta manipüle ederek kendilerinden bile şüphe etmelerini sağlarken de mi çocuktuk? Değildik. Ne biz ne de onlar. Bunu inkar edecek insanın vicdanı sorgulanmazdı zaten.
AHZAR by izgocean
izgocean
  • WpView
    Reads 3,294,024
  • WpVote
    Votes 170,835
  • WpPart
    Parts 42
Zorluklarla ayakta kaldığı hayatında bir de bursla kazandığı üniversitesini ilerletmeye çalışan Yağmur, hayatının en büyük pişmanlığını yaptı... Birine aşık oldu. O adam ondan sadece kalbini almadı... ama geride yalnızca pişmanlıklar kaldı. Peki yıllar sonra, bir anda karşılaştıklarında; her şey hâlâ aynı mıydı? *
BRONZ SERİSİ by zanegzo
zanegzo
  • WpView
    Reads 12,693,098
  • WpVote
    Votes 843,888
  • WpPart
    Parts 83
Kitap oldu. Üç kitabı basıldı. Seri, beş ana kitaptan oluşuyor ve 2025 yılı içinde final yapacak. ❝El bebek, gül bebek değil; el bebek, öl bebek.❞ Karanlık örgütün kurduğu düzen için doğmuş bir kız çocuğuyken ona verilen en büyük ceza sevgisizlikti. Kaderini kabullendi ve kartını oynadı. O kim miydi? Hisar Alatav. Hayır, sil. His Alatav. Karanlık düzenin kıyameti olmak üzere. O ise Bronz. Karanlık örgüte başkaldırıp kartları yeniden dağıtan adam. Ona Bronz derler. Onların tohumları el bebek gül bebek değildi; el bebek öl bebekti.
BİR KİBRİTLE 𝘠𝘖𝘒 OLMAK by zanegzo
zanegzo
  • WpView
    Reads 11,461,292
  • WpVote
    Votes 903,497
  • WpPart
    Parts 87
••Tamamlandı. Seri üç kitapla final yapmıştır ve basılmıştır. ❝İnsan bir kutu kibrite benzer. Varolur, yanar ve söner.❞ Bu hayatta nasıl bir kibrit olacağına sen karar vereceksin. Yanacak mısın? Yakacak mısın? Yoksa öylece duracak mısın? Ben, benimle yanmanı, gerimizde kalan her şeyi yakmanı istiyorum. Çünkü uzun bir süredir yanlış kişilerle, yalnız hayattasın. Ait olduğun yere dönme vakti. Bil ki; seni almaya geliyorum, Balkan kızı. BİR KİBRİTLE YOK OLMAK
SAKA VE SANRI(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 35,451,337
  • WpVote
    Votes 1,592,078
  • WpPart
    Parts 58
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle evlenmek mümkün müydü? Gerçekten nikâhta bile sahtekârlık yapılabilir miydi? Başına gelene kadar Bige Saka bunun mümkün olduğunu sanmıyordu. İlk görüşte aşktı onunkisi, bu yüzden âşık olması ve duygularına yenik düşüp evlenmesi çok hızlı olmuştu. Evlendiği gün sevgilisinin bir dolandırıcı olduğunu öğrenmişti. Üstelik zaten evliydi ve başka bir adamın adını, soyadını, kimliğini hatta gerçeğinden ayırt edilemeyecek imzasını kullanarak Bige'yi evlendiklerine inandırmaya çalışmıştı. Son ana kadar Bige bu gerçeği görememişti. Peki, nikâh cüzdanında adı geçen gerçek Karun Kalender kimdi? Evlendiğinden haberi var mıydı? Böyle bir durumda nikâh geçersiz sayılırdı değil mi? "Ne demek nikâh geçerli?" Şaşkına dönmüş bir halde avukata bakıyordum. Benden haberi bile olmayan bir adamın karısı olduğumu mu savunuyordu? "Üzgünüm Bige Hanım," dediğinde olağan bir şeyden bahseder gibi sakindi. "Nikâh memuruna kadar her şey gerçek. Eski sevgiliniz Serhat Bey ile o masaya oturduğunuzu doğrulayacak hiç görgü tanığınız yok. Bu nikâhın başka bir adamın kimliğini kullanarak kıyıldığına dair hiçbir kanıtınız yok. Böyle bir durumda yapılacak en mantıklı şey Karun Bey'i bulmak ve ona olanları anlatıp boşanma evraklarını imzalatmak." Bu adam ne dediğinin farkında mı? Bahsi geçen adamın benden haberi bile yoktu. Karşısına geçip ona ne diyeceğim? Senin ruhun bile duymadan evlendik hadi şimdi de boşanalım mı? Bu koskoca bir saçmalıktı!
EFLÂL | RAFLARDA by idelirukiye
idelirukiye
  • WpView
    Reads 13,916,963
  • WpVote
    Votes 292,771
  • WpPart
    Parts 29
🥀 "Geçmiş, bazen mutlu bir anı bazen acı bir tebessüm. Bazı zamanlarda ise adı konulamayan duygunun adı..." Eflâl... Ölüme ve insanlara karşı gardını almış genç bir kadın... Korkuyla attığı her adımın, hayatından çaldığını fark edemeyecek kadar kimsesiz üstelik. Lâl... Ölesiye nefret ettiği insanlardan kaçıp sığındığı limanda, belki hayatının aşkını bulacak belki de en büyük hayal kırıklığını yaşayacak. Eflâl, onaylanmayan bir evliliğin meyvesidir ve henüz dünyaya gelmeden, hikâyesine ölümün gölgesi düşmüştür. İşi, dostları, abisi... Hepsi onu "öldürülmek" düşüncesinden bir nebze de olsa uzaklaştırmaktadır. Tabii, bir de Karan Akdoğan... Aslında kimsesiz olduğunu anlayan Eflâl'in, kimsesi olan genç adam... Aralarındaki bazen minnet, bazen şefkat, bazen ise karşı konulmaz bir sevgidir. Ancak Eflâl'in baş etmesi gereken ölüm gerçeği, onu Karan'ın yanında da rahat bırakmaz. Eflâl, gerçeklerle yüzleşmeye karar verir. Kime ve neye inanacağını bilmeden kendini hiç de tahmin edemeyeceği gerçeklerin içinde bulur. Artemis Milenyum aracılığı ile kitap oldu. Kitapçılardan alabilirsiniz.❤️ •Yeni bölüm gelmeye devam edecek ve final burada yayımlanacak.
CEVİZ AĞACI MAHALLESİ by mariematisse
mariematisse
  • WpView
    Reads 3,869,765
  • WpVote
    Votes 137,510
  • WpPart
    Parts 50
Lapis Yayınları aracılığıyla kitap olmuştur ✨🧡🖤 ... Ceviz Ağacı Mahallesi'nin gölgesi bahar ayında yeryüzüne dokunurken içerisinde bulunan yaşantılar da birbirlerine dokundu. Sıcacık insanların sıcacık mahallesine ve oradan da evlerinin içine misafir olduğumda çok küçüktüm ama anımsıyorum, çocuksu mutluluğum o kadar gerçekti ki içim içime sığmıyordu. Sonra büyüdüm ve onlara dahil oldum, onlara karıştım ve Ceviz Ağacı Mahallesi'ndeki ağaçların şekline girdim. Aşk bir diken gibi tırmandığım ağaçların dallarından tenime doğru uzanıp bedenimi baştan sonra doğru keserken gözlerimdeki sıcak yaşları yeryüzüne davet ediyordum. Aşık olacak kadar büyümüş, aşka düşecek kadar sersemdim. Ama mutluydum, Ceviz Ağacı demek mutluluk demekti. Ceviz ağacı demek buralarda, tepesindeki çalıkuşu demekti. Ve ben... Kızıl Çalıkuşu'ydum. .... Onların aşkı dillendirilemeyen bir lanet gibi içlerinde dağlanırken mahalleye düşen yağmur damlalarına arkadaşlık etti. Sonra mahallenin açık pencerelerinin birinden usulca bir şarkı yükseldi ve Ceviz Ağacı'na yayıldı. "O gözler bana eskisinden yabancı, Gönlümdeki bu sevda hiç bitmeyen bir acı." ... Bu isimle yazılan ilk kurgudur. Kapak için birkadehsevgi-'ye teşekkürler. Tüm Hakları Saklıdır, kurgu tamamen yazara aittir ve çalıntı durumunda yasal işlem başlatılacaktır.
SOKAK NÖBETÇİLERİ by asliaarslan
asliaarslan
  • WpView
    Reads 58,239,215
  • WpVote
    Votes 2,250,310
  • WpPart
    Parts 63
16 Mayıs 2021 güncellemesi: Bölüm yorumlarında fazlasıyla spoiler olabilir, eğer hoşlanmıyor ve keyif alarak okumak istiyorsanız yorumlara bakmayın. Bütün Sokak Nöbetçileri'nin gözleri benim üzerimdeydi, benim gözlerim ise onun turkuaz rengi gözlerinden ayrılmıyordu. Hepimiz yine bir amaç uğruna toplanmıştık. "Sokak çocuklarını her gördüğünüzde saçlarını okşayın," dediğimde gözlerim onun kumral saçlarına kaydı, alnına bir tutam saç düşmüştü ve her zamanki gibi dağınık, özensizdi. "Onları sevin, gülümseyin. Bir gün o çocukların büyüyeceğini ve karşınıza çıkacağını unutmayın." Hafifçe tebessüm ettiğimde canım hiç olmadığı kadar fazla yanıyordu. "Büyüdüm, büyüdün, büyüdük." Ona doğru bir adım attım ve başımı kaldırıp "Keşke hiç büyümeseydik," diye fısıldadım. "Keşke büyümeseydin. Keşke o sokaklara ait kalsaydık." Öfkeli değil, bıkkındı. Ruhsuz değil, tepkisizdi. Yalnız değil, kimsesizdi. "İçimi sokaklara çevirmenin bir yolu var mı?" diye sorduğunda sesinde ilk defa başkaldırı yoktu, vazgeçiş vardı. "Kendimi değil ama seni o sokaklarda yaşatıp gizlemek istiyorum."
Ederlezi by profeysinil
profeysinil
  • WpView
    Reads 1,843,059
  • WpVote
    Votes 85,293
  • WpPart
    Parts 47
"Sabaha kadar konuşmanın sabaha kadar sevişmekten daha tehlikeli olabileceğini kim tahmin ederdi ki? Her gece çiftliktekiler uyuduktan sonra Elif gizlice odama gelip yatağın diğer ucuna geçiyordu. Işıkları yakmayı hiç teklif etmemiştim, o da durumdan şikayetçi değildi. Binbir gece masallarındaki gibi karanlıkta başlayıp aydınlıkta son bulan gece buluşmalarıydı bunlar, ve nedense gizli kalmasını istemiştik. Oysa ortada gizlemeyi gerektirecek bir şey yoktu, onca gece yanımdaydı fakat elim onun eline bile değmemişti. Biz sadece konuşuyorduk... Sadece konuşuyorduk ve sanırım tüm sorun buydu. Belki konuşmak yerine sevişseydik bu kadar kök salmazdık birbirimize. Ben bile anlatacak bu kadar çok şey biriktirdiğimden habersizdim. Konu konuyu, kapı kapıyı açıyor ve konuştukça söylenecek daha fazla söz açığa çıkıyordu aramızda. Bazen attığımız kahkahalar duyulmasın diye ellerimizi ağzımıza kapatmak zorunda kalıyorduk. Bazense Elif mutfağa inip gizlice yiyecek bir şeyler getiriyordu ikimize. Biri duyar diye ekmeği bile sessizce böldüğüm, çocukluğumdan bile daha çocuk olduğum, hayatımda ilk kez bir kadının yüzünde kaybolduğum gecelerdi. Bir erkeğin neden binbir gece boyunca masal dinlemek isteyebileceğini ilk kez o gecelerde anladım. Ve tarihteki onca adamı eline kalem almaya iten, tüm bunları bana yazdıran şeyi ilk kez o gecelerde buldum. Bazen bir kahkahanın ortasında, bazen birbirine çarpan iki bakışta, bazense saçını kulağının arkasına sıkıştırmasını izlerken ansızın beliriveren o sızıyı... İçimdeki edebiyatı uyandıran bir ağrıydı bu. İnkâr edip kaçsam da, durup kapılsam da gözlerine bakarken hissettiğim gerçek hiç değişmiyordu. Elif bir Balkan ağıdı gibi göğsümde büyüyordu."