Seonghwa ve Hongjoong üniversitede tanışan iki gençtir, beraber eve çıkmışlardır. Hongjoong'un kesinlikle çılgın bir kuzeni vardır ve başlarına en çok belayı o açmaktadır. (Wooyoung) Her gün gürültülü olan 2 odalı evde, iki sessiz insanın sabrı sınanmaktadır. Yeosang, Wooyoung'u bir kaşık suda boğmak istese bile prensliğinden ödün vermemektedir. Wooyoung ise ev halkının sabrını sınamaktan asla vazgeçmeyen götoşun tekidir. Bu hikayede yanan Yeosang'tır. Bu bir SeongJoong hikayesidir ama bir sürü insan neredeyse başrol gibidir. Ve bu da hayatımdaki en saçma sapan tanıtım paragrafıdır.

Hapın verdiği zevkle başını hafifçe geriye atan çocuk yutkunmuş, adem elması yerinden oynamıştı. Mekanın bütün loşluğuna rağmen en küçük detayları fark edebilmem kendimi de şaşırtırken alnından aşağı inen ter damlasının çenesinden aldığı yolu izledim. Bütün gecemi onunla geçireceğimin bilincinde değildim. Sonrasında gelen olaylar ise bütün durumu daha da karmaşıklaştırıyordu. •smut, alkol, uyuşturucu içerir. •top/san bottom/wooyoung top/seonghwa

Park Seonghwa, Wooyoung'un ısrarları üzerine bir psikiyatrist ile görüşme kararı alır. Psikiyatristi Kim Hongjoong'un onu olduğu kişiden bütünüyle değiştirip gözlerini açacağından habersizdir. ~ Angst bir fic değil ♡

Kampüsün çimlerindeki grubun ele başı olan Hongjoong'un rutini belliydi: Kendinden güçsüzlere bela olan şeref yoksunlarını dövmek, hocalarından azar işitmek, derslerde playlist hazırlamak, Wooyoung'a sabır çekmek, uyumak. Yani kampüsün yıldız çocuğu, hocalarının gözdesi, öğrencilerin ağzı sulu hayali, aşk şarkılarının ilhamı Park Seonghwa ile hiçbir alakası yoktu anlayacağınız. Ama arkadaş grubu farklı düşünüyor olmalıydı ki, ikisini bir araya getirmenin binbir yolunu denemişlerdi. Hayat bir John Hughes filmi sayılmazdı (Hongjoong ile aynı arkadaş grubuna sahip değilseniz). • side yungi + woosang title, dua lipa'nın levitating şarkısından gelmektedir.

"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?" "Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.." Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu belli değildi. Usulca kafamı salladım ve onayladım onu. Merakla devam etmesini bekliyordum. "Bu gemi ve mürettebatı, o şehri ararken çok büyük bir lanete kurban gitti. Deniz cadıları tarafından birer deniz canavarına dönüştürüleceğiz. Çok uzak bir zaman değil. Süremiz azalıyor." YeoSang anlattıkça tüylerim ürperiyordu. O lanet deniz cadıları her taşın altından çıkıyorlardı. Şimdiden nefret etmiştim onlardan. "Senin nedenin ne? Bir nedenin olduğunu söyledin.." "Eve dönmek." *Tüm Hakları San'ın bilemekte olduğu hançerinin kabzasında saklıdır.*