yazılımcılar bir bok olmaz- mış
sanıyorlar krizsiz.
devamının olup olmadığı zihinler arası yolculuğun var olup onun zihnine girdiğim vakit belli olur. her şeye çözüm buldu kafası yanıklar, bana belki bulamazlar ama sonuçta kafası yanıklar, herkese aynılar. bulurlar. -on sekiz mart, iki bin yirmi iki
"yabancıya dönüşmek için mi yaşadık tüm bunları?" yirmi altı ocak, iki bin yirmi iki- benim adım çabalamayan.
yine bir bilinmezlik yaşamamak amaç, bir tek ben göreyim. yakıyor her şeyi dikkatsizlik, kalıcı olması adına.
parmaklarının arasında tuttuğun sigara sıcaktır ama yakmaz seni bu soğuk havada, yirmi birinci yüzyılın dondurucuları yakar, ters işliyor bu sistem, çarpar mantık arayana iki tokat, çaydanlıkta senelerce kaynamış suyu dök üstüne, belki o zaman hissedersin bir şeyler de bağırırsın ne var ne yoksa. çoğu zaman sahtedir...
mizahsız hüzün olur mu, olmazmış, ben ağlarken hep güldüm, gülerken hep ağladım. kitabım dedim, e sonraki sayfa, yakmışlar. beklemeyin mutsuzluğu, hep eğlence.
nerede olursan ol, hangi mevsimde olursan ol, birlikteysek yaz gibi hissediyorum. 180621
sonra içime ve hatta dışıma kapandım. küsmek gibi bir şey. bir çeşit gölge fesleğeni. bir çeşit olmayan hayat. zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim. epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu. bir yığın insan tanıdım. ama hep yalnızdım. 《06.01.2019
"Söz vermemi ister misin, küçük?" "İsterim, ama tutabilecekseniz, bayım." 14/04/2018 ~ 29/06/2018
Kendimi gerçekte var olmayan bir trenin içinde bulduğumda, saat altıyı beş geçiyordu. 17/02/2017 ~ 26/04/2017
"arkadaşına ne oldu roket, fazla içtiğinden dolayı mı?" "kaybetti hayatının aşkını o uzay, biz anlamayız."
on iki yaşımda hür ve hırsız bir çocuktum, öğrendikçe her şeyi unuttum.