Biz bir süre bilinen dünya içinde yaşamış ve asla umduğunu bulamamış insanlarız. Yakalandığımız sendrom da belli: Nefretiya! Anlamı, yaşamda umduğunu bulamayan kişilerin yaşadığı aşırı mutsuzluk hali ve onun sonucunda ortaya çıkan değişik bir hastalık. Birbirimizi bulunca da kendi ülkemizi kurduk: YAŞASIN NEFRETİYA ve KRALİÇEMİZ 1. NEFRET!

Bu kitap toplum tarafından her zaman ve her şekilde hor görülen,dışlanan ve kendisine o yokmuş gibi davranılan,hayatında birçok çetrefili yaşamış olan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Sabah akşam aynı hikaye... Aradan çok yıllar geçse de hiç değişmeyen , ilk günkü kokusu üstünde olan bir hikaye bu. Körlüğe alışmanın ve insanlar arasında onları görmeden, ön yargıya sebep olan giyim, duruş ve görünüşün sizi etkileyemediği, direkt insanın kalbine odaklanabildiğiniz bir yaşantı bu. Belki yaşamanın tadını aldıktan sonra ölmek gibi. Toplum ile arasındaki bu çatışmayı sürdürürken bir anda kendini toplumdan soyutlayıp birtakım nesneleri ,ağaçları,hayvanları kendisine arkadaş edinip onlarla konuşmaya başlarken bulur. Toplumun haksız baskıları onu yıpratmaktadır.Bu baskılara sebep gösterebilecekleri hiçbir dayanakları olmadığı halde kendisine böyle davranılmasını gerek iç dünyasında gerekse toplumla yüz yüze görüşerek sorgulayan,bu davranışı bile yine o toplum tarafından alay konusu edilen,her ne yapsa da yapmasa da onunla alay etmek için kendilerine bu hakkı veren toplum onun ilişkilerine de etki eder ve onu iyice yapayalnız bırakır.Yalnız olduğu için yine onu alaya alıp,hor görür. Toplum anne ve babasını ondan aldığı gibi,inanç ve insaniyetini hatta gözlerini de ondan alır.Sürekli üstüne gelmeye devam eden toplum sonunda onun iç dünyasını da mahveder.Üst üste gelen şeyler ve toplum baskısı ile yıpranan bu adam iyi olduğu için hep kaybettiğini biraz da toplumun sürekli buna değinmesinden de bu sonuca vararak topluma ders vermek için bizzat o toplumun karakterine bürünerek birtakım şeylere kalkışır ancak içinde bulunduğu toplum o kadar ahlaksız,vurdumduymaz,akılsız, düşüncesiz ve bencil,ön yargılıdır ki; bu olanların sebep ve sonuçlarını idrak edemezler.

Bir gün uyandığınızda hayatınızdaki renkler solup gitse ne hissedersiniz? Dünyanız tamamen aynı ama renk kavramı hayatınızdan çıkmış olacak, hayal edebiliyor musunuz?... °°Bu zifiri ve simsiyah dünya Ahenk Barva için tanıdıktı. Çünkü o hayatında hiç renk görmedi.. Doğumundan beri halkı sürekli 100 yıl önce etrafı zifirileştiren nedeni arıyor, bilimsel araştırmalar yapıyor ve özel okullar kurup nedenleri bulacak çocuklar yetiştiriyor. Bu neden bilimsel mi; yoksa fantastik bir dünyanın, uzaylıların onlara kurduğu bir oyun mu? Her ikisi de olmadığını kim ispatlayabilir? Ahenk arkadaşıyla birlikte 100.yıl toplantısına gittiğinde onu bekleyen kaderden habersizdi. Nedenler bulmak için gittiği o okulda, her gün daha fazla soru bulmaya başladı. Bu sonsuz gökkuşağı gibi dağılmış soruları, kim toplayacak?..

Alef 12 yaşındayken bir gün içerisinde birden fazla gücü olduğunu öğrenmiş ve 6 yıl boyunca güçlerini geliştirmiştir. 6 yıl sonra kendisi gibi olanların olduğu tek okula gider. Ancak ne olursa olsun bilinmemesi gereken bir gücü vardır: Ateşe Hükmetmek. Efsaneye göre bir gün Ateş Kraliçesi gelecek ve bütün özelleri yok edecektir. Tabi efsanenin aslı buysa... İşler Alef'in istediği gibi gitmez ve bunu öğrenenler olur. Alef bu savaşı kazanabilecek mi ?

(Kriminolojide MO; suçlunun imzasını tanımlamak için kullanılır. Tam açılımı Modus operandidir. Kısaca katilin izi diyebiliriz.) Rüyalar her zaman toz pembe değildir ve uyumak bazen acı çekmek demektir. Peki ya başkasının rüyasına girebilseydiniz ne olurdu? Düşününce "Bu olağanüstü, harika bir şey." dediğinizi görüyorum. Ya katillerin rüyasına misafir olsaydınız, hala aynı şeyi düşünür müydünüz? Yunus Emre cinayet masasının komiserlerinden biriydi. Genç yaşta başarılı olmasının elbette bir çok nedeni vardır. Ama şüphesiz en büyük nedeni katillerin rüyasına girebilmesiydi. O böyle bir şeyi yaşamak istemesede rüyalarına engel olamıyordu. Önünde iki yol vardı; ya rüyalarını görmezden gelip zamanla alışacaktı ya da rüyalarında gördüğü ip uçları ile katilleri yakalamaya çalışacaktı. Peki siz, Yunus Emre'nin yerinde olsanız ne yapardınız? Not:Bu kitabım için ilham olan, fikirlerini sunan ve her soruma hakkıyla cevap veren tüm yazar arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ayrıca konu itibariyle +18 (kan, cinayet...) kavramlar vardır. Tamamen hayal ürünüdür. Kitapta geçen kişi, kurum ya da olayların gerçeklik ile herhangi bir alakası yoktur.

Dünya zamanıyla insanlığın 2545. yılında, dünyamızın 39 ışık yılı uzağında cereyan eden kurgusal hadiselere dair yazmış olduğum bu romanda, bilim kurgu türüne yeni meseleleri mitlerle harmanlayarak, insanlığın geleceğine ve günümüz teknolojilerinin varabileceği noktaya dair naçizane öngörülerimle kaleme almaya çalıştım. Kozmik Yankı serisinin ilk kitabı olan Yıldız Çocuk'un, sadece bilim kurgu türünün ilgililerine değil her yaştan okura hitap etme amacı güttüğünü söylemem gerekir. İnsanlığın genetik kodlarına kadar işlenmiş ve binlerce yıldır tekrar eden macera döngülerini yeniden bir yorumla kamçılaması ve okuyanlara sürükleyiciliği bol bir serüven yaşatabilmesi en büyük temennilerimden birisidir. Evrenin sonsuzluğuyla, bilinmeyenin korkusuyla ve yeni dünyaları keşfetmenin arzusuyla heyecanlanabilen herkes için tatmin edici bir içerik sunmak öncelikli niyetimdir. Umarım bu kategoride okunmaktan keyif alınan bir eser ortaya koyabilirim. "Hayatlarını insanlığın bir sonraki adımına adamış, gözünü ufuklardan alamayan, cesur yeni dünyanın kaşiflerine sesleniyorum! Babil Koloni Filosu atmış olduğunuz o büyük adımı perçinlemek üzere, Dünya zamanıyla 2254 yılının 7 Nisan'ında, yerküreden ayrılmak suretiyle 39 Işık Yılı sürecek yolculuğuna başlamış durumdadır. Yeni dünyamıza gerçekleştirdiğiniz yolculuğun başarısına dair aldığımız haberler, bu büyük atılımı gerçekleştirmemiz için bize sağladığınız en önemli teşvik aracı olmuştur. Yeni koloni filomuz ve Siber Yıldız teşkilatının sağladığı imkanlar sayesinde uzak dünyalarda vermiş olduğunuz mücadelenin çok daha büyük atılımlara vesile olacağını bildirmekten onur duyarım. Per aspera ad astra Zorluklardan yıldızlara!" Dünya Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri J. Moon Uzak bir gelecekte geçen, bilimkurgu türünde bir eserdir.

Kadın Doğurmak 2022 Türkiye'sinde kadın olarak yaşamanın zorluklarını ortaya dökeceğim bu radyo tiyatrosundan sonra görmeyi reddettiğiniz hayatların nasıl solup gittiğine şahit olacaksınız. Bu ülkede kadın olmak zor; kadın ölmek kolay... - Bu bir radyo tiyatrosu metnidir Eser Hale Bilgiç'e aittir.

Ölümü ona bir aile getirdiğinde hangi yolu seçmelidir? Harika bir evliliği, düzenli bir işi, mükemmel olarak adlandırabileceği bir hayatı vardı. Ama bir gün bir kaza bunları ellerinden aldı. Gözlerini açtığında kendini Doktorun Karısı adlı kitaptaki bir karakter olarak bulduğunda ne yapacağını bilemedi. Çünkü içindeki bedenin hayatı çok geçmeden ölümle sonlanacaktı. Meryem yapılması gerekenin eve dönüş yolunu bulana kadar ölmemek olduğunu biliyordu. Ama ondan nefret eden doktor ve onun yaramaz çocukları ile nasıl başa çıkacağına dair bir fikri yoktu. Olaylar değiştiğinde ise kendini hiç beklemediği bir noktada bulacaktı.

Jackson çok eski zamanlarda adı sanı bilinmeyen köyde yaşayan hayatı eziyetle geçen zayıf bir gençtir. Bir gün köyü saldırıya uğrar. Köyden sadece kendisi ve kız kardeşi kurtulur. Onları usta bir okçu eğitir fakat kısa süre sonra ustaları ölünce Jackson ve kız kardeşi Lana ustalarının verdiği haritayı izlerler ancak onları yolculuk boyunca bekleyecek tehlikelerden haberdar değillerdir. Bu hikayede ileride Büyülü Okçu olarak anılacak Jackson'un eski hayatı anlatılıyor. Kapak için değerli arkadaşım @esslala 'ya teşekkür ederim

-Önsöz- Buhar Atlası, insanlık tarihinin on dokuzuncu yüzyılını andıran, ancak buharlı teknolojilerin fazlasıyla gelişkin olduğu hayali bir dünyada geçmekte olup; fantastik öğeler barındıran, buhar çılgınlığı-suç temalı bir roman serisi olma gayesi taşımaktadır. Benim için; edebiyatımızda ne yazık ki pek örneğine rastlanmayan buhar çılgınlığı, bilim kurgu ve fantazya türündeki eserlerden bir tanesini okuyucuya sunarak bu istikamette atılan adımlardan birisine vesile olabilmek bile yeterlidir. Umarım romanı okurken keyif alır, yazdıklarımla gündelik hayatın sorunlarından bir nebze de olsun uzaklaşmayı başarabilirsiniz. Keyifli okumalar... Kapak için https://www.wattpad.com/user/Papiliodia teşekkürler!