Kanadı Kırık Ruhlar Diyarı
Ek_Udaas_Dil
- LECTURAS 569
- Votos 8
- Partes 4
Zamanın ruhunda derin bir çatlak belirmişti; ne kesenin ağırlığı ne de yuvanın sıcaklığı dindirebiliyordu bu sarsıntıyı. Ruhun kendi fısıltıları, büyüyen bir uçurumun uğultusuna dönüşüyordu. Öyle anlar geliyordu ki, insan kendi varlığının yankısıyla yapayalnız kalıyordu; ne kalabalıkların gürültüsü işitiyordu o iç sesi, ne de en yakınların eli uzanıyordu o boşluğa. İşte o ıssız anlarda, yalnızlığın en derin kuytusunda bir ışık arıyordu çaresizce.
Ben de, hayatın tüm ağırlığı omuzlarıma çöktüğü bir demde, son çareyi karanlık bir çıkışta aradım. Anlaşılmamak, ruhumu saran kalın bir zırha dönüşmüştü. Belki bir ses, sıcak bir el, anlayışlı bir bakış umuyordum; ama dünya kendi telaşına gömülmüş, herkes kendi acısının sağır edici çığlığına hapsolmuştu. Kalabalıkların ortasındaki bu derin yalnızlık, yavaş yavaş beni dipsiz bir karanlığa doğru çekiyordu.
Peki, o karanlık girdabında kaybolup gitmeyi mi seçtim, yoksa hayata karşı inatçı bir direniş mi gösterdim? İşte bu soruların cevabı, satırlar arasında yolculuk ettikçe yavaş yavaş aydınlanacak.