Bu Can. Hayalinin peşinden koşan, duaya sarılan bir genç. " Sana söz veriyorum göz bebeğim. Geleceğim buraya. Kalbim yeniden atacak. Kimle gelirim bilmem. Tek de gelebilirim ama bir gün geleceğim. Yeniden doğmuş gibi olacağım bir gün. Seni göremezsem gözüm açık gideyim. Bugün diriliş ve birlik günü. Bir ölür bin diriliz!🇹🇷" "Nerede olursan ol, nerede ölürsen öl. Ne yaparsan yap. Bir gün gireceksin toprağa ama buraya gitmeden girmeyeceksin. Belki 50 yıl sonra belki bir ay sonra bilemezsin ama sen kararını verdin, dönmek yok." "Allah (c.c) var gam yok." dedi genç adam. ~Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.~ ~İsra Suresi Ayet 13~ ~Bir Seher Vaktinde şafakta geleceğiz. Gün bugün ötesi yok gün bugün durmak yok.~🇹🇷 Bu kitap Filistin ve Doğu Türkistan için yazıldı...

Bir gazeteci kızı... Bir bomba... Bir genç... Ve kuşlar.. Geleceğe dönük, uzun vadeli ve uluslararası bir intikam... İçinizden kuşlar uçuracak bir hikaye...

❝ Her hikayenin sonu bir avuç topraktır... ❞ 🤎🦌

▪︎▪︎▪︎ Her şeyini kaybetmiş, Yokluk içinde, Hor görülen, Senelerdir zulme uğrayan, Sessiz çığlıklarını kimseye duyuramayan, Hakikatte ise tüm dünyanın o çığlıkları duyduğu halde kulağını kapattığı, sağır olduğu bir millet.. Sadece Müslüman diye görmediği işkence kalmayan ancak yine de toprağını bırakmayan. Küçücük bir ümit de olsa tutunup, kanlarının son damlasına kadar her türlü zulme direnen, Mukaddes toprakların, Mukaddes halkı, FİLİSTİN... 🇸🇩🇸🇩🇸🇩

Bacaklarını kullanamayan genç bir kız, Güneş. Yaşı ilerlemesine rağmen aşık olmadan evlenmemekte ısrarcı bir adam, Ali. Biri birini kardeşi, diğeri diğerini ağabeyisi olarak görürken kader ikisinin de birbirinin nasibi olduğunu gösterecekti. "Yaradan rabbimin yüce şanına yemin ederim ki seninle evlenmeye karar verdiğim o ilk gün seni kardeşim olarak görmeyeceğime dair kendime yemin ettim. Bu saatten sonra sen benim karım, dünyada ve ahirette Allah'ın izniyle benim diğer yarımsın."

Gazze... Masumların kanı kokuyordu.

Kudüs davası... Ümmetin mahzun çocuğu... Garip peygamberin garip mescidi... Yüreğimin taa en içinin yarası...Kudüs davası... Şu meşhur hikayeyi hepiniz duymuşsunuzdur ki bir marangoz bir minber yapar çok güzel şatafatlı bir minber bazıları bu minberi almak istediğinde hayır bu minber Mescid-i Aksa'nındır der. Ona Mescid-i Aksa işgal altında bu minberi nasıl oraya koyacaksın dediklerinde ben marangozum elimden bu gelir kim elinden ne gelirse onu yapsın birinin de elinden Kudüs'ü fethetmek gelir o da Kudüs'ü fetheder der. Bunu duyan bir çocuk yıllar sonra büyük komutan Selahattin Eyyubi olarak Kudüs'ten içeri girer. Yani hepimiz elimizden geleni yapmakla mesulüz. Benim elimden gelende yazmak benim minberim de kalemim. İnsanın bir anlamı bir davası olmalı bu hayatta benim davam da Kudüs ve burdaki yazdığım her harf şahidim olsun.

Filistin uğruna canıyla, malıyla, kalemiyle, minicik bedenleriyle savaşan, asil ve izzetli duruşlarıyla vatan topraklarını koruyan, Kudüs'ün namusu için Cihad eden tüm kardeşlerime ithafen...

Yüreklerin geçmeyen sızısı, Gözlerin dinmeyen yaşı, Dillerin kurtuluşu umarak ettiği en güzel duaydı Kudüs... Hayal ürünü değil gerçeklerin konu alındığı bir masaldı. Bir doktorun yürek yangını, bir imamın gönül duasıydı. Nice yüreklerin tek amacı onu işgalden kurtarmaktı... Kısacası BU BİR KUDÜS MASALIYDI... Ben Mihra Aksa... Ben insanların bedenlerinde ki yaralarını tedavi etmek için gönüllü doktor olup Kudüs'e gelmenin kendine nimet olarak verildiği acize bir doktorum... İnsanların yüreklerini dilimden göğe yükselttiğim dualarla sarmaya çalışırken doktorluğumla da şifalarına vesile olmak için uğraşıyorum. Ben Mihra Aksa! İsmini taşıdığım mescidimin, ilk kıblemin özgürlüğü için canını ortaya koymuş; gönlünü bu yola vermiş, kendini İslam'a adamış mucahidelerden sadece biriyim. Ve buraya adımımı attığım ilk günden itibaren vazgeçmeyi ve yorulmayı kendime yasakladım! #aksa 1 #müjde 2 #mihra 3 #kudüs 2 #distopya 11 #dua 12