mrsviia
- Reads 848,081
- Votes 14,274
- Parts 7
"Numaramı nereden buldun?"
Adam dudaklarını sinirden kemiriyordu.
"Sen." dedi nefretle. "Sen karşına çok yanlış bir kişiyi aldın. Eninde sonunda yakalanacağını biliyorsun değil mi?"
Kadın ses değiştirici cihazın ardından gülümseyerek konuştu. "Beni yakalayacağın gün ben değil sen öleceksin. Bunu göze alabilecek kadar cesaretli değilsin."
Adam olumsuzca başını iki yöne doğru salladı.
"Bilir misin?" dedi nefretle. "Kızlar annelerinin, erkekler ise babalarının kaderini yaşar. Ben nasıl babamın kaderini yaşıyorsam sen de annenin kaderini yaşamak zorundasın."
"O zaman tecavüze uğramam gerek öyle mi Zifir?" dedi. Bu cümle o gece için adama dokunan ilk şeydi. "Yıllardır sana empoze edilen zırvalıklar, yarım yamalak anlatılan olaylar ve kinin, sonunu getirecek. Bir gün elindeki her şeyi kaybedince ne yapacaksın peki?"
Derin bir sessizlik oluştu.
Kadın devam etti konuşmasına.
"Şimdi bana elimdeki her şeyin ne olduğunu bilmiyorsun diyeceksin kesin. Sen demeden ben dile getireyim. Güneş'i, aşık olduğun kadını ellerin arasından kaybedince mutlu olacak mısın? Seçim senin, yolun sonunda ya onunla kaybedeceksin ya da onsuz."
Sorulan sorunun cevabını duymaktan ilk defa korkmuştu genç adam.
Çünkü cevabından emin olamıyordu.
Kendi gözlerinde gördüğü o acı dolu nefretin ardından hiçbir şeyden emin olamıyordu.
Zifir gerginlik içerisinde kapanan telefona bakakaldı.
"Artık eminim. Ya bir hain bizimle çok yakın olduğu halde, taklitçiye laf taşıyor Kuzgun." dedi zehir gibi bir ses tonuyla. "Ya da..." işte bu cümle genç adam için çok ağırdı. "Taklitçi zaten en başından beri aramızda."
Kuzgun elindeki telefonu şaşkınlıktan yere düşürürken herkes geç fark ettiği bu durum karşısında ilk defa çok kötü hissetti.
"Umalım da ihanet eden birisi var olsun ve o aşık olduğum kadın olmasın. Yoksa... Ne Güneş kalır geriye ne de ben."