en💘
27 stories
RESMEN AŞIĞIM by sezgisalman
RESMEN AŞIĞIM
sezgisalman
  • Reads 49,491
  • Votes 6,523
  • Parts 34
"Şaka yapıyorsun, değil mi? Hayal görüyorum?" dedi en nihayetinde Uraz. Bu soruları direkt olarak arabasının bagajındaki kıza mı, yoksa genel olarak evrene mi yönelttiği şüpheliydi. Zaten Asu da tam anlamamıştı. "Sen buraya nasıl girdin?! Ne zamandır buradasın? Ya... sen... sen kimsin ya? Kimsin sen?" Asu korkmaya başladığını ve tir tir titrediğini hissediyordu. Sevdiceğinden, biricik Uraz'ından korkması çok anlamsızdı ama şu an karanlığın içinde bağırırken bir tık ürkütücü olduğunu da inkâr edemezdi. Ürkek hareketlerle kıvrıldığı yerden doğrulmaya çalışırken her yerinin nasıl tutulduğunu ve ağrıdığını anca fark etti. Eee az buz değildi! Muhtemelen üç saattir bu bagajda iki büklüm ses çıkarmadan yatıyordu. Ah o İstanbul trafiği onu bitirmişti. Yani tabii Uraz'ın niyeti yalnız gelmekti ama Asu da eşantiyon gibi olmuştu işte. Ahlaya uhlaya doğrulup ayaklarını sarkıtmak suretiyle bagajda oturmaya devam etti. Boynunu açtı. Kollarını esnetti. Sırtını kütletti. Uraz şaşkınlıkla onun her hareketini izlerken en nihayetinde delirerek "Artık konuşacak mısın?! Kimsin kızım sen?" diye bağırdı. Sonra bağırtısı evin içinde kendisini beklemekte olan arkadaşlarına ulaşacak diye korkarak hızlıca eve bir bakış attı. Asu da omuzları düşerek olduğu yerde küçülmüştü. Korkudan resmen titriyordu. "Anlatacağım. Ne olur kızmayın bana, anlatacağım."
KURŞUNİ RENKLER (4) by sezgisalman
KURŞUNİ RENKLER (4)
sezgisalman
  • Reads 25,347
  • Votes 3,796
  • Parts 28
Fırlama Prens'te Kerim-Selen çiftini ve Yıldızlara Dokunmak'taki Batu karakterini çok seven herkesi şiddetle bu hikayeye davet ediyorum :)
FIRLAMA PRENS (1) by sezgisalman
FIRLAMA PRENS (1)
sezgisalman
  • Reads 233,796
  • Votes 15,944
  • Parts 28
Çiğdem iki ev arkadaşıyla mutlu mesut yaşıyordu. Ta ki bir gün sahaftan aldığı eski bir kitap hayatını sonsuza dek değiştirene kadar... Kitap çok güzeldi, sürükleyici başlamıştı. Fakat daha kitabı bitiremeden kitap ortadan kaybolmuştu ve kaybolmadan evvel de yerine içindeki ana karakteri bırakmıştı. İşin en kötü yanı kitaptan çıkıp gelen ultra yakışıklı bir adamın varlığı değildi; kitaptan çıkan adamın sıradan biri olmamasıydı. Gelen adam; genç-fazlaca-yakışıklı, 1700'lü yılların sonunda yaşamış bir Birleşik Krallık prensiydi ve kesinlikle geçmişten geliyordu. Adamın kurmaca olan hiçbir yanı yoktu. Varlığı tamamen tarihi delilere dayanıyordu. Ama ne yazık ki Birleşik Krallık Prensi, Sussex Dükü Alexander Frederick'in o delilere dayanan varlığı, tarihte kalamamıştı! 1802 yılının o güpgüzel baharını bırakıp, 2013'ün tuhaf baharına ışınlanıvermişti... Kendi isteği dışında! Tek iletişim aracının mektuplar olduğu bir devirden gelen adamı dokunmatik telefonların olduğu dünyaya uydurmak hiç de kolay olmayacaktı Çiğdem için. Alex'in öğreneceği çok şey vardı. Hem de çok şey... Ama her zaman geri gitme ihtimali de vardı tabi. Ne kadar başlarda iki taraf da bu beklentide olsa da, zamanla işler değişecekti. Çünkü aşk çaktırmadan onların hayatına girecek kadar sinsi bir yılandı.
MESAJIN VAR by sezgisalman
MESAJIN VAR
sezgisalman
  • Reads 67,311
  • Votes 7,954
  • Parts 31
Selam! Dünyanın en talihsiz kızıyla, yani benimle tanışmaya hazır mısınız? Doğduğum gün hastanede karışmamdan, bugün iş yerinin en çalışkan ama en dikkat çekmeyen elemanı oluşuma kadar uzanan talihsizliklerle dolu hikayemi dinlemenizi isterim. İşler tam yoluna giriyor derken bile sarpa sarar benim hayatımda. Daha aksinin olduğunu hiç görmedim. Örnek vermem gerekirse, senelerdir yanık olduğum yöneticim, en sonunda beni fark ettiğinde tutar başkası hayatıma girer mesela! Tam iyi bir şey oluyor derken, hoop! Yine kötü bir şey. Hiç sekmez! Hem de bu kez çok kötü bir şey oluyor... Çok da emin değilim ama sanırım olmamam gereken birine aşık oluyorum. Yani galiba oluyor gibiyim... Neyse! Yaşayıp göreceğiz :)
GÜZEL GÜNLER KULÜBÜ by sezgisalman
GÜZEL GÜNLER KULÜBÜ
sezgisalman
  • Reads 351,332
  • Votes 31,111
  • Parts 57
Kerem: İyi bir avukat, deli dolu bir insan, mükemmel bir arkadaş. Bahar: Enerjik kişilik, sabırlı karakter, mükemmel bir arkadaş. Çağatay: Keza iyi bir avukat, esrarengiz sempatik, mükemmel bir arkadaş. Ebru: Süper anne, daimi bekar, mükemmel bir arkadaş. Ekin: Kitapkurdu, sükunet timsali, mükemmel bir arkadaş. Harun: Müzik aşığı, gecelerin adamı, mükemmel bir arkadaş. Altı arkadaş, altı ayrı hayat hikayesi... Hepsinin kendilerince sıkıntıları vardı ama aynı zamanda başlarını omuzuna yaslayabilecekleri beş ayrı arkadaş alternatifleri de... Kimisi lisede tanışmıştı, kimisinin yolu üniversitede kesişmişti, kimisi akrabaydı, kimisi ev arkadaşı... Hepsinin yolu aynı grupta sonlanmıştı. Onların en yakın arkadaşım dedikleri birileri yoktu. Onların her birinin beş en yakın arkadaşı vardı. Hiçbiri hiçbirini ayırt etmezdi. Her an her koşulda, ucunda ölüm dahi olsa birbirlerinin yanında olmayı başarırlardı.
90'lar Yeniden by tgceymn
90'lar Yeniden
tgceymn
  • Reads 1,007,950
  • Votes 101,513
  • Parts 35
Ömrünü adadığı erkek ona ihanet ettiğinde bir insan ne yapmalıdır? Pelin'in hayatı boka sarıyordu. Hayal ettiği işi yapamadığı gibi çocuk istediği eşinin başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrenmişti. Hayatından ne istediyse hiçbir zaman elde edememişti. Aslında hayatının hangi nokta da ters gitmeye başladığını biliyordu. Lise yılları.... Ama geri dönüş yoktu öyle değil mi? Bir gece annesinin evinde kalırken ev telefonunun çaldığını duydu. 90'lardan kalma telefonun hala çalıştığını bile bilmiyordu. Aldığı uyku ilaçlarının etkisi bedenini ele geçirirken telefonu kaldırdı ve kulağına götürdü. Sonrası ise karanlık. Kendine geldiğinde annesinin evindeki yatağında uyandı. Ne olduğunu çok geçmeden anlamıştı. 1998 yılındaydı. 17 yaşındaki haline geri dönmüştü. Geriye hayatını değiştirmek kalıyordu. Üstelik eğer başarılı olursa okulun popüler çocuğunun da hayatını kurtarabilirdi. Tabi bunu yaparken ona aşık olmazsa. Bunu başarabilir miydi?
EHVENİŞER by ebyide
EHVENİŞER
ebyide
  • Reads 674,550
  • Votes 33,588
  • Parts 49
Damarlarında, kaderin acımasızlığı ilmek ilmek gezen Mehir Mirzan, yalnızlığın en zift tonunu yaşadığı bir dönem olan klinik sürecinde kendisine yeni bir aile kurmuştur. Bir yıl iki ay sonra, madde ve nikotin bağımlılığı ile olan savaşını kazanıp, hayatla olan savaşının başladığından habersiz hayallar kurarken, kurduğu ailenin dağılma eşiğinde olduğundan da habersizdir. Habersiz olduğu bir diğer konu ise insanları ölümün ya da insanların ayırdığıdır. Geçmişten gelen yabancı bu sorularına cevap olacaktır. ❝Ölüm kapıyı çalar, kaburgandan bir kemik alır. Başka bedende vücut bulacak o kemik, ruhun bedenden ayrılışıdır. Ölüm bitiş sanılır, aslında kalanlara başlangıçtır. Bir kara kışın ortasında, yanan bir ateş, uzanan bir daldır. Yanan bir adam ise derdine belki devadır.❞ ❝Özgürdük çünkü kurtulmuştuk. Tutsaktık çünkü kurtulduğumuz sadece korktuğumuz bağımlılığımızdı.❞ ❝Zihnimiz hâlâ dolu, kalbimiz deli gibi vurgundu. Her nefesin göğüs kafesimizde bir çiçek soldurduğu dört duvarın arasından çıktığımızda bitti sandığımız bağımlılığımız yeni başlamıştı.❞
Bi' Bağ Bozumu by Ezelbldrcn
Bi' Bağ Bozumu
Ezelbldrcn
  • Reads 95,663
  • Votes 10,380
  • Parts 26
Çünkü bağ bozumu zamanı gelmişti ve bağ bozumu biraz da isyanın zamanı değil miydi?
KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLAR by ceyzabel
KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLAR
ceyzabel
  • Reads 789,018
  • Votes 60,282
  • Parts 54
"Ve unutma Zümrüt; tüm çiçekler yavaş yavaş, kırmızı güller çabuk solar." *** 1980 yılının Mayıs ayında, Dilektaşı Mahallesi'ndeki aylardır boş olan daireye genç bir adam taşındı. Tek başınaydı, bir karısı veya çocukları yoktu. Kimseyle konuşmazdı ve soğuk çehresi, tenindeki yanığa benzer farklı renkte izleri, şüpheli hareketleri nedeniyle kimsenin de onunla konuşmaya niyeti pek yoktu. Mahalleli, bu suskun ve gizemli adamın dönemin şartlarını da göz önünde bulundurarak bir Amerikan ajanı olduğuna karar vermişti ve adama kendi aralarında 'Dilsiz Ajan' diye sesleniyorlardı. Zümrüt Ayten Özsoy ise henüz yirmisine yeni basmıştı. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu. Hayat hakkında bilgisi bu aileyle ve bu mahalleyle sınırlıydı. Liseyi yarıda bırakmak zorunda kalmıştı, hayata en büyük kızgınlığı da buydu. Hayallerini baltalayan şey yoksulluk ve yoksulluğunun sebebi ise başlarındaki sorumsuz babalarıydı. Çoğunlukla bu kalabalık mahallenin cıvıltısında ömrünün çürüyeceğini ve ailesine rağmen yapayalnız öleceğini düşünürdü. Onun için hayat, ışıltılı bir oyun sahnesiydi ve bu sahne, akşam babası eve geldikten sonra perdelerini kapatarak karanlığa bürünürdü. Ve bir gün Dilsiz Ajan nihayet konuştu. Zümrüt Ayten Özsoy ise hayallerine çok yakın olduğunun henüz farkında değildi. (30.03.2021)
POBEDA by oliveandturtle
POBEDA
oliveandturtle
  • Reads 454,135
  • Votes 39,886
  • Parts 47
İpek ve Atlas. İki ünlü dağcı, sıkı dost, hayata ve kadere ortak iki babanın çocukları. Sekiz yıl önce; dünyanın en zorlu 7000'liği kabul edilen Pobeda dağı tırmanışı İpek'in babasını hayattan aldığında, küçük kız henüz on yaşındaydı. Yıllar sonra edindiği bir bilgi, İpek'in ve annesinin hayatını alt üst edecekti. O gün o zorlu zirve yolunda yaşananların ardındaki gerçek neydi? İpek şimdi bu cevabı Atlas'tan almaya geliyordu. Derler ki, hayatta kalanın vicdani yükü ağırdır. Atlas'ınki kendi hayatı kadar ağırdı. (Bazı bölümler yetişkin içerik barındırmaktadır.) Başlangıç tarihi: 09.03.2018