Slef Okuma L.
3 stories
Mahallemizin Gavuru/ TAMAMLANDI by MrsSabi
MrsSabi
  • WpView
    Reads 2,027,192
  • WpVote
    Votes 118,019
  • WpPart
    Parts 62
Ben Eskişehir'in Odunpazarı ilçesindeki Leylak mahallesinin asi kızı, ailesinin ikinci göz ağrısı, babasının prensesi, anasının kuzusu, abisinin herkesten sakındığı kişiyim. Ben parlak mavilerinden ışık asla eksik olmayan, her lafa bir cevap bulan, bir türlü yerinde duramadığı için mahalleliden 'haşarı' lakabını almış kişiyim. Ben başını sürekli belaya sokan, arkadaşlarını da bu bela ile ödüllendiren, ama bir türlü akıllanamayan kişiyim. Ben...ben yüreğinin her zerresini gerçek aşkına saklamış, kalbini de aklını da heveslik sevdalardan uzak tutmuş, yıllarca nefeslik sevdasını beklemiş kişiyim. Ben kim miyim? Ben Nehir Çimen'im. ****** Bu hikayemizde Eskişehir'in Odunpazarı ilçesine küçük bir yolculuk yapacağız. Leylak mahallesinin hayatına, sıcaklığına, komşuluk bağlarına, yaşlılarının yaşanmışlıklarına, gençlerinin arkadaşlıklarına, aşklarına şahit olacağız. Nehir Çimen yirmisinde bir genç kızdır. Aslında vücut yaşı yirmidir. Ruh yaşına gelirsek... o en fazla beş yaşındaki bir çocuğunki kadar olgun. Nehir büyüdüğü ortamda hep el üstünde tutulmuş, sevgi ile büyütülmüş, hafif de şımartılmış bir genç kızdır. Tabii insanın babası da, abisi de kendine aşık olunca şımartılmaması mümkün değil gibi. Güzel mi diye sorarsanız, sormayın ayıp edersiniz. Güzel lafı onun yanında az kalır. Mahallenin genç delikanlılarının neredeyse yarısı onun peşinden koşar. Tabi bu koşuşturma Nehir'in abisi Caner'i görene kadar sürüyor. Ama gel gör ki hiçbiri Nehir'in umurunda değildir. Nehir nefeslik sevdasının peşindedir. Onun aradığı beyaz atlı prensi daha atını bulamamış olmalı ki genç kızın karşısına çıkmıyordu. Ya ansızın mahalleye yeni birileri taşınırsa? Ve bu taşınanlar Nehir'in deyimiyle gavur olursa? Ortaya nasıl bir şey çıkacak dersiniz?
Asi Ve Fırtına by Slef444
Slef444
  • WpView
    Reads 1,710
  • WpVote
    Votes 902
  • WpPart
    Parts 13
"Bir semte ilk geldiğin gün seni yağmur karşılıyorsa o gözyaşlarındır. Son kez gerçek acı ile akarlar." "Buz kesmiş" bir yandan kediyi okşarken bana döndü. "Ney buz kesmiş?" Anlamaz şekilde ki bakışları konuşmamı engelliyordu. "Ellerin" diyiverdim bir anda. Ellerine baktı ve dudaklarını araladı tam bir şey söyleyecekken geri kapattı gözlerime tekrar baktı ve "tut o zaman" dedi. Anlamamıştım ya da demek istediği şeyi yanlış düşünüp kendimi rezil etmekten korkuyordum. "Ne?" Bunu söyleyerek de kendimi rezil etmiştim sanırım. Tam o an öyle bir baktı ve bana fazla güzel sıcak bir gülüş bahşetti ki şaşkınlık ve heyecandan dilimin tutulması an meselesiydi. "Isınması için diyorum tut ellerimi." Gözleri gözlerimi bulmuşken bana sarf ettiği bu kelimeler karşısında tam şuan dilim tutulmuştu bir aptal gibi yüzüne bakıyordum. Benim suskunluğuma eşlik etti ama gözlerini çekmedi halbuki ben gözlerimi çekmiştim. Daha fazla bakarsam utandığımı anlayacaktı. Gözlerinin üstümde olması bile beni delirtirken bu saatten sonra ne yapacaktım ben. Ne yapacağımdan habersiz sonu olmayan bir yola girmiştim bu yolda ilerlerken kafamı karıştıran tek şey belki de bu yolun sonu olan bir yol olabileceği düşüncesiydi.
SOKAK NÖBETÇİLERİ by asliaarslan
asliaarslan
  • WpView
    Reads 58,315,456
  • WpVote
    Votes 2,251,653
  • WpPart
    Parts 63
16 Mayıs 2021 güncellemesi: Bölüm yorumlarında fazlasıyla spoiler olabilir, eğer hoşlanmıyor ve keyif alarak okumak istiyorsanız yorumlara bakmayın. Bütün Sokak Nöbetçileri'nin gözleri benim üzerimdeydi, benim gözlerim ise onun turkuaz rengi gözlerinden ayrılmıyordu. Hepimiz yine bir amaç uğruna toplanmıştık. "Sokak çocuklarını her gördüğünüzde saçlarını okşayın," dediğimde gözlerim onun kumral saçlarına kaydı, alnına bir tutam saç düşmüştü ve her zamanki gibi dağınık, özensizdi. "Onları sevin, gülümseyin. Bir gün o çocukların büyüyeceğini ve karşınıza çıkacağını unutmayın." Hafifçe tebessüm ettiğimde canım hiç olmadığı kadar fazla yanıyordu. "Büyüdüm, büyüdün, büyüdük." Ona doğru bir adım attım ve başımı kaldırıp "Keşke hiç büyümeseydik," diye fısıldadım. "Keşke büyümeseydin. Keşke o sokaklara ait kalsaydık." Öfkeli değil, bıkkındı. Ruhsuz değil, tepkisizdi. Yalnız değil, kimsesizdi. "İçimi sokaklara çevirmenin bir yolu var mı?" diye sorduğunda sesinde ilk defa başkaldırı yoktu, vazgeçiş vardı. "Kendimi değil ama seni o sokaklarda yaşatıp gizlemek istiyorum."