Okuduklarım
4 stories
ATEŞPARE (+18) by cerennmelek
ATEŞPARE (+18)
cerennmelek
  • Reads 49,402,749
  • Votes 2,264,369
  • Parts 94
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm, ben zarar görmezdim, ben zarar verirdim. Ben bir katildim. Bu bir sıfat değildi, bu benim mesleğimdi. 🔥 Yayınlanma Tarihi: 12.04.2020 Bu kurguda geçen kişi, kurum ve olaylar tamamen hayal ürünüdür. Uyarı: Eğer kurguyu spoi almadan okumak istiyorsanız, yorumları okumamanızı tavsiye ediyorum.
BRONZ SERİSİ by zanegzo
BRONZ SERİSİ
zanegzo
  • Reads 11,400,595
  • Votes 788,518
  • Parts 75
❝El bebek, gül bebek değil; el bebek, öl bebek.❞ Karanlık örgütün kurduğu düzen için doğmuş bir kız çocuğuyken ona verilen en büyük ceza sevgisizlikti. Kaderini kabullendi ve kartını oynadı. O kim miydi? Hisar Alatav. Hayır, sil. His Alatav. Karanlık düzenin kıyameti olmak üzere. O ise Bronz. Karanlık örgüte başkaldırıp kartları yeniden dağıtan adam. Ona Bronz derler. Onların tohumları el bebek gül bebek değildi; el bebek öl bebekti.
KANATLARI KÜL OLAN ANKA by smellofthesky
KANATLARI KÜL OLAN ANKA
smellofthesky
  • Reads 6,414
  • Votes 435
  • Parts 1
Önce kalbi kül eden yangından, Sonra küllerinden doğan ankalardan şikayetçiyim. Ne kalbimin küllerini buldum, ne de küllerimden doğan bir anka oldum. Bana bir on dokuz yaş borçlusunuz. Tek bölümlük.
Derin by senanuryr
Derin
senanuryr
  • Reads 2,432,209
  • Votes 77,156
  • Parts 65
Hayatım, fotoğraf kareleri gibi gözümün önünden geçerken duygularım bir ip misali birbirlerine karışmıştı. Sessizlik, yanımda var olan tek şeydi. Gözlerimi karşılayan büyük beyaz ışık beni hayallerimin, duygularımın içinden çekip almak istercesine parlıyordu. Daha fazla direnemediğimi hissettiğimde göz kapaklarımı isyan edercesine araladım. Işıkla karşı karşıya geldiğimde iç çektim, yine aynı yerdeydim. Hiç bir değişiklik yoktu. Başımı mavi örtü kaplı sedyeden kaldırıp küçük beyaz odaya baktım '' Bu günlük bu kadar yeter mi?'' ayaklarımı yere sarkıttım. Her zaman ki, her gün ki gibi soluk ve beyaz tenim karşıladı gözlerimi. Üstümdeki beyaz elbiseyi bacaklarımı örtmek umudu ile çekiştirdim. Sarkıttığım ayaklarımı yere kenetledim ve sedyeye yaslandım. Beyaz odanın içinde kaybolan kapı aralandı. Gelen Semih'di, yanıma yaklaşırken gülümsedi, gülümsedim '' Nasıldım? '' Kafasını salladı ve ellerini kaldırdı ''Her zamankinden çok daha iyi'' Ellerini kafamdaki iğnelere yöneltti tek tek çekerken devam etti ''Nasıl hissediyorsun?'' Dudaklarımı büzdüm ''Bilmiyorum, nasıl hissetmeliyim?'' Elbisemin omuzlarını düzeltti ''Daha iyi hissetmelisin, git gide iyileşiyorsun'' Yüzüme minik bir gülücük taktım, ''Sevindim''