My Favorite Classics ⚓
36 stories
Sokrates'in Savunması by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 27,380
  • WpVote
    Votes 1,092
  • WpPart
    Parts 5
Platon, nefret ettiğini söylediği dönemin politik yapısından ve devlet düzeninden yakınırken, yozlaşmanın örneği olarak "arkadaşı olan yaşlı bir adamın" haksız yere ölüme mahkûm edilişini örnek gösterir. Sokrates'tir bu kişi. Sokrates'in ünlü "Savunması", biri Xenaphon'a biri de Platon'a ait olan iki metin üzerinden günümüze ulaşmıştır. "Savunma" bize, bir yandan IÖ 4. yüzyılın Atina'sının hukuk sistemi ve devlet düzeninin işleyiş ve zaaflarını tanıtırken bir yandan da "Yunan aydınlanmasına" direnen muhafazakâr Atina egemenlerinin, mitolojik-dinsel kadim yapıyı arkalarına alıp ünlü bir sima. üzerinden gözdağı verme çabalarını göz önüne serer. Bu yönüyle "Savunma" hiç eskimeyen, evrensel bir sese dönüşür. Sokrates'in Savunması: Ölerek, yaşamanın onurunu korumak. Yayınevi: Bordo-Siyah Yıl: 2010 Çeviren: Cüneyt Çetinkaya
Suç ve Ceza by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 182,587
  • WpVote
    Votes 4,280
  • WpPart
    Parts 41
Yoksulluktan öğrenimine devam edemeyen üniversite öğrencisi Raskolnikov, toplumun yararı için kuralların ve kanunların yok sayılabileceği düşüncesiyle, toplum içinde bir parazit, bir "bit" olarak saydığı tefeci kadını öldürür. Toplumu bir parazitten kurtarmak adına böyle bir olaya cesaret ettiğine kendisini inandırmaya çalışsa da vicdanının rahatsız edici sesinden bir türlü kurtulamaz. Bu cinayet ve kahramanın yaşadığı vicdan azabı çevresinde "suç" ve "ceza" kavramlarının derinlemesine tartışıldığı bu romanda; Raskolnikov'un ikilemleri ve iç çatışmalarından yola çıkarak insanoğlunun toplumsal, ahlaki ve dini değerleri de sorgulanır. Aynı sorgulamayı kendi içerisinde de farkında olmadan yapmaya başlayan okur, Raskolnikov üzerinden yaşamını, düşüncelerini ve sahip olduğu değerleri irdelemeye başlar. Suç ve Ceza Dostoyevski'nin Sibirya'daki cezaevinden döndükten sonra yazdığı, olgunluk döneminin ilk büyük romanıdır. "Suç ve Ceza'yı okuduktan sonra ilk kez yeteneğim hakkında bir kuşku duydum. Ciddi olarak bu işten vazgeçme ihtimali ölçüp tarttım." -Albert Camus- Yazar: Dostoyevski Çevirmen: Mazlum BEYHAN Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları İlk baskı yılı: 2011
Nutuk by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 19,853
  • WpVote
    Votes 863
  • WpPart
    Parts 61
Mustafa Kemal Atatürk tarafından kaleme alınan Nutuk (Söylev) yeni Türkiye devletinin yazılan ilk tarihidir. Mustafa Kemal Atatürk yaptığı tarihi, gelecekteki Türk insanına tanıtabilmek amacıyla bu kitabı kaleme almıştır. Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet Halk Partisi'nin 15-20 Ekim tarihleri arasında Ankara'da toplanan İkinci Kongresi'nde okunmuştur. Konuşma otuz altı buçuk saat sürmüştür. Nutuk 1919'dan başlayarak 1927'ye kadar olan tarih dilimini incelemektedir. Bu dönem üç bölümde ele alınmıştır. 1. Kuva-i Milliye (Ulusal güçler) Dönemi 2. Türkiye Büyük Millet Meclisi Dönemi 3. Cumhuriyet Dönemi Yayın Tarihi : 01.09.2015 Yayınevi: Yakamoz Yayıncılık Basım: 5. Baskı
Milena'ya Mektuplar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 52,900
  • WpVote
    Votes 2,247
  • WpPart
    Parts 17
"Sen benimsin, seni artık hiçbir zaman görmesem de! Korkunun o uçsuz bucaksız sahasına girmediği müddetçe biliyorum, ama senin bana olan ilgini kesinlikle bilmiyorum, senin ilgin tamamen korkuya ait. Sen de beni tanımıyorsun Milena..." Yayınevi: Say Yayınları Çeviren: Adalet Cimcoz Baskı yılı: 2016 İlk Baskı yılı: 2000
Morgue Sokağı Cinayeti by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 8,066
  • WpVote
    Votes 353
  • WpPart
    Parts 5
Saat üç dolaylarında, St. Rock semti sakinleri Madam L'Espanaye ile kızı Matbazel Camille L'Espanaye'nin tek başlarına oturdukları bilinen, Morgue Sokağı'ndaki bir evin dördüncü katından gelen korkunç çığlıklarla uykularından uyandılar. Böyle başlar Edgar Allan Poe'nin Morgue Sokağı Cinayeti romanı... Dünya edebiyatında yazdığı korku ve polisiye eserlerle bu türün önde gelen kalemlerinden olan Poe, adını polisiye edebiyata tabiri caizse "kanlı" harflerle yazdırmıştır. İlk defa 1841'de Graham's Magazine'de yayımlanan kitap, Poe'ye uluslararası bir işlevlik kazandırdı. Şair, yazar ve eleştirmen, gizem ile macera içeren şiir ve öyküleriyle tanınmakta ve Amerikan romantizmi ile Amerikan öykücülüğünü öncüleri arasında yer alıyor. Yayınevi: Notos Kitap Yayınevi Yıl: 2008 Çeviren: Memet Fuat
İlahi Komedya by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 13,038
  • WpVote
    Votes 779
  • WpPart
    Parts 101
Dünya şiirinin başyapıtı İlahi Komedya, Dante'nin Cehennem'e, Âraf'a ve Cennet'e yaptığı düşsel bir geziyi destanlaştırır. İlahi Komedya, 14.233'e ulaşan toplam dize sayısı ile, şiir tarihinin en uzun soluklu şiiridir. Dante'nin, 1300 yılının 7 Nisan Perşembe gecesi başlayan gezisi bir hafta sürer, Dante'ye Cehennem ve Âraf yolculuğu boyunca Latin şair Vergilius rehberlik eder. Âraf'ın tepesinde Vergilius yerini, Cennet'te Dante'ye rehberlik edecek olan Beatrice'ye bırakır. Dante, Beatrice'yi ilk gördüğünde kendisi dokuz, Beatrice sekiz yaşındadır. Dante, ömrü boyunca Beatrice'ye bağlı kaldığı gibi, düşünce dünyasının da esin kaynağı olur Beatrice. Vergilius'un Aeneis destanını örnek alan ve sıradışı bir aşka mitoloji, tarih ve kutsal metinlerle de desteklenen gerçeküstücü bir ortamda yakılan bir ağıt olarak da değerlendirilebilecek olan İlahi Komedya'nın tarih ve felsefeden dinbilime, gökbiliminden geometriye uzanan bir ansiklopedi niteliği taşıması da bir başka özelliğidir. Yayınevi: Oğlak Yayınları Çeviren: Rekin Teksoy Yılı: 2011 Baskı: 12. baskı
Eylül by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 45,004
  • WpVote
    Votes 1,083
  • WpPart
    Parts 22
İlk defa 1900-1901 yılları arasında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edilen Eylül'ün kitap halinde ilk baskısı 1901 yılında yapılmıştır. Rauf'un en önemli eseri olan Eylül, zamanının ilk psikolojik romanı olarak kabul edilir. Romanda, Suad, Süreyya ve Necib üçlüsü arasındaki aşk-sadakat-evlilik üçgeninde, bu insanların ruhsal çözümlemesi yapılmıştır. Evli bir kadınla, kocasının yakın arkadaşı olan bir adam arasında yaşanan yasak aşk ve bunlardan habersiz kocanın ruhsal durumları, kadının ve erkeğin toplumsal rolleri, dönemi itibariyle cesur bir dille anlatılmaktadır. Sis Yayıncılık - 2012
Don Kişot by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 12,618
  • WpVote
    Votes 497
  • WpPart
    Parts 24
Don Kişot'u bilirsiniz, hani şu ince-uzun, sakallı, şövalye romanları okuya okuya sonunda şövalye olmaya özenen roman karakteri. Dulcinea del Toboso'ya aşıktır, kendi gibi zayıf, çelimsiz Rocinante adlı bir atı vardır. Seyisi-yardımcısı-dostu Sanço Panza ile atışır sık sık. İşte yel değirmenlerine savaş açan bu aşık, yaşlı şövalye, Miguel de Cervantes Saavedra'nın yazdığı bu romanın başkahramanıdır. Özgün Adı: Don Quijote Yayınevi: Lacivert Yayıncılık, 2009 Çeviren: Ali Çankırılı
Satranç by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 61,973
  • WpVote
    Votes 2,005
  • WpPart
    Parts 7
Satranç, Zweig'ın psikolojik birikimini bütünüyle devreye soktuğu bir öyküdür ve bu öykünün baş kişileri, tamamen yazarın biyografilerinde ele aldığı kişileri işleyiş biçimiyle sergilenmiştir. Zweig ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düzyazı metinden biri olan Satranç'ı kaleme aldığı sırada, karısı Lotte Zweig ile birlikte göç ettiği Brezilya'da yaşamaktaydı. Satranç'ta da, olay yeri olarak New York'dan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisini seçmiştir. Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi: yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B., öykünün aktörleridir.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 51,163
  • WpVote
    Votes 2,189
  • WpPart
    Parts 10
Zweig bu novellası'nda bir kadının yaşamını bütünüyle değiştiren yirmi dört saatlik deneyimini anlatırken, insanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzuların sınırlarında gezinir. Özgürce ve tutkuyla içgüdülerinin peşine takılan bir kadının bu kısa ve yoğun hikâyesi, kadın kalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde olağanüstü bir anlatıya dönüşür. Yapıtı için mekân olarak muhteşem atmosferiyle Fransız Riviera'sını seçen Zweig, 1920'li yılların sonlarında Avrupa'nın "kibar" tabakasının ikiyüzlü ahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla dikkat çeker.