mnpzgrms adlı kullanıcının Okuma Listesi
6 stories
Milena'ya Mektuplar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 52,743
  • WpVote
    Votes 2,243
  • WpPart
    Parts 17
"Sen benimsin, seni artık hiçbir zaman görmesem de! Korkunun o uçsuz bucaksız sahasına girmediği müddetçe biliyorum, ama senin bana olan ilgini kesinlikle bilmiyorum, senin ilgin tamamen korkuya ait. Sen de beni tanımıyorsun Milena..." Yayınevi: Say Yayınları Çeviren: Adalet Cimcoz Baskı yılı: 2016 İlk Baskı yılı: 2000
Kürk Mantolu Madonna by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 171,424
  • WpVote
    Votes 4,539
  • WpPart
    Parts 14
Hep başkalarının istediği gibi yaşayan Raif Efendi, memnuniyetsiz hayatının tek bir anıyla değiştiğine şahit olacaktır: Maria Puder isminde bir kadına âşık olduğunda... Babasının isteğiyle Berlin'e giden ve oradaki bir sanat galerisinde hayran kaldığı bir tabloyla karşılaşan Raif Efendi, tabloda resmedilen kadın portresinin Andrea Del Sarto tarafından resmedilmiş "Madonna delle Arpie" adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) tasvirine benzediğini düşünür. Raif Efendi, daha sonra takıntı derecesinde hayran olduğu tablodaki yüzün sahibiyle karşılaşacaktır. Madonna ismi, Orta-Çağ İtalyancasında "ma donna" öbeğinden gelmektedir. "Ma donna", kısaca "leydim" anlamına gelir ve Hz. Meryem'in sıfatlarından biridir. Roman, 73 yıl sonra 2016 yılında İngilizceye çevrilerek "Modern Klasikler" serisi adı altında "Madonna In A Fur Coat" ismiyle Penguin yayınları tarafından yayımlanmıştır. Kitabın İngilizceye çevirisini "Maureen Freely" ve "Alexander Dave" gerçekleştirmiştir.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 79,155
  • WpVote
    Votes 4,468
  • WpPart
    Parts 6
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Çevirmen: Ahmet Cemal Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları İlk Baskı Yılı: 2012
Vişne Bahçesi by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 3,239
  • WpVote
    Votes 170
  • WpPart
    Parts 4
Vişne Bahçesi, Anton Çehov'un yazdığı ve ilk kez 17 Ocak 1904 tarihinde Moskova'daki Moskova Sanat Tiyatrosu'nun Constantin Stanislavski yönetmenliğinde sahnelediği oyun. Eser, 19. yüzyılın son yıllarında gelişme yolundaki sanayileşmeye çalışan Rusya'da geçmektedir. Yayınevi: Cumhuriyet Dünya Klasikleri Yıl: 1998 Çeviren: Ataol Behramoğlu
Suyu Bulandıran Kız by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 2,204
  • WpVote
    Votes 112
  • WpPart
    Parts 26
Honore de Balzac (1799-1850): Fransa'nın 19. yüzyıldaki sosyal yapısının tarihsel bir tablosunu çıkardığı eski ve yeni romanlarını 1830'dan sonra İnsanlık Komedyası başlığı altında toplamıştır. Suyu Bulandıran Kız bu anıtsal eserin "Töre İncelemeleri" kısmının "Taşa Yaşamından Sahneler" bölümünde yer almaktadır. Edebi gerçekliçiliğin en büyük yazarlarından biri olan Balzac, romanındaki kahramanların bireysel özelliklerini, tutum ve davranışlarından giyim kuşmalarına kadar ayrıntılı olarak tasvir etmektedir. Balzac, Suyu Bulandıran Kız'da toplumsal çalkantı dönemlerinde yaşamın zorluklarını, bütün çıplaklığıyla ortaya çıkan bencillikleri, hırsları ve tutkuları sergilemektedir. Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Çevirmen: Yaşar Avunç
Suç ve Ceza by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 181,991
  • WpVote
    Votes 4,270
  • WpPart
    Parts 41
Yoksulluktan öğrenimine devam edemeyen üniversite öğrencisi Raskolnikov, toplumun yararı için kuralların ve kanunların yok sayılabileceği düşüncesiyle, toplum içinde bir parazit, bir "bit" olarak saydığı tefeci kadını öldürür. Toplumu bir parazitten kurtarmak adına böyle bir olaya cesaret ettiğine kendisini inandırmaya çalışsa da vicdanının rahatsız edici sesinden bir türlü kurtulamaz. Bu cinayet ve kahramanın yaşadığı vicdan azabı çevresinde "suç" ve "ceza" kavramlarının derinlemesine tartışıldığı bu romanda; Raskolnikov'un ikilemleri ve iç çatışmalarından yola çıkarak insanoğlunun toplumsal, ahlaki ve dini değerleri de sorgulanır. Aynı sorgulamayı kendi içerisinde de farkında olmadan yapmaya başlayan okur, Raskolnikov üzerinden yaşamını, düşüncelerini ve sahip olduğu değerleri irdelemeye başlar. Suç ve Ceza Dostoyevski'nin Sibirya'daki cezaevinden döndükten sonra yazdığı, olgunluk döneminin ilk büyük romanıdır. "Suç ve Ceza'yı okuduktan sonra ilk kez yeteneğim hakkında bir kuşku duydum. Ciddi olarak bu işten vazgeçme ihtimali ölçüp tarttım." -Albert Camus- Yazar: Dostoyevski Çevirmen: Mazlum BEYHAN Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları İlk baskı yılı: 2011