Karol_gorya
Gözlerimi kapadığımda, Doğu Türkistan'ın sessiz çığlıkları hâlâ kulaklarımda yankılanıyordu. Bir zamanlar kanla, küllerden doğan o cehennem yerinin hatırası...
Her adımda tarih ve acı birbirine karışıyor; her toz zerresi, unutulmuş bir umut taşıyor.
İşte o yıkık evler arasında, üst üste yığılan cesetlerin sessiz öyküsünde, ben; yalnızca bir varlık, bir hayal gibiydim. Fakat o gece, ay ışığı kırık camlara vurduğu an, kaderin ince çizgisi yeniden belirdi:
Üsteğmen Yaman Alabora...
Adını, kanat çırpan umutlara, sevdalı yüreklerin arasına kazıdı. Yıkılmış duvarların ardında, evini kaybeden Kardem'i tesadüfen buldu.
"Onun yıkılmış gözlerinde, hem acı hem de inanılmaz bir inanç gördüm..."
"O tek başına çıkabilen, inatla yaşamı kucaklayan bir çiçek gibiydi."
Kardem, her ne kadar geçmişin lanetiyle savrulsa da, Yaman'ın yanındaki koruyucu kalkanında yeniden filizleniyordu.
"Türk askeri!" diye fısıldayan sesler, karanlıkta kaybolan o yüzlerin ardında saklı kalmıyor. Her biri yeniden doğuşun, direnişin ve sevdanın habercisidir.
Bu satırlarda, eski yaraların hala taze, ama yaraları saran bir cesaret var.
Kaderin acımasız dokunuşuna rağmen, Doğu Türkistan'ın sisli yollarında, her adım, her nefes;
Bir yürek, bir umut ve bir yemin...
Sevda, bazen en acı gerçeğe inat, en kıymetli ışığa dönüşür ve biz, bu karanlıkta birbirimize tutunarak, sancaklarımızı yukarı kaldırmaya devam ederiz...
Bu kitap, ölümle yaşamın, umutsuzluğun ve sevginin çarpıştığı o sınırda yazılmış bir destandır.
*"17'nin yeminine sadık kalın!"*
🇹🇷͜͜͡͡✯
"Seni özgürlüğün olduğu bir ülkede sevmek isterdim..."