Glnazamc adlı kullanıcının Okuma Listesi
74 stories
Kelebek Mezarlığı (Seri) by SevvAydn
SevvAydn
  • WpView
    Reads 1,353
  • WpVote
    Votes 332
  • WpPart
    Parts 47
✨WATTPAD ROMANCE TR OKUMA LİSTESİNDE✨ Kelebek kuşun acılarını gören yeryüzündeki tek canlıydı... Luna aşkın en can yakan kısmının aslında ayrıldığı gün değil de kavuştuğu gün olduğunu anladığında hayatı ellerinden kayıp gitmişti. Aşk onu ölümün kucağına bırakmış kalbinde atan kelebeklerin ölümüne neden olmuştu. Kalbi kelebek mezarlığına dönen Luna'nın kalbinde intikamının alınması gereken binlerce kelebek vardı. Bu kelebeklerden biri de oydu. Namıdiğer Profesör... O, Mahşer denilen suç örgütünün lideri ama aynı zamanda da örgütü içten çökertecek olan kişiydi. Onlar kelebek mezarlığının intikamını almak için bir araya geldi. Onlar karanlıktan korkupta karanlığın kendisi olmaya geldi. Bu hikaye Lu ile Profesörün hikayesi. Bu hikaye beyaz kuşun ve onun beyaz kelebeğinin hikayesi. "Affetmek büyük bir erdemdir Lu. Ancak bir şeyi sakın unutma. Her insan affedilmeyi hak etmez. Tıpkı kalplerimizi kelebek mezarlığına çevirenler gibi..." Başlangıç tarihi: 28.07.2022
Vadideki Zambak by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 39,236
  • WpVote
    Votes 1,271
  • WpPart
    Parts 33
Vadideki Zambak, ilk yayımlanışında (1836) beklenen ilgiyi görmemiş, Balzac'ın en az satan kitaplarından biri olmuştu. Oysa yazar, üzerinde en çok çalıştığı, en kusursuz, en büyük romanlarından birini yarattığı kanısındaydı. Zaman Balzac'ı haklı çıkardı: Vadideki Zambak, yazarın en sevilen, en çok okunan romanlarından biri oldu. Bu roman, on dokuzuncu yüzyıl Fransız yazınının iki büyük yöneliminin: Romantizm ile gerçekçilik akımının kavşak noktasında ortaya çıkar ve dünyanın en ünlü aşk romanlarından biri olarak gerçek yerini alır. Balzac, 'aşk' a derin bir gerçeklik kazandırırken, çağının toplumsal olgularını ve koşullarını yansıtmaya da büyük özen gösterir.
Vatan Yahut Silistre by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 9,832
  • WpVote
    Votes 373
  • WpPart
    Parts 4
Vatan yahut Silistre, Namık Kemal'in 1872'de kaleme aldığı dört perdelik tiyatro yapıtıdır. Namık Kemal'in ilk tiyatro yapıtı olan eser, Türk Edebiyatı'nda romantik tiyatronun ilk tipik örneklerindendir. Tanzimat döneminin en önemli isimlerinden birisi olan Namık Kemal, hemen hemen tüm eserlerinde "vatan", "hürriyet", "millet" kavramlarını esas almıştır.Batılı anlamda ilk tiyatro eserimiz olan Vatan Yahut Silistre, Namık Kemal'in de yazdığı ilk oyundur. Eser, Namık Kemal'in sağlığında Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelenmiş hatta gösterimin ardından çıkan bazı olaylar ve İbret gazetesinde yayımlanan bazı makaleler, Namık Kemal ve arkadaşlarının sürgüne gönderilmesine neden olmuştur. Bir tiyatro eseri olarak ayrıca ilgi görmüş, kısa zamanda başka dillere çevrilmiş ve pek çok tiyatro oyununun yazılmasına öncülük etmiştir. Rusların Silistre Kalesi'ni kuşatmasına karşı koymak üzere gönüllü olarak Silistre'ye gelen İslam Bey ve erkek kılığına girerek onun ardından giden Zekiye'nin hikâyesinin işlendiği Vatan Yahut Silistre'de asıl vurgulanmak istenen, "vatan uğruna yapılmayacak şey olmadığı"dır. Bordo Siyah Yayınları Hazırlayan: Kemal Bek
İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 1,530
  • WpVote
    Votes 54
  • WpPart
    Parts 13
İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar, tarihteki belirleyici anlar üstüne kısa denemelerden oluşuyor. Stefan Zweig, çevrelerindeki geçici koşulların dayattığı sınırları aşabilen Fatih Sultan Mehmet, Händel, Dostoyevski, Tolstoy, Lenin gibi "yaratıcı bireyler"in o benzersiz anlarını anlatıyor. En iyisi, kendisinden dinleyelim: Çağları aşan bir kararın bir tek takvime, bir tek saate, çoğu kez de yalnızca bir tek dakikaya sıkıştırıldığı trajik ve yazgıyı belirleyici anlara, bireylerin yaşamında ve tarihin akışı içinde çok ender rastlanır. Ben böyle anları İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar diye adlandırdım; çünkü onlar, tıpkı yıldızlar gibi, hiç değişmeden geçmişin karanlığına ışık tutmaktadırlar... Olayları anlatırken, gerçekleri değiştirmedim, kendi katkılarımla renklendirip zenginleştirmedim. Çünkü tarih, kusursuzluğa ulaştığı böylesine eşsiz anlarda, kendisine yardım için uzatılan ellere gereksinim duymaz.
Kırmızı ve Siyah by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 1,487
  • WpVote
    Votes 66
  • WpPart
    Parts 76
Stendhal'in yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorel'in yazar ile birçok yönden örtüştüğü söylenir. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği belediye başkanının karısı ile dedikodulara yol açan bir ilişki kurar. Paris'e gider. Orada aristokrat bir ailenin kızı ile yaşadığı aşk, onu hayatın girdaplarına sürükler. Gururlu, kibirli, asi, ödünsüz bu genç adam, kendi değerleri soylu sınıfın değer yargılarına çarptıkça geri püskürtülür. Hayatını, iki bavula sıkıştırmış, ömrünün son yıllarını bir İtalyan kentinde konsolosluk görevinden aldığı üç beş kuruşla sürdürmek zorunda kalmış Henri Beyle (Stendhal), aynen Julien Sorel gibi ödünsüz, aksi, ömür boyu aşkı aramış, daima yalnız kalmış, istediği, gibi değil, yaşayabildiği gibi yaşamıştır. Yazar: Marie-Henri Beyle Stendhal Yayınevi: Bordo Siyah Yayıncılık, 2010 Çeviren: Sonat Kaya
İnsanlığımı Yitirirken by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 5,541
  • WpVote
    Votes 350
  • WpPart
    Parts 7
Osamu Dazai (1909 - 1948), Japon yazardır. Tsugaru Yarımadası'nın merkezi yakınlarında küçük bir kasaba olan Kanagi'de doğdu. Ailedeki siyasetçi olma geleneğine karşı çıkarak, yazar olmaya karar verdi. Yirmi yaşında Tokyo Üniversitesi Fransız Edebiyatı Bölümü'ne kaydını yaptırdı. Hayatının büyük bölümünde esrarkeş, veremli, asabi, kavgacı ve alkolik biri olarak birkaç kez intihar etmeye kalkıştı. Dazai, 1948'de metresiyle birlikte suya atlayarak intihar etti. Ölümünün üzerinden bunca sene geçmesine rağmen, Japonya'da hâlâ ilgi gören bir yazardır. Eserlerinin çoğunluğunda yalnızlığı ele alır. Yalnızlık ön planda iken insanın arayış içinde olması ve insanın varoluşunu, içe dönüklüğünü yani temelde insanı ele alır.
İçimizdeki Şeytan by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 96,174
  • WpVote
    Votes 3,742
  • WpPart
    Parts 28
İçimizdeki Şeytan; birbirini severek evlenen, hayata bakış tarzları, kişilikleri farklı olan iki gencin anlaşamayarak ayrılmalarını konu edinen bir romandır. Nitekim iki genç birbirlerini tanımaya fırsat bulamadan dünya evine girerler, fakat kişiliklerinin zıtlaşması ve biraz da geçim derdinden dolayı birbirlerinden uzaklaşmak durumunda kalırlar. İçimizdeki Şeytan; realist akıma dayanarak realist bir üslupla yazılmış, kentte meydana gelen bir aşk romanıdır.
Yeraltından Notlar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 65,705
  • WpVote
    Votes 2,518
  • WpPart
    Parts 21
Yeraltından notlar gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını konu alır. Bu roman Dostoyevski'nin daha sonra yazacağı büyük romanların ipuçlarını taşımaktadır.
Kürk Mantolu Madonna by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 171,585
  • WpVote
    Votes 4,542
  • WpPart
    Parts 14
Hep başkalarının istediği gibi yaşayan Raif Efendi, memnuniyetsiz hayatının tek bir anıyla değiştiğine şahit olacaktır: Maria Puder isminde bir kadına âşık olduğunda... Babasının isteğiyle Berlin'e giden ve oradaki bir sanat galerisinde hayran kaldığı bir tabloyla karşılaşan Raif Efendi, tabloda resmedilen kadın portresinin Andrea Del Sarto tarafından resmedilmiş "Madonna delle Arpie" adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) tasvirine benzediğini düşünür. Raif Efendi, daha sonra takıntı derecesinde hayran olduğu tablodaki yüzün sahibiyle karşılaşacaktır. Madonna ismi, Orta-Çağ İtalyancasında "ma donna" öbeğinden gelmektedir. "Ma donna", kısaca "leydim" anlamına gelir ve Hz. Meryem'in sıfatlarından biridir. Roman, 73 yıl sonra 2016 yılında İngilizceye çevrilerek "Modern Klasikler" serisi adı altında "Madonna In A Fur Coat" ismiyle Penguin yayınları tarafından yayımlanmıştır. Kitabın İngilizceye çevirisini "Maureen Freely" ve "Alexander Dave" gerçekleştirmiştir.
Eylül by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 44,924
  • WpVote
    Votes 1,083
  • WpPart
    Parts 22
İlk defa 1900-1901 yılları arasında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edilen Eylül'ün kitap halinde ilk baskısı 1901 yılında yapılmıştır. Rauf'un en önemli eseri olan Eylül, zamanının ilk psikolojik romanı olarak kabul edilir. Romanda, Suad, Süreyya ve Necib üçlüsü arasındaki aşk-sadakat-evlilik üçgeninde, bu insanların ruhsal çözümlemesi yapılmıştır. Evli bir kadınla, kocasının yakın arkadaşı olan bir adam arasında yaşanan yasak aşk ve bunlardan habersiz kocanın ruhsal durumları, kadının ve erkeğin toplumsal rolleri, dönemi itibariyle cesur bir dille anlatılmaktadır. Sis Yayıncılık - 2012