GÜMÜŞ ZEHRİ
sentier_rose
- Reads 3,295
- Votes 508
- Parts 19
Her gece yanına yattığın,
seni senden kaçırdı.
Üç satırdın,
çürümüş ölüydün,
taze ölümdün.
Dokunduğunu yaktın,
yakarken yandın.
Sana kaç denildi,
dönmen söylenmedi.
Sen ise,
şimdi başladığın yerdesin.
🕯️
İzbe bir cehennemden yalınayak kaçabildiğine aldanan Atlas Tanrıkulu, ardında bıraktığı yangını minik omuzlarına sardığı battaniye gibi peşinden sürüklediğinden bihaber kimsesiz kalacağı karanlık bir dünyaya doğru sonu asla gelmeyen adımlarla ilerler. İkiz erkek kardeşi, annesi ve babaannesi kundaklanan koskoca Tanrıkulu konağında kalakalırken Kemal Tanrıkulu tüm bu kıyametin asıl sorumlularından biri değilmiş gibi torunları arasından seçim yaparak kız çocuğunu kucaklar ve o evden hiç çıkmamış, bedenleri ateşe verilmiş gibi göstererek kaçıp gider.
Ancak kararlar verilmiş, sözler alınmış, bir erkek çocuğu yıllar önce nefesi zehirden, kalbi demirden işlenerek asker gibi bilenmiştir. Saf güç kokan, bulunduğu tahtı alengirli oyunlarla kazanan Gökra Kaya infaz edilen annesinin hesabını sormak için oldukça kanlı bir oyunun resmini ilmek ilmek işler.
Her şey soytarının kral için karıştırmamak zorunda kaldığı adımları kadar dikkatle planlanmış olsa bile ihanet üzere kurulu hiçbir saray sonsuza kadar dikili kalmaz. Bir sabah güneşiyle kaçıp vardığın metrekarelik kabinlerde seni bekleyen siyah poşete sarılı demir bir anahtarın kopyası, eline ulaşan mektuplar geçmişin yansıması, yatağına dadanan adamlar ise en büyük zehri sana resmederken senin yapabildiğin tek şey avucunu açıp kar tanelerini kucaklamak olacak; izin vermeyecekler. Omuzlarında bir yangın vardı, sarıp sarmalandığın ve koynuna kıvrıldığın.
O yangın sensin, senin geçmişin, söndürmek zorundasın.
GÜMÜŞ ZEHRİ