BEN YAZDIM BEN!
5 stories
Alacalı Bir Dilrubâ by cerennokszz
cerennokszz
  • WpView
    Reads 29
  • WpVote
    Votes 6
  • WpPart
    Parts 1
Alaca vakitte gök yarılır, kara kanatların gölgesine sürünerek zehir karışırdı. Karganın çığlığı, toprağın en derinlerine işleyen bir lanet gibi yankılanırken; yılan, kıvrılışında hem ölümü hem tutkuyu taşırdı. O an gökyüzü ne aydınlıktı ne karanlık... ve kader, iki kalbi birbirine bağlayacak ilk düğümünü atardı. "Yılanın Kalbi" operasyonunda sevgili rolüyle bir mafyanın yanına sızan Diken, en büyük imtihanına adım atar. Maske ile başlayan bu oyun, kanla yazılacak bir hikâyeye dönüşecektir. Bir yanlarında kapanmayan yaralar, diğer yanlarında birbirine dokunan korkular. Ne gecenin karanlığına sığabildiler... Ne gündüzün aydınlığına. İkisinin arasında, yarım kalmış bir ışığın ortasında doğdu onların hikâyesi. Gündüzün aydınlığından, gecenin karanlığından korkan iki yürek... Bir tarafı kan, bir tarafı umut. Bir tarafı bedel, bir tarafı teslimiyet. Yılanın gözünde, Karganın kanadında... Alaca'lı bir Dilrubâ.
Sen Benim Yerime by cerennokszz
cerennokszz
  • WpView
    Reads 62
  • WpVote
    Votes 9
  • WpPart
    Parts 1
"Burası korku evi değil. Korkunun doğduğu yer" Esmara, sessizliğin şehir hâline geldiği bir yerdi. Binalar zarifti, caddeler gösterişliydi ama rüzgâr hep başka bir şey taşıyordu. Hava soğuktu, sokaklar boştu, insanlar az konuşurdu. Bu şehirde bazı çocuklar gözleriyle değil, sessizlikleriyle büyürdü. Bazı anneler evlatlarını, yaşarken mezar taşlarına fısıldardı. Ve bazı kızlar... doğdukları günden itibaren başkalarının günahlarını taşırdı. O kız, bu şehrin en derin sessizliğiydi. İçine doğmadığı ama bir şekilde cezasını çektiği her hikâyenin parçasıydı. Adı Alvina'ydı. Bir korku evi vardı Esmara'da. Şehrin gölgelerinde, kendi sessizliğini kurmuş bir yapıydı bu. Gençler oyun için giderdi, çığlıklar kısa sürer, sonra herkes evine dönerdi. Ama o gece öyle olmadı. Alvina Saykut, kapıdan giren kızdı. Korkuyordu ama buna alışkındı. Kendini korumaya, rol yapmaya, güçlü görünmeye... Yalnızca o gece, hazırlıksızdı. Bodrum katına indiğinde, orası bir oyun alanı gibi görünmüyordu. Karanlık başka bir şekilde titriyordu. Kokular, sesler, hisler... başka bir şeye aitti. Ve biri vardı orada. Zebani. Alvina, o yüzü tanımadığını sandı. Ama bazı şeyler tanımadan da hatırlanırdı. Bu bir korku hikâyesi değildi. Bir kapı açılmamıştı, bir geçmiş uyanmıştı. Bazı kaderler seçilmez. Dayatılır. Sen hiç kendi hikâyende başkasının yerini aldın mı?
Sevda Sokağı- 1984 by cerennokszz
cerennokszz
  • WpView
    Reads 498
  • WpVote
    Votes 39
  • WpPart
    Parts 3
"Aşk, bazen sadece susmayı seçenlerindir." Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Develer tellal iken, pireler berber iken, ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken... Bir mahalle varmış. Güneş orada başka doğar, rüzgâr başka esermiş. O mahallenin adı Sevda Sokağı'ymış. Bu sokakta herkes birbirini tanır, ama herkes bir sırrı saklarmış. Bir pencere varmış, her gün aynı saatte açılırmış. O pencerede bir kız otururmuş, adı Sevda'ymış. Gülerse güneş doğar, susarsa rüzgâr dinermiş, ama o pek gülmezmiş. Bir de sokaktan geçen bir delikanlı varmış... Her gün, her gece, aynı adımlarla geçermiş o evin önünden. Ne selam verirmiş, ne başını çevirirmiş. Ne seslenmiş, ne söylemiş, ama gözleri hep oradaymış. Söylese ne olurmuş? Söylemese ne değişirmiş? O mahallede herkesin bildiği ama kimsenin konuşmadığı şeyler varmış. Bir bakış. Bir suskunluk. Bir ihtimal. Ve bir sebep. Çünkü bazı sevdalar, dilin ucunda değil... kalbin orta yerinde yaşanırmış. İşte bu, öyle bir sevdaymış. Bu, "Darılma Hanım teyze, kızınızı sevdim..." Diyemeyen bir adamın hikâyesiymiş. Bu bir aşk hikâyesi değil. Bu, bir suskunluğun nasıl sevda olduğunun hikâyesi.
LAVRİNYA by cerennokszz
cerennokszz
  • WpView
    Reads 2,934
  • WpVote
    Votes 310
  • WpPart
    Parts 23
"Unutmanın huzur sayıldığı bir evrende, hatırlamak bir başkaldırıdır." Lazura, cennetle cehennem arasında sıkışmış bir unutuluş evreni. Buraya gelen herkes, geçmişini geride bırakır; kim olduğunu bilmeden nefes alır. Hatırlamamak burada huzur sayılır ama bu, derin bir yalnızlığın maskesidir. Velanlar, sahte bir huzurun içinde yaşar. Ne geçmişleri vardır, ne de güçleri. Sadece yaşar, sorgulamazlar. Kaernler ise sistemin bastıramadığı çatlaklardır. Her biri bir lanetle doğar. Aşk, onlar için zayıflık değil, tetiktir. Bu yüzden hep yalnızdırlar. Deran Vedrah ise bu evrende hatırlayan tek kişidir. Laneti Memrion, ona geçmişini unutturmaz. Dokunduğu herkesin dünyadaki anılarını görür. Her temas, yeni bir yük. Deran yalnızca kendi değil, başkalarının da hikâyesini taşır. Bu yüzden sessizdir. Lora Elenith geçmişsizdir ama laneti başkalarının geçmişine uzanır. Senthera, dokunduğu kişinin Lazura'daki anılarını siler. Bir saniye bir hatırayı, dakikalar bir dostluğu götürür. Uzun sürerse, geçmiş yok olur. Ama Deran hariç. Onun geçmişi Lazura'dan önceye aittir. Lora'nın laneti, sadece Deran'ın dünyadaki anılarına erişebilir; sevdiği kadına ait olanlara. Bu yüzden Deran bakmaz, dokunmaz. Çünkü Lora bir tehdit değildir. Bir vedadır. Lora unutturur. Deran hatırlar. Ve kader, onları aynı gölgede buluşturur. İki yabancı, iki zıt lanet. Bir taraf sessiz bir ışık, diğer taraf susmayan bir karanlık. Ve Lazura'nın boğazına saplanmış siyah bir gül. Bu evrende aşk tehlikelidir. Çünkü hatırlarsan yanarsın. Unutursan... eksik kalırsın. Peki ya sen? Hatırlamanın cehennemine cesaret eder miydin? Yoksa unutmanın sahte huzuruna mı sığınırdın? Lazura seni çağırıyor. Ama unutma. Hatırlarsan yanarsın. ('Lavrinya' ismi ve evreni, yazılmış ilk ve tek eserdir. Hakları saklıdır. İzinsiz kullanım halinde hukuki süreç başlatıla
Zehirli Cennet (DÜZENLENİYOR) by cerennokszz
cerennokszz
  • WpView
    Reads 11,369
  • WpVote
    Votes 287
  • WpPart
    Parts 7
"Bazı tutkular ölümcüldür. Bazı aşklar ise... tam anlamıyla Zehirli Cennet'tir." Gazel Lina Erten, gündüzleri danışanlarının aklını çözmeye çalışan bir psikolog; geceleri ise devletin gizli teşkilatı SİS'in görünmez lideri Gece. Onu tanıyan herkes bilir ki, bu kadının hayatında sıradan hiçbir şey yoktur. Maskesiz yüzünde sessizlik, maskeli kimliğinde ise ölüm hükmü saklıdır. Bir gece, karanlıkta bütün dengeleri bozan bir yüzleşme yaşar. Silah sesleri, sıfırlanan kameralar ve buz gibi gözleriyle karşısına çıkan o yabancı... Gazel'in hayatının en tehlikeli dönüm noktasıdır. Onu gölgelerde karşılayan İblis'in kim olduğunu bilmeden yoluna devam eder. Ama kader, hiç beklemediği bir kapıdan yeniden çıkacaktır karşısına. Ertesi gün, ofisine yeni bir danışan gelir: Atlas Süvari. Güçlü bakışlarıyla, sıradan bir danışandan fazlası olduğunu belli eden bu adam, Gazel'in bütün duvarlarını zorlamaya başlar. Oysa Gazel, geçmişinin gölgeleriyle mücadele ederken, karşısındaki adamın aslında o geceki yabancı olduğunu bilmeden ona aklını ve kalbini açmaya cesaret eder. Bu dünyada kimse masum değildir. Sadakat kanla ölçülür, ihanet ise yalnızca ölümle biter. Gazel ile Atlas'ın yolu kesiştiğinde, birbirlerine dokunmaları bile bir yangına dönüşür. İkisi de birbirine hem cennet hem cehennemdir; zehir kadar yakıcı, tutku kadar kaçınılmaz. "Adını unut, yüzünü sil. Çünkü bu aşkı yalnızca kan hatırlayacak." Gerçek kimliklerini bilmeden, birbirlerinin hayatlarına sızarlar. Danışan ve psikolog olarak. Avcı ve av olarak. Ama en çok da... kader olarak. Zehirli Cennet'te herkesin bir maskesi vardır. Ama bazı maskeler... kan tutar. 18 Uyarısı: Bu eser; şiddet, işkence, küfür ve psikolojik hassasiyet içeren sahneler barındırır. Yalnızca yetişkin okuyucular için uygundur. Okuma sorumluluğu okuyucuya aittir.