ben_deniz
- Reads 3,680
- Votes 166
- Parts 2
Ben dalıp gitmişken, karşı koridordan çıkan kadın bir anda dikkatimi üzerine çekti. Adeta mekânın tüm ışığı ona yönelmiş gibiydi. Siyah elbisesiyle zarif ve asil bir görünüm sergiliyordu. Elbisesi uzun olmasına rağmen, bacağındaki derin yırtmaç elbisenin naifliğini gölgelemiyor, tam tersine daha da vurguluyordu. Beyaz teni, elbisenin koyu rengiyle büyüleyici bir tezat oluşturuyordu. Yırtmacın arasından görünen uzun ve pürüzsüz bacakları baştan çıkarıcıydı.
Gözlerim istemsizce ayak bileklerine kaydı. İncecik bileğinde duran zarif halhal, onun duruşuna bambaşka bir hava katıyordu. Sanki küçük bir detay değil de, karakterini tamamlayan bir imza gibiydi. Yukarı doğru çıktığımda, dalgalı ve hacimli saçlarının omuzlarına salındığını gördüm. Saçlarının her bir teli, ensesinden kayarak omzuna doğru dökülüyor, onu daha da çekici kılıyordu. Ve yüzüne baktığımda... işte asıl sarsıntıyı o an yaşadım.
Güzel demek yetersiz kalırdı. Bu kadın, güzelliğin çok daha ötesinde bir şeydi. Büyüleyici, unutulmaz, neredeyse dokunulmaz... Kim olduğunu bilmiyordum ama kesin olan bir şey vardı: Daha önceki davetlerde hiç görmemiştim. Görmüş olsaydım, bu yüz belleğime kazınır, bir daha asla çıkmazdı.
Onu gözlerimle takip ediyordum, ama o bir an bile başını kaldırıp bana bakmadı. Sanki varlığımı hissetmiyor gibiydi. Ardından beklenmedik bir şey oldu; kadın, doğruca Halil İbrahim Bey'in yanına yürüyüp oturdu. Salonda onlarca boş masa varken, neden yaşlı bir adamın yanına oturuyordu? İçimdeki merak gitgide artıyordu.
Gözlerimi ondan ayıramadan elimdeki kadehi dudaklarıma götürdüm. Derken kadın, Halil İbrahim Bey'in tabağındaki çatalı alıp eti kesti. Ardından çatalı özenle yaşlı adamın ağzına doğru uzattı. Bu manzara karşısında daha da afalladım. Böylesine genç, güzel ve görkemli bir kadın neden ona hizmet e