Prenses_Eira's Reading List
16 stories
Dorian Gray'in Portresi by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 55,395
  • WpVote
    Votes 2,809
  • WpPart
    Parts 21
Keşke tersi olabilseydi! Keşke her zaman genç kalacak olan ben olsaydım da portrem yaşlansaydı! Bunun için... bunun için her şeyi verirdim!" Özellikle bir genç adamın büyümesini, eğitimini, gelişimini, kendini ve inançlarını keşfetmesini işleyen Dorian Gray'in Portresi için Oscar Wilde, 'bir ruhun hikayesi' demişti. 1891'de ilk basıldığında ahlaksızlığı yücelttiği gerekçesiyle büyük tepki çeken romanın baş kişileri olan Lord Henry ile Dorian'ın karşılıklı etkileşimleri, Dorian'ın kendini giderek kötüye, şeytani olana, hazcılığa adaması kitabın eksenini oluşturuyor. Son derece saf ve yakışıklı Dorian'daki değişim, Lord Henry'nin sözleriyle ve Dorian'ın kendi portresinde kendi güzelliğini keşfetmesiyle başlar. Lord Henry'nin etkisiyle kötülüğün ve zevkin çekimine kapılan, dünyada gençlik ve güzellikten önemli bir şey olmadığına inanan Dorian için heyecan, kötülükte ve günahtadır; iyilik ve erdemse sıkıcıdır, edilgendir. İyiliği temsil eden Basil'in Dorian'a duyduğu saf tutkuda eşcinsellik öğeleri açıkça hissedilir. Dorian'ın büyük sırrını, portredeki değişimi gören yalnızca Basil olur. Portreye odaklanan, sonsuz gençlik karşısında ruhunu satan ve ruhunun ölmüş olmasından korkan Dorian için kurtuluş var mıdır? Ve Oscar Wilde'ın dediği gibi, herkes Dorian Gray'da kendi günahını mı görecektir?
Dracula by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 10,391
  • WpVote
    Votes 774
  • WpPart
    Parts 28
İngiliz yazar ve akademisyen Sir Malcolm Stanley Bradbury'nin, "şimdiye kadar yazılmış en güçlü korku hikayelerinden biri" diye tanımladığı Dracula, hukukçu Jonathan Harker'ın Kont Dracula adında bir alıcının Londra'da satın almak istediği evin işlemlerini yapmak üzere Transilvanya'ya gidişiyle başlar. Jonathan, müşterisinin şatosunda dehşet uyandıran keşiflerde bulunur. Kısa bir süre sonra Londra'da da huzur kaçıran birtakım olaylar başlar. İçinde kimse olmayan bir tekne batar; genç bir kadının alnında gizemli bir işaret belirir, tımarhanedeki bir ruh hastası "efendi"sinin gelmek üzere olduğundan dem vurmaya başlar. Olaylar, uğursuz kont ve onunla savaşmayı göze alan bir grup genç arasında çatışmaya dek gidecektir. İrlandalı yazar Bram Stoker'ın, iki taraf arasındaki bu irade ve güç çatışmasını işlediği ve korku edebiyatının başyapıtlarından biri sayılan Dracula, yayımlanmasının üzerinden yüz yılı aşkın süre geçmesine karşın, bugün de aynı ilgiyle okunuyor. Yayınevi: Can Yayınları Yıl: 2013 Çeviren: Zeynep Bilge
İnsan Neyle Yaşar? by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 38,800
  • WpVote
    Votes 1,457
  • WpPart
    Parts 7
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Kreutzer Sonat ve Diriliş'in büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara verdi. Bu dönemde yazdığı öykülerde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurgu içinde ele aldı. Tolstoy, insan sevgisi ve inanç konularını ustalığının bütün inceliğiyle işlerken, İnsan Neyle Yaşar? ile gerçek hayatı yansıtan tabloların içinde yeni bir ahlak anlayışını ortaya koydu. Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları Basım: XXIV. Basım Yıl: 2012 Çeviren: Koray Karasulu
Suç ve Ceza by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 182,637
  • WpVote
    Votes 4,281
  • WpPart
    Parts 41
Yoksulluktan öğrenimine devam edemeyen üniversite öğrencisi Raskolnikov, toplumun yararı için kuralların ve kanunların yok sayılabileceği düşüncesiyle, toplum içinde bir parazit, bir "bit" olarak saydığı tefeci kadını öldürür. Toplumu bir parazitten kurtarmak adına böyle bir olaya cesaret ettiğine kendisini inandırmaya çalışsa da vicdanının rahatsız edici sesinden bir türlü kurtulamaz. Bu cinayet ve kahramanın yaşadığı vicdan azabı çevresinde "suç" ve "ceza" kavramlarının derinlemesine tartışıldığı bu romanda; Raskolnikov'un ikilemleri ve iç çatışmalarından yola çıkarak insanoğlunun toplumsal, ahlaki ve dini değerleri de sorgulanır. Aynı sorgulamayı kendi içerisinde de farkında olmadan yapmaya başlayan okur, Raskolnikov üzerinden yaşamını, düşüncelerini ve sahip olduğu değerleri irdelemeye başlar. Suç ve Ceza Dostoyevski'nin Sibirya'daki cezaevinden döndükten sonra yazdığı, olgunluk döneminin ilk büyük romanıdır. "Suç ve Ceza'yı okuduktan sonra ilk kez yeteneğim hakkında bir kuşku duydum. Ciddi olarak bu işten vazgeçme ihtimali ölçüp tarttım." -Albert Camus- Yazar: Dostoyevski Çevirmen: Mazlum BEYHAN Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları İlk baskı yılı: 2011
Yeraltından Notlar -  Dostoyevski by polllen
polllen
  • WpView
    Reads 47,357
  • WpVote
    Votes 563
  • WpPart
    Parts 5
FYODOR MİHAİOLOVİÇ DOSTOYEVSKİ 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova'da doğdu. 1837 yılında Petersburg Askeri Mühendislik Okulu'na girdi. O sıralarda özellikle şiddet ve cinayet konularını işleyen kitaplar okumaya başladı. Okulu bitirdikten bir süre sonra, edebiyatla uğraşabilmek için askerlikten ayrıldı. 1846'da ilk romanı İnsancıklar yayımlandı. Dostoyevski, Rusya'daki Çarlık idaresine karşı faaliyetlerde bulunan bir grubun sürdürdüğü gizli toplantılarda yer almıştı. 1849'da Çarlık yönetimi, bu grup üyelerinin tutuklanmasını emretti. İçinde Dostoyevski'nin de bulunduğu 21 kişinin kurşuna dizilmesine karar verildi. Hükmün uygulanacağı sırada Çarlık fermanı açıklandı ve Dostoyevski'ye verilen ceza, Sibirya'nın Omsk bölgesinde dört yıl ağır hapse ve er rütbesiyle dört yıl askerlik hizmetine çevrildi. Sibirya'daki dört yıllık mahkûmiyet hayatı, büyük işkence ve eziyetle yaptırılan ağır işlerde çalışmakla geçti. Dostoyevski'nin sürgün hayatı, ruhu üzerinde derin izler bıraktı. 1862 yılında yayımlanan Ölü Evinden Hatıralar, gerçekte onun hapishane yaşantısının canlı bir anlatımıdır. Bu arada kardeşi ile birlikte önce Vremya, sonra da Epoha adlı dergileri çıkardı. Tüm yapıtlarının anahtarı olan Yeraltından Notlar (Zapiski iz Podpolya), 1864 yılında yayımlandı. Suç ve Ceza (Prestupleni i Nakazani/1866), Kumarbaz (İgrok/1867), Budala (İdioM868), Ebedi Koca (Veşnı muzh/1870), Ecinniler (Besi/1872) gibi başyapıtlar birbirini izledi. İlk karısının ölümünden üç yıl sonra 1867'de evlendi. Kumar tutkusu nedeniyle karısıyla ülkesinden ayrılarak Avrupa'nın kumarhanelerini dolaştı. Bir kızı oldu, ama öldü. Bu ölüm, onu deliliğin eşiğine kadar getirdi. 1875'te Delikanlı (Podrostok), 1876'da Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik pisatelja) ve 18798C'de Karamazov Kardeşler (Brat'ja Karamazovı) adlı yapıtları yayımlandı 9 Şubat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu by gelisimciportakallar
gelisimciportakallar
  • WpView
    Reads 126,091
  • WpVote
    Votes 2,836
  • WpPart
    Parts 9
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, ilk kez 1922'de yayınlanan, Stefan Zweig tarafından yazılan uzun öykü. Mektup biçiminde yazılan eser, ünlü bir yazarın hatırlamadığı bir kadından aldığı mektuptan oluşuyor.
KÜÇÜK PRENS  //TAMAMLANDI// by WatyKlasik
WatyKlasik
  • WpView
    Reads 607,855
  • WpVote
    Votes 15,616
  • WpPart
    Parts 28
Paylaşan: HmeyraHarman
Alice Harikalar Diyarında by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 16,979
  • WpVote
    Votes 1,076
  • WpPart
    Parts 12
Alice Harikalar Diyarında, yazıldığı tarihten bu yana geçen yüz elli yılı aşkın süre boyunca, edebiyatın eşsiz eserlerinden biri olma özelliğini hep korudu. Hem çocuk hem de yetişkin edebiyatında önemli bir yere sahip olan bu kitap, hayal gücü zenginliğiyle küçük okurlara büyülü bir dünya sunarken, yetişkinler için bu büyüsünü içerdiği sembollerin anlam derinliğiyle gösterdi. Adının edebiyat tarihine altın harflerle yazılmasına yol açan eserleri kadar, matematikçi ve mantıkçı kimliğiyle de tanınan Lewis Carroll'un Alice Harikalar Diyarında kurgusu, metne serpiştirilmiş bilmecelerle okuru da kitabın bir kahramanı kılar. Alice Harikalar Diyarında hem çocuklar hem de macera dolu naif çocukluğunu özleyen ve yıllara meydan okuyan bir mantık labirentinde kendine sorular sormaktan çekinmeyecek okurlar için Modern Klasikler Dizisi'nde yerini alıyor.
Bir İdam Mahkumunun Son Günü by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 44,469
  • WpVote
    Votes 1,623
  • WpPart
    Parts 10
Victor Hugo, 1829 yılında yayımlanan Bir İdam Mahkûmunun Son Günü'nü yazdığında 26 yaşındaydı. Genç yazar, ölüme mahkûm edilen bir insanın son gününü büyük bir ustalıkla anlatarak kamu vicdanını etkilemeyi ve idam cezasına karşı bir protesto hareketi başlatmayı amaçlamış, başarılı da olmuştur. Bugün dünyanın birçok ülkesinde idam cezası yürürlükten kaldırılmışsa, böylesi bir cezanın hem trajik hem de insanlık dışı yanını daha XIX. yüzyılın ilk yarısında gözler önüne seren Hugo'nun bunda hiç de azımsanmayacak bir payı olsa gerek. Şiirleri, oyunları, Sefiller ve Notre-Dame'ın Kamburu gibi yapıtlarıyla Romantik dönem Fransız edebiyatının en saygın yazarlarından biri olan Victor Hugo'nun bu romanının bir başka önemli özelliği de, bir tür "zihinsel otopsi" niteliği taşımasıdır. Can Yayınları Çeviri: Erhan Büyükakıncı
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 51,175
  • WpVote
    Votes 2,189
  • WpPart
    Parts 10
Zweig bu novellası'nda bir kadının yaşamını bütünüyle değiştiren yirmi dört saatlik deneyimini anlatırken, insanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzuların sınırlarında gezinir. Özgürce ve tutkuyla içgüdülerinin peşine takılan bir kadının bu kısa ve yoğun hikâyesi, kadın kalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde olağanüstü bir anlatıya dönüşür. Yapıtı için mekân olarak muhteşem atmosferiyle Fransız Riviera'sını seçen Zweig, 1920'li yılların sonlarında Avrupa'nın "kibar" tabakasının ikiyüzlü ahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla dikkat çeker.