❝jisung, en yakın arkadaşına karşılıksız aşkı için yardım etmek isterken asıl yardıma muhtaç kişi hâline gelir.❞ shipler: minsung, hyunlix, changminin

büyük bir kitaplık hayal ediyordum. o kadar çok kitap okuyacaktım ki kendime ait bir kütüphanem bile olacaktı. ben kitapları raflara dizerken annemin gelip beni gülümseyerek izlemesi için koyacağım bir sandalyem vardı hatta. ahşaptan, sallanan bir sandalye. annem rahat etsin diye üstüne sünger koymayı bile düşündüm. fakat ne bir odam, ne bir kütüphanem ne de beni gülümseyerek izleyecek bir annem var. - "hep bir kitaplığımın olduğunu hayal ettim. onu düzenlediğimi, üzerine anlamlı birkaç parça şey yerleştirdiğimi...eğer izin verirsen, senin için düzenlemek istiyorum." cümlemi sonlandırırken önüme eğilen başımı çenemden nazikçe tutarak kaldırdı. gözlerinin içine bakmamı sağladıktan sonra başını öne arkaya sallayıp gülümsedi. "birlikte düzenleyelim mi?" kaşlarımı hafifçe çatıp başımı iki yana salladım hızlıca. "hayır, sen sandalyede oturup beni izle." [angst]

meğer senin evin, boynunda fotoğraflarımızı taşıdığın gümüş kolyeymiş.

choi beomgyu, her perşembe kang taehyun'un antrenmanı boyunca spor salonunda beklerdi sebebini ise sadece kang taehyun bilirdi. . . . Tüm hakları yatağımın altındaki canavarda saklıdır.

Taehyun'u seviyordum ama bu onu hiç alakadar etmiyordu. Bu hikaye materyalist dünyada hiçbir karşılık beklemeden Taehyun'a kalbini veren Beomgyu'nun hikayesidir. . . . Tüm hakları yatağımın altındaki canavarda saklıdır.

"yaralarımın etrafına yıldızlar cizdin"

"ve şimdi fırtınanın tam ortasındayız, izin ver yanında koşan ben olayım."

beomgyu oglum bunlar bromance mi yapıyo yoksa gercekten cıkıyolar mı ona gore kafama sıkıcam

cindirella'nın öfkeli olduğu bir masal bu, ne yazık ki ayakkabı prensin kafasına geçiriliyor

"Japon mitolojisine göre tanrı birbirlerinin ruh eşleri olan çiftleri serçe parmaklarından görünmez kırmızı bir iple birbirine bağlarmış. Parmağına bak, iplerimizin birleştiğini görüyor musun?"