Ecirs0619
Geçmişin sisli yollarında yürürken bazen hiçbir harita işe yaramaz. Çünkü bazı izler, görünmezdir... Ve bazı yaralar, sessizce kanar.
"Karanlık İzler", 19. yüzyılın sonlarında, zamanın ağır aktığı, doğanın insanın iç sesiyle konuştuğu uzak bir dağ köyünde geçiyor.
Ali, yalnızlığına baltasını yaren eden bir oduncu. Sessizliğinde geçmişin izlerini taşıyor, her ağacı devirişinde biraz daha içine kapanıyor.
Zehra, ormanın kenarından onu izleyen genç bir kadın. Kalbinde çözülememiş boşluklar, zihninde "beyaz lekeler" var. Ama her sabah aynı adamı izlemek, ona hayatın hâlâ bir anlamı olabileceğini fısıldıyor.
Bu, iki yaralı ruhun sessizlikte birbirine yaklaşma çabası...
Sözlerle değil, bakışlarla, zamanla ve sabırla örülen bir aşkın hikâyesi.
Geçmişin izleri silinmese de, belki birlikte yürünür...
"Karanlık İzler", aşkı sadece bir his değil; bir iyileşme, bir bekleyiş ve bir kabul olarak anlatıyor.
Ve soruyor:
Bazı insanlar birbirinin eksik parçalarını tamamlayabilir mi?