Faw❤
4 stories
BİR ALATURKA HÜZÜN by damlaezelyolbas
damlaezelyolbas
  • WpView
    Reads 1,306
  • WpVote
    Votes 96
  • WpPart
    Parts 6
"En sevdiğin şarkı?" Cevap verememek canımı yaktı. Acı bir gülümseme ile bulutların ardına gizlenen dağlara daldım. "Şarkı sevmem ben. Yağmur sesi severim." Bu gizli saklı korku dolu adam, sorularıyla bana ulaşmaya çalışıyordu. Onun oyununa gelmeyecektim. Ne olursa olsun ona yenilmeyecektim. "En sevdiğin koku?" "Petrikor." "Yağmurla ilgili her şeyi seviyorsun." Göz pınarlarım dolmaya başlamıştı. Başımı aşağı yukarı salladığımda bir damla yaş yanaklarıma doğru süzüldü. "Burayı onun için çok seviyorsun. Sürekli nemli her zaman petrikor kokuyor." Yüzünü bana döndürdüğünü hissettim ama dönüp bakmadım, gözyaşımı gizlemeye çalışıyordum. Parmaklarını nazikçe çeneme koyarak yüzümü yüzüne çevirdi. "Her yıl bu tarihte göz pınarların akmaya hazır yaşlarla doluyor. Her yıl bu tarihte nefesin titriyor. Her yıl bu tarihte sahile gidip çığlıklarla deşarj oluyorsun ve sonra buraya geliyorsun, nefes alıyorsun, gözyaşlarını silip gidiyorsun." Sessiz sessiz içimde çığlıklarla ağlıyordum. Çenem titriyordu. Söylediklerine yanıt veremiyordum çünkü ağzımı açtığım an içimdeki çığlıkları dışarı vurmaktan korkuyordum. "Aradığın huzur burası çünkü." Başımı hayır anlamında sağa sola salladım. "Peki ya ne?" "Anne karnı huzuru" dedim ağlak sesimle. Sessizce devam ettim, "Çocukluğumun sesi." "Zamanı sızdıran ne varsa huzur... Zamanı sızdıran ne varsa acı..." Kendime daha fazla engel olamadım ve bir hıçkırıkla ağlamaya başladım. Şevkatle kollarını açtı ve yıllar sonra ilk defa birine sarıldım. Çenesini saçlarımın üzerine koydu. Sesinin tınısında ilk defa güven hissetmiştim. "Yorulmuşsun, hakkını almış yılların..." BU KİTAP DAMLA EZEL YOLBAŞ TARAFINDAN YAZILMIŞTIR VE BÜTÜN HAKLAR SAKLIDIR. BU KİTAP ÜÇ SERİDEN OLUŞMAKTADIR. BİR ALATURKA HÜZÜN, SERİNİN 1.KİTABI OLMAKTADIR.
ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 7,785,457
  • WpVote
    Votes 192,093
  • WpPart
    Parts 18
Dilsiz bir kızın kalbi tüm kötülükleri kendisine çekiyordu. Hiçbir kalp bu kadar değerli olmamıştır. Yeşil, Ötanazi Okulu'na sürgün edildiğinde o yıllarda henüz bir çocuktu. Öz babasının onu nasıl bir yere mahkûm ettiğini bile bilmiyordu. Ötanazi Okulu, Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlı olan Alaska'da açılmış karanlık bir okuldu. Bildiğiniz tüm o okulları unutun çünkü Ötanazi Okulunda öğretmenler ders vermiyordu. Her biri kendi dalında uzman bilimcilerdi ve oradaki amaçları bir okul dolusu öğrencinin üzerinde deneyler yapmaktı. Öğrenciler ise sıradan öğrenciler değildi çünkü her biri idam cezası almış mahkûmlardı. Okul onları satın alarak kendi deneylerinde kullanan karanlık bir girdaptan farklı değildi. Bir kez içine girince çıkmak mümkün değildi. Yeşil tüm o tehlikeli mahkûmların içinde göğsünde değerli bir kalple yaşamak zorundaydı. Herkes onun kalbini isterken kurtların içine atılmış bir kuzudan farklı değildi. Kalbini isteyenlerden biri de öz babasıydı. Babasının onun kalbi için okula tehlikeli bir suikastçı göndermesiyle, belki de tüm ezberler bozulmaya başlamıştı. Avcı'da her zaman bu kadar acımasız değildi. Özellikle ateşten kızıl saçları olan ve bir katile gülümseyen hasta bir kadını tanıyana kadar. Şimdi karar verme sırası ondaydı. Avını öldürmeli mi, yoksa korumalı mı? Sayfalar üzerinde konuştuğu bu dilsiz kadınla tam olarak ne yapmalıydı? "Kadın kandan korkuyordu, adam ise kan kokuyordu. Şimdi sen söyle; böyle bir durumda kadın özleyebilir mi ölüm kokan bir adamı?" dedim. "Kadın aptaldı adam ise kadına kör. Şimdi sen cevap ver; her şeye, herkese ve özellikle küçük bir kadına kör olan bir adam bekleyebilir mi kadın tarafından özlenmeyi?" diyerek bana cevap verdi.
BEYAZ LEKE by asliaarslan
asliaarslan
  • WpView
    Reads 37,975,265
  • WpVote
    Votes 2,065,905
  • WpPart
    Parts 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size uğruyordu. O an iki yolum vardı. Ya sevecektim, ya ölecektim. Sevmeyi seçtim. Onu sevmek de ölümü daima nefes gibi ensende hissetmekti. "En büyük savaşların ortasında kurak topraklardan bile bazen çiçek açar, bombalar etki etmez, kökleri sımsıkı tutunur. Bir bakarsın renkler canlanır, güzel kokar her yer. Sen bu çiçeksin diyemem, biz bu çiçeği temsil ediyoruz diyebilirim. Özgürlüğümüze." Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.
SOKAK NÖBETÇİLERİ by asliaarslan
asliaarslan
  • WpView
    Reads 58,166,068
  • WpVote
    Votes 2,248,918
  • WpPart
    Parts 63
16 Mayıs 2021 güncellemesi: Bölüm yorumlarında fazlasıyla spoiler olabilir, eğer hoşlanmıyor ve keyif alarak okumak istiyorsanız yorumlara bakmayın. Bütün Sokak Nöbetçileri'nin gözleri benim üzerimdeydi, benim gözlerim ise onun turkuaz rengi gözlerinden ayrılmıyordu. Hepimiz yine bir amaç uğruna toplanmıştık. "Sokak çocuklarını her gördüğünüzde saçlarını okşayın," dediğimde gözlerim onun kumral saçlarına kaydı, alnına bir tutam saç düşmüştü ve her zamanki gibi dağınık, özensizdi. "Onları sevin, gülümseyin. Bir gün o çocukların büyüyeceğini ve karşınıza çıkacağını unutmayın." Hafifçe tebessüm ettiğimde canım hiç olmadığı kadar fazla yanıyordu. "Büyüdüm, büyüdün, büyüdük." Ona doğru bir adım attım ve başımı kaldırıp "Keşke hiç büyümeseydik," diye fısıldadım. "Keşke büyümeseydin. Keşke o sokaklara ait kalsaydık." Öfkeli değil, bıkkındı. Ruhsuz değil, tepkisizdi. Yalnız değil, kimsesizdi. "İçimi sokaklara çevirmenin bir yolu var mı?" diye sorduğunda sesinde ilk defa başkaldırı yoktu, vazgeçiş vardı. "Kendimi değil ama seni o sokaklarda yaşatıp gizlemek istiyorum."