Kitaplarım
3 stories
KANAL İSTANBUL  by SinekKusu2023
SinekKusu2023
  • WpView
    Reads 432
  • WpVote
    Votes 165
  • WpPart
    Parts 11
"Bir grup paraya muhtaç genç, akıl hastası bir adam ve dev bir arena... Kanal İstanbul'daki arda kalanlar... Suyun altında terk edilmiş bir kent... Yürüyen cesetler ve gizli kameralar..." Barış, gençliğinin baharında, yeni evli, hayatı yerine oturmuş, genç mutlu bir keman öğretmenidir. Bir çocuk sahibi olmanın heyecanını üzerinde taşımaktadır ve doğum anını dört gözle beklemektedir. Gün gelir, nurtopu gibi bir kız bebek Barış'ın kucağına verilir. Fakat şöyle bir sorun vardır :Küçük kız hastadır ve tedavisi çok pahalıdır. Peki Barış, kızının canı pahasına bu parayı nerede bulacaktır? "Asansörlerle suyun altına indirileceksiniz ve oyun başlayacak. Kentin dört bir yanına dağılacaksınız. Herkes kendi hayatını kurtaracak ve kazanan büyük ödülün sahibi olacak..."
Bir İdam Mahkumunun Son Günü by DenizYavuz9
DenizYavuz9
  • WpView
    Reads 39,491
  • WpVote
    Votes 770
  • WpPart
    Parts 50
Bu kitabın ortaya çıkış nedenini anlayabilmemiz için önümüzde iki seçenek var: Ya gerçekten sefil bir adamın son düşüncelerini yazmış olduğu sararmış, düzensiz bir kâğıt tomarı söz konusudur ya da bu adam; bir insana, sanatın yararına doğayı inceleyen bir hayalpereste, bir filozofa, bir şaire rastlamıştır, kim bilir? Belki de kendisine egemen olan ya da daha doğrusu kendisini teslim ettiği ve ancak bu kitaba aktararak kurtulabildiği bir düşlemdi onun bu düşüncesi. Okur, bu iki açıklamadan istediğini seçebilir, istediği gibi yorumlayabilir. VICTOR HUGO
ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 7,817,573
  • WpVote
    Votes 192,870
  • WpPart
    Parts 18
Dilsiz bir kızın kalbi tüm kötülükleri kendisine çekiyordu. Hiçbir kalp bu kadar değerli olmamıştır. Yeşil, Ötanazi Okulu'na sürgün edildiğinde o yıllarda henüz bir çocuktu. Öz babasının onu nasıl bir yere mahkûm ettiğini bile bilmiyordu. Ötanazi Okulu, Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlı olan Alaska'da açılmış karanlık bir okuldu. Bildiğiniz tüm o okulları unutun çünkü Ötanazi Okulunda öğretmenler ders vermiyordu. Her biri kendi dalında uzman bilimcilerdi ve oradaki amaçları bir okul dolusu öğrencinin üzerinde deneyler yapmaktı. Öğrenciler ise sıradan öğrenciler değildi çünkü her biri idam cezası almış mahkûmlardı. Okul onları satın alarak kendi deneylerinde kullanan karanlık bir girdaptan farklı değildi. Bir kez içine girince çıkmak mümkün değildi. Yeşil tüm o tehlikeli mahkûmların içinde göğsünde değerli bir kalple yaşamak zorundaydı. Herkes onun kalbini isterken kurtların içine atılmış bir kuzudan farklı değildi. Kalbini isteyenlerden biri de öz babasıydı. Babasının onun kalbi için okula tehlikeli bir suikastçı göndermesiyle, belki de tüm ezberler bozulmaya başlamıştı. Avcı'da her zaman bu kadar acımasız değildi. Özellikle ateşten kızıl saçları olan ve bir katile gülümseyen hasta bir kadını tanıyana kadar. Şimdi karar verme sırası ondaydı. Avını öldürmeli mi, yoksa korumalı mı? Sayfalar üzerinde konuştuğu bu dilsiz kadınla tam olarak ne yapmalıydı? "Kadın kandan korkuyordu, adam ise kan kokuyordu. Şimdi sen söyle; böyle bir durumda kadın özleyebilir mi ölüm kokan bir adamı?" dedim. "Kadın aptaldı adam ise kadına kör. Şimdi sen cevap ver; her şeye, herkese ve özellikle küçük bir kadına kör olan bir adam bekleyebilir mi kadın tarafından özlenmeyi?" diyerek bana cevap verdi.