"Seni sevmek savaşa gitmek gibiydi, asla aynı şekilde geri dönmedim." - Warsan Shire Ya da, Jimin'in sevdiği şeyler vardı. Jimin'in nefret ettiği şeyler vardı. Değişen bir dünyanın ortasında, Jeon Jeongguk her ikisinde de olmayı başarıyor. The owner of this story is @PinkBTS on Ao3. Thank you for permission.

"Hadi ama Jimin" dedi bana biraz daha yaklaşarak. "Bu kadar büyütme. Sadece abimin biricik nişanlısına tebrikler öpücüğü vermek istedim." Tekrar dibime girdi ve gözlerini fütursuzca gözlerime dikerek son sözünü söyledi, "Ve bilirsin ki ben istediğimi almadan asla pes etmem."

''Beni yoktan var mı edeceksin yoksa?'' ''Yepyeni bir Jimin yaratacağım Park, herkes sadece senin ismini fısıldıyor olacak.''

Bütün notları A+, daha kimseye karşı herhangi bir şey beslememiş, kimsenin sınırlarına girmesine izin vermeyen, öğretmenlerin gözdesi, öğrenciler tarafından sevilmeyen, her pazar klisede Tanrı'ya dua eden, sarışın, gözlüklü ve hayatında hiçbir şeyin yanlış gitmediği, tam bir rahipmiş gibi davranan asla hatanın olmasına izin vermeyen bir okul başkanı düşünün. Ah tabi bir de onun hayatının tamamen tam tersi, hayatında bir kere C'yi bile görememiş, okulun basket takımının kaptanı olarak kimsenin laf etmeye cürret edemediği, öğretmenlerin dahi korktuğu ama aynı zamanda herkesin gözdesi olan ve her gün başkasıyla ilişki yaşayan, geceleri ringlerde bir kez yenilmeyen bir diğeri. Jimin, hayatında yanlışları istemezken JungKook bütün doğrularını alıp götürecek, onu tamamen farklı birine dönüştürecekti. Kim bilir? Belkide onların aşk hikayesi yanlışlardan ibaretti. ☆ "Neden bana Afrodit diyorsun?"

Jeon Jungkook, Seoul kolejine matematik öğretmeni olarak atanır. **** Kabulleneceksin Jeon, beni sertçe becermek istediğini.

"İntihar etmedim ama defalarca suratımı astım karşısında; Bir kere bile anlamadı çaresizliğimi..." 💫 Bir yazar kitabında, "o okyanustu ve okyanusun bir sürü balığı vardı." yazmış. Bizi ne de güzel anlatıyor, öyle değil mi Decalcomania? bizi dediğim için affet. Hiçbir zaman "biz" olmadığımızı ve olmayacağımızı sen söylemiştin.Bir sürü "balığının" olduğunu ve bana ihtiyacının olmadığını da. Merak etme eskisi kadar yakmıyor canımı ama bir zamanlar çok yakmıştı. Tanrı'ya çok dua etmiştim. ''Balıkların" başka "okyanusların" olsun, aklına düşeyim diye ama artık biliyor musun? bunu istemiyorum. ''Balıkların" her daim senin olsun.Ben seni çoktan kendi içimde bitirdim. Kendine iyi bak Decalcomania.

"O halde.." diye başladı cümlesine.Daha sonrasında gözlerimiz aynada kesişti. "Neden, bana sevgiyi, değeri.." "Âşkı." her bu kelimeye geldiğinde kulağıma fısıldıyordu. "Vermek ister gibi bakıyorsun gözlerime? Ellerimin altında titriyorsun." Hayır, hayır bu kesinlikle doğru değildi.Kalkmak için tekrar debelendim ama yine izin vermedi. "Ellerimin altında, uysal küçük bir bebeğe dönüşüyorsun."

Büyücüler, kurt adamlar, ve vampilerin olduğu New Oearlans şehrinde herkes barış içindeyken vampirlere ve kurt adamlara katlanamayan tek bir kişi vardı. O da nesli tükenmesine rağmen tek sağ kalan cadı türünden, büyücülerin en güçlüsü Park Jimin'di.

"Beni bırakıp giderken bana dediğin o sözler geldi aklıma. "Bu bizim son muazzam dansımız." demiştin.Gece son kez dans ettiğimiz de sokakta, bunun son olduğunu anlamıştım. Ertesi gün sen yoktun. Bir daha asla olmadın ve ben yine seni bekledim. Hep bekledim. Ben hep senindim."