Desise; oyun, hile, entrika. Aslına durum oldukça anlaşılabilirdi. Onlar seçimlerini yaptı; onlar bir oyuna, bir kumara girmeyi seçtiler. Ancak unuttukları bir şey vardı. Üzerinde oyuna, kumara girdikleri kadın aslında kuralları koyan kişiydi. O başrol sadece kadın değildi, o senaristti de. Oyunu başından sonuna kadar ne olacağını bilen, kimlerin mutlu sona kavuşacağını ve ya kimlerin bu oyunda, kumarda kaybedeceğini bilen tek kişiydi.

"Ben, kalbinde yaşayabileceğim birini hayatımda isterdim," dedim ve yemyeşil gözlerinin içine baktım. "Peki sen, sen nasıl birini isterdin hayatında?" Yeşillerini denize çevirdi, iç çekti. Sabırla bekledim dudaklarından dökülecek olan cümleleri. Uzun uzun baktı denize. Sabrımı sınamak istercesine uzun baktı hem de ve sonunda yeniden bana dönebildi. "Hiç kimseyi," dedi kendinden emin bir şekilde, afalladım. "Neden?" Sordum, kadehinde kalan şarabını bir kerede içti. Boşalan kadehe odakladı bakışlarını. Uzun uzun düşündü. Gözünün ucuyla bana baktığında yüz ifadesi düzdü ama gözlerini yine saklayamamıştı. Gözlerinden anlaşılıyordu kederli olduğu. "Çünkü ben kimseyi kalbimde yaşatamam," dedi, bu cümlenin ağırlığı altında ezilirken acıyla yutkundu ve ekledi. "Benim kalbimde bana bile yaşam yokken, hiç kimseye olamaz."