gulistanhikayeleri
- Reads 59,406
- Votes 4,398
- Parts 42
Akın dalgınlıkla bahçe kapısından geçtiğinde evine yürüyecekken erik ağacına tünemiş bir karaltı fark etti. Akşamın is gibi çöreklendiği gökyüzü, kızılımsı hoş bir alacaya dönüştüğünden ağacın dallarında, sinsi sinsi gezenin kim olduğunu bir türlü net olarak göremedi.
Çelimsiz bedenin ebatına bile bakmadan içinden 'hırsız falan olmasın sakın' dedi. Daha erikler buğday tanesi kadar bile oluşmamışken kim ne diye, hangi deli erik ağacına musallat olurdu ki? Kesinlikle ya hırsız yada şanlı mesleğinin kazandırdığı uğursuz bir düşmandı.
Uzaktan pek seçemediği için meslek getirisi olan hayalet adımlarla, ağacın altına yürüdü. Yüksekçe ve kalın sesiyle "Lan! S-" diyesiye kalmadan kollarına hatta kucağına aniden bir şey düştü. 'Sen kimsin' bile diyememişti.
Polis Amiri Akın Avcı, gökten herkese üç elma düşecek olsa kendi payına düşenin bir kız olduğunu hiç bilmiyordu. Ta ki dakikalar öncesinde olaylı geçen gündüzünden dolayı 'daha da bir şey olamaz' dediği akşamına kadar...
Tam kucağına hatta ellerine düşen meyve falan değildi. Zannettiği gibi hırsız, uğursuz ve düşman da değildi. Bir kızdı! Üstelik ortak bahçeyi paylaştıkları hemen yan evde ikamet eden küçük komşu kızıydı!
Bahçe kapısından içeri giren babalar, gündüz gibi aydınlatılmış bahçede alt alta üst üste gördükleri evlatlarıyla şok geçirdiler!
Aile büyüklerinin ve hemen arkalarında bekleşen mahalledeki dedikodu sever komşu kadınlarının tanık olduğu çok absürt bir andı. Feyza'nın baldırlarının üstüne kadar açılmış elbise eteğiyle, toz toprak içerisinde sere serpe yatıyordu. Çıplak bacaklarının arasında bir adet Akın vardı. Ablasının eskilerini giyen Feyza'nın, düşme etkisiyle koparak fırlayıp giden düğmeler yüzünden iç çamaşırı bile görünüyordu. Ve Akın'ın başı tam olarak o çıplak bağırdaydı. Ma