Kendinikurtar0
- Reads 370
- Votes 139
- Parts 4
Abim, ben ve diğerleri bahçede oturmuş, Azra'yı nasıl bulabileceğimizi düşünüyorduk. Sonra kapı önündeki korumalardan biri yanımıza yaklaştı ve elindeki siyah, ortalama bir tepsi kadar olan kutuyu yere koydu. Kutu hediye paketi gibi paketlenmişti ve korkunç görünüyordu. Masayı falan umursamamış yorgunluk ve çaresizliğin ele geçirdiği bedenlerimizi yere döşeli parke taşlarının üstüne atmıştık. Koruma, abime bakarak "Efendim, bu kutu size gelmiş. Arabaları temizleyen adamlarımız arabanın üzerindeki kutuyu fark edince bize getirler. Biz de emriniz üzere açmadık. Üzerinde bir de bu zarf varmış." zarfı abime uzattı ve abimin el hareketiyle görev yerine döndü.
Abim siyah zarfı kutuya bakarak açtı ve içindeki yine siyah olan kağıdı meraklı bir şekilde okudu. Sonra bir anda abimin teninin beyazladığını, gözlerinin fal taşı gibi açılmış olduğunu fark ettim. Notu tutan elleri zangır zangır titremeye başlamıştı. "Abi n'oluyor? Ne yazıyor?" dememle kodlanmış bir robot gibi önce kağıda sonra kutuya ve son olarak da bana baktı. Notu hemen yanına atarak, kutuya yaklaşıp kendini bıraktı. Titreyen elleriyle kurdeleyi çözmeye çalışırken bir yandan da çözülmediği her an sesini biraz daha yükselterek küfürler savuruyordu.
Hızla ayağa kalktım ve ileri atılarak abimin yan tarafındaki kağıdı aldım. Herkes anın etkisiyle donmuş abime ve bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Elimdeki kağıdı yutkunarak, sesli şekilde okumaya başladım:
"Aslan mı diyorduk, yoksa kedi mi?
Bir leş olduktan sonra fark eder mi?"
Gözümden yaşlar süzülürken ne yapacağımı bilemeyerek abimin yanına oturdum ve "Abi sakin ol lütfen. Geçecek, hepsi bitecek." dedim. Bir anda bağırarak "Ne bitiyor Özge? Ne bitecek? Siktiğimin hayatında hiçbir şey bitmeyek! Bu piç dölleri yaşamaya devam ettiği sürece bitmeyecek!" delirmişti haklıydı da.