🫐✨
4 stories
GÖKÇEN by Loresimaa__
Loresimaa__
  • WpView
    Reads 61,253,614
  • WpVote
    Votes 3,104,210
  • WpPart
    Parts 60
"Masalda da gerçekte de kalbi olmayan bütün kızların adı Gökçen'dir..." . . . Kapak: @birkadehsevgi- 🦋🖤
TUĞRA [İNVERNESS 1] by yazarEbruMelek
yazarEbruMelek
  • WpView
    Reads 459,541
  • WpVote
    Votes 36,483
  • WpPart
    Parts 60
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki tehlikeli bir terör hücresini etkisiz hale getirmektir. Ancak operasyon sırasında Tuğra, gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Tim, Tuğra'sız dönmenin acısını ve şaşkınlığını yaşarken, Tuğra ise kendini beklenmedik bir zamanın içinde bulur. Tam 300 sene önceye, İskoçya'ya gitmiştir. Tuğra, hem kendi gerçekliğine dönmeye çalışırken hem de İskoçya'nın gizemli topraklarında hayatta kalmaya çalışır. Bu süreçte zamanın ve mekanın sınırlarını zorlayan aşk, dostluk, gizem, aile ve sadakat hikayesi de gelişir. Hayatının yeni savaşı başlar, bu sefer kılıçlarla... Kesit: --- Bir Ingiliz kadınının burada ne işi var?" Diye devam etti karşımdaki adam İngilizce konuşarak. "İngiliz değilim, Türküm" dedim ama adamların hepsi anlamaz gözlerle bakmaya başlamıştı. Zaten vücutları komple boyanmıştı ve korkutucu tipteydiler. "Türk mü?" Neler oluyordu?? Az önce çatışmanın ortasındayken ortalık kurak araziydi. Mağaranın arka kapısından çıkınca böyle büyük bir ormana nasıl gelmiştim ki? Hem ben haritacıydım ve bölgede böyle bir orman olmaması gerekiyordu. Birazdan tim arkadaşlarım da beni bulurdu nasılsa. "Bizimle geliyorsun" diye devam etti esmer, uzun saçlı dev gibi olan adam. "Burası neresi?" Dedim aynı adama bakarak. Sanırım bu grubun lideriydi. Kamuflajıma attığı tuhaf bakışları ise görmezden geldim. Ancak kısa süren sessizlikte, o boğuk sesini tekrar duydum. "Klanıma hoş geldin küçük kız..."
ÖLÜ TANRININ ŞARKISI  by ozcelikdilaraa
ozcelikdilaraa
  • WpView
    Reads 2,441,461
  • WpVote
    Votes 180,903
  • WpPart
    Parts 63
•Yetişkin okurlar içindir• Kandan kıyafetlerimizi kuşanıp da, İçtiğimizde suyundan kehanetin, Biliriz hepimiz aslında, Ona ait bedenlerimiz. Apollon, Apollon. Gel de gör bizi, Kutsal bakirelerini. Al da götür bizi, Kutsal gelinlerini. Çıplak bedeni suyun içinden çıkarken biraz önce sunağa döktüğüm kanım ona doğru aktı. Önce damla damla sonra da bir nehir gibi hızla. Bedeni giderek görünür kılınırken kanımdan güç alıyor, yeniden hayat buluyor gibiydi. Güçlü bedeni tamamen görünür kılındığında dudaklarını araladı. "Konuş," dedi ölümsüz sesiyle. Sesi az önce damarlarımda akan kan kadar akışkan ve sıcaktı. "Bana sunduğun şey nedir?" Bu hikaye Kehanet Tanrısı Rae'ye adanmıştır. Not: Hikaye 18 yaş ve üstü okuyucular için uygundur. Cinsellik ve çıplaklık içerdiğinden bu uyarıyı yapmak durumundayım. 1. Kitap 05.11.2022 tarihinde tamamlanmıştır. 2. Kitap güncel olarak yayınlanmaktadır.
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 9,154,737
  • WpVote
    Votes 721,736
  • WpPart
    Parts 72
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.