"Bana Sayın Savcım diceksin" "Oldu Efendim başka?" "Yok" "Suratsız savcı" "Zıkkımın Avukatı "

Bazen öldüm,bazen yaşadım. Bazen çalıştım,bazen yattım. Takı seni görene kadar "Gözler yalan söylemez" "Söyler hem de en büyük yalanlar"

Bir şans verirmisiniz lütfencigime

Denizler her daim saf ve temiz olarak anılırdı halk içinde oysa, denizlerin saflığına kanmamak lazımdır bazen.Belkide o berrak sular çoktan kanın kırmızısına bulanmıştı. Belkide denizin o suları derinlerde bulunan birçok cesedin görünmesini engelleyen bir perdeydi.. Belkide o denizin üzerinde bulunan ve karaya fazlası ile uzak olan o gemilerde elleri kana bulanmış binlerce korsan vardı... Irene Evans, neden akıl hastanesinde bir tutsak olarak yaşadığını bile bilmeden 17. yaşına girdiği gün hastanede çıkan yangın ile birlikte bir gece kaçırılmayı ve korsanlarla dolu bir gemide korsanlar tarafından esir alınmayı beklemiyordu. Oysa bu daha bir başlangıçtı. Daha beklemediği gerçekler, aşklar ve denizin gizemi onu bekliyordu...

Miselin krallığında halk arasında dedikodular çoğalmıştı. Herkes prenses Alessi'nın halktan biri ile sevgili olduğunu öğrenmişti. Bu prensesler için kural ihlaliydi. Prensesler sadece prenslerle evlenebilirdi. Babası olan kral Matthew kızı için oldukça endişeliydi.Bir karar vermeliydi.Kızıyla konuştuğunda gerçekten deli gibi aşık olduğunu öğrenen Matthew o an kararını vermişti. Yıllardır kraliyet hapsinde yaşayan ve kendi kızına oldukça benzeyen Valeria onun için bir umut ışığı oldu. Valleria dan kendi kızının kılığına girmesini ve bir prens ile evlenmesini isteyen kral oldukça çaresizdi. Kızı mutlu bir şekilde sevdiği adam ile ülkeyi terk edecek ve hayatını yaşayacaktı. Valeria ise özgürlüğüne kavuşup sarayda zengin bir hayat sürecekti. Lakin her şey böyle ilerlemedi. Kral Matthew'in sarayda öldürülmesi ile Valeria kendini beklemediği bir durumda buldu.Lakin sonrasında katilden notlar almak onun için daha da beklenmedikti.

Karayel sana mektup var. kağıt parçasını alıp yatağa uzandım. sayfayı açıp göz gezdirdikten sonra yere atmıştım. mektup yazan bir kadındı beklediğim bir kadından gelmemişti. Her zamanki gibi ismini gizleyen bir kadındı. Bu kadın kimdi benden ne istiyordu?

Özkan Hastanesi adındaki bir Ruh Sağlığı Ve Hastalıkları Hastanesi yıllarca hasta yakınları da dahil olmak üzere kimseyi içeri almamıştır. Bu duruma devlet yetkililerinin bile bir şey demiyor olması dikkat çekerken insanlar merak etmeye başlamıştır ve içeriye girmek için hastane yetkililerinden izin talep etmiştir. Ancak yetkili kişiler taleplerini red etmiştir. Henüz yeni mezun olan Araştırmacı Gazeteci Nevra Özdemir ise ısrarla içeriye girmeye çalışan kişilerden biridir. Bir gün yetkililer tarafından hastaneye giriş izni aldığında ilk işinin bu olacağını düşünür. Yetkililerin yanında bir kişiyle içeri girmesine izin vermesiyle hiç tanımadığı biriyle birlikte hastaneye gitme kararı alır: Tunç Karan. Tunç Karan adındaki genç adam ve Nevra Özdemir hastanede farklı ve tuhaf durumlar yaşamaya başlar. Heyecanla ve merakla kapısından içeri girdikleri hastaneden çıkmak için an kollayacaklarından habersizlerdir. Tunç ve Nevra'nın sırlarla dolu bu hastanedeki yaşadıkları tuhaf ve kafa karıştırıcı olayları birlikte yaşamaya var mısınız? Bu hastaneden neler olduğunu birlikte öğrenmeye var mısınız? İkinci kitabım olan ARAŞTIRMACI HASTANE sizlerle!

Yazdığım şiirleri paylaşacağım oy ve yorum yaparsanız sevinirim.🌸🪷

Bir insanın öldüğünü anlamak için illa  kefene mi sarılmalı ya da illa tabuta mı konulmalı ? Ben her öldüğümde yorganımı baş ucuma kadar örterim o benim kefenimdir ve yatağıma sinerim oda benim tabutumdur. Ve uyku o ise en acı ölümdür. Çünkü bir insan eğer uykusu olmamasına rağmen yatağına giriyorsa ölüme tekrardan göz yummak için giriyordur.