haykıracak nefesim kalmasa bile 🤍
3 stories
GENÇLİĞİMDEN SEVGİLERLE. by caylakmatmazel
caylakmatmazel
  • WpView
    Reads 7,238
  • WpVote
    Votes 200
  • WpPart
    Parts 2
Denize düştüğünde kedisine sarılanların;bir tatlı kaşığı gençlik, bir tatlı kaşığı hayal kırıklığı ve bir su bardağı dolusu gözyaşıyla yapılmış elmalı turtanın,yağmurlu bir doğum günü akşamı karşıdaki eve götürülen bir dilim doğum günü pastasının ve neredeyse bozulmak üzere olan bir gramofondan yükselen Bülent Ortaçgil sesinin, genç bir kadının odasında 'Bu su hiç durmaz.'diyerek ruha bürünmesinin hikayesi. Bu hikaye en çokta yalnızlığı seviyorum diyen ama hayat plağındaki şarkı bittiğinde gramofonun iğnesini kaldırması için başka bir ele ihtiyaç duyanların hikayesi. En sevdiği şarkı dört dakika on sekiz saniye sürenler, akşamüstü hep genç kalanlar, gece gelince gemisi batanlar,kitap sayfalarını kıvıranlardan nefret edenler,hayatı bir kutu hapa bağlı olanlar,hatalarıyla var olanlar,Galata'nın hemen dibindeki bir sahafta aradığı aşkı bulanlar veyahut bulduğunu anında kaybedenler üzerine üzerine bir inceleme. Ya da bir günlük sayfası.
Beş Notalı Kırık Mısra #BNKM by ilkyazlalesi
ilkyazlalesi
  • WpView
    Reads 178,755
  • WpVote
    Votes 18,064
  • WpPart
    Parts 90
"Her insan kendi yolunu kendisi seçer. Yollar daima temiz olmaz, dikenler de muhakkak olacaktır. Biz bu yoldan başarıyla çıkabildiysek sadece iki şey sayesinde oldu: Dostluğumuz ve müziğimiz. Sevgilerimle, Ozan Soygazi."
KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLAR by ceyzabel
ceyzabel
  • WpView
    Reads 868,292
  • WpVote
    Votes 63,505
  • WpPart
    Parts 54
"Ve unutma Zümrüt; tüm çiçekler yavaş yavaş, kırmızı güller çabuk solar." *** 1980 yılının Mayıs ayında, Dilektaşı Mahallesi'ndeki aylardır boş olan daireye genç bir adam taşındı. Tek başınaydı, bir karısı veya çocukları yoktu. Kimseyle konuşmazdı ve soğuk çehresi, tenindeki yanığa benzer farklı renkte izleri, şüpheli hareketleri nedeniyle kimsenin de onunla konuşmaya niyeti pek yoktu. Mahalleli, bu suskun ve gizemli adamın dönemin şartlarını da göz önünde bulundurarak bir Amerikan ajanı olduğuna karar vermişti ve adama kendi aralarında 'Dilsiz Ajan' diye sesleniyorlardı. Zümrüt Ayten Özsoy ise henüz yirmisine yeni basmıştı. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu. Hayat hakkında bilgisi bu aileyle ve bu mahalleyle sınırlıydı. Liseyi yarıda bırakmak zorunda kalmıştı, hayata en büyük kızgınlığı da buydu. Hayallerini baltalayan şey yoksulluk ve yoksulluğunun sebebi ise başlarındaki sorumsuz babalarıydı. Çoğunlukla bu kalabalık mahallenin cıvıltısında ömrünün çürüyeceğini ve ailesine rağmen yapayalnız öleceğini düşünürdü. Onun için hayat, ışıltılı bir oyun sahnesiydi ve bu sahne, akşam babası eve geldikten sonra perdelerini kapatarak karanlığa bürünürdü. Ve bir gün Dilsiz Ajan nihayet konuştu. Zümrüt Ayten Özsoy ise hayallerine çok yakın olduğunun henüz farkında değildi. (30.03.2021)