mishanlav
Konuşmazlarmış. Ne bağırır ne de mırıldanırlarmış. Cellatlar, sessizlikle yontulmuş adamlarmış. Onların varlığı, bir sözden çok bir eylemle tanımlanırmış. Adımları, infaz edeceği kişinin deli gibi çarpan yüreğinin aksine, ağır ve kayıtsızmış. Korkunç cüsselerinin arkasında hangi yüzü taşıdıkları bir sır perdesiymiş. Bir tek buzlu camlaşmış gözleri varmış yalnızca bu dünyaya ait. O gözler, kararlılığın ve hissizliğin yansımasıymış; ne merhamet ne de pişmanlık barındırırmış. Fikirleri, ağır iş görmüş damarlı ve nasırlı elleri, suskun dilleri, birilerinin ağzından çıkacak iki kelimeye aitmiş. Vur de vururlarmış, öldür de öldürürlermiş, göm de gömerlermiş. Bu eylemler, kişisel bir nefretten değil, mutlak bir otoritenin soğuk ve mekanik uygulamasıymış.
Fakat bu dünyada onlara ait bir şey daha varmış, gözleri dışında. Zira söylenene, işitilene zincir vurulur da görülene vurulmazmış. Tıpkı yüzlerini kapatan bir bez parçası gibi, isimlerini de bir yamayla kapatırlarmış. Ve yazarlarmış kanlı ellerle yenisini...