İki saygın aile. Ailelerden birinin en büyük oğlu öldürülüyor. Ve akıtılan kanın intikamını, diğer ailenin en küçük kızıyla evlendirerek almak istiyorlar. İlgisiz koca, ilgisiz eş. Zamanla nefretin aşka dönüştüğü hikaye.

Düşünsenize bir kitap var ve bu kitapta kadehler değişik. İyilerin kazanacağı kötülerin kaybedeceği yerde tam tersi oluyor ve kötüler kazanıp iyiler kaybediyo

Karanlık sırların gölgesinde doğan bir intikam... Yolları yıllar önce ayrılan iki kalp, yeniden karşılaştığında artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Kaçırılan bir kız, saklanan büyük sırlar ve intikamla sınanan bir aşk... Gerçekler ortaya çıktığında, kalpler mi kazanacak yoksa kin mi?

Kronik rahatsızlıkların zor olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Zor olan onunla yaşamak değil, onu kabullenmekti. Kronik rahatsızlık neydi? Dışlanılacak bir durum mu? Zorbalanmak için bir yol mu? Dışlanmak için bir bahane mi? Ötekileştirilmek için bir sebep mi? Yargılanmaktan kaçışınızın olmadığı bir durum mu? Sonu olmayan bir uçurum mu? Asla geçmeyecek bir yara mı? Bu yolun sonu normal olmaya gitmiyor mu? Bunlar kolay değil miydi? Bunlar bizi ne kadar farklı yapardı? Bizler normal değil miydik? Bizler farklı mıydık? Bizleri diğerlerinden farklı yapan şey neydi? Rahatsızlıklarımız mı? Bizim yaşam tarzımız onlar için tuhaf mıydı? Neden bizi farklı görüyorlar? Bizim normal insanlarda ne farkımız vardı? Tek farkımız kronik rahatsızlığımız iken neden dışlanıyorduk? Biz tuhaf mıydık? Biz neydik? Biz neden farklıydık? Peki bizim gibileri var mıydı? Bizim gibi kronik rahatsızlığa sahip diğer insanlar da zorbalanıyor muydu? Peki normal insanlar bunu bize neden yapıyordu? Neden dışlıyorlardı bizi? Neden bizi zorbalıyorlar? Neden bizi ötekileştiriyorlar? Bu kronik rahatsızlıkların ciddiyetini bilmiyorlar mı? Neden bizi anlamak istemiyorlar? Bizim sessiz çığlıklarımızı neden duymuyorlar? Peki duysalar neler olur? Neler değişir? Çölyak, şeker, astım bronşit, kalp yetmezliği gibi rahatsızlıkları ele aldığım ve fazla amatörce olan bu kitabımda; kronik rahatsızlıklara sahip olan bireylerin de aslında normal olduğunu, sadece yaşam tarzlarının farklı olduğunu göstermek istedim... Umarım ki kusur olarak gördüğünüz şeylere bu kitabı okuduktan sonra aynı gözle bakmazsınız...

Beren, gerçeklerin gölgesinde yaşamaya alışkındır. Gündüzün ve gecenin insanları arasında yer alan fakat bu durumdan nefret eden Beren tarafını seçmek zorunda. Ya intikamı için Beren olmaktan vazgeçecektir ya da her şeyi geride bırakarak Kanlı Zambak rolünden vazgeçecektir. Ya gecenin ışığı olacak ya da gündüzün gölgesi. Çünkü biliyor ki bunun ortası yok. İntikamı için girdiği yolda onu gerçeklerin bulmacası bekler. Hatayla bir ekibe katılır ve istemediği bağlar kurar. Fakat bilmez ki bu bağlara ihtiyacı olacaktır. Bu yolda çok acı çekecek, belki sevdiklerini kaybedecek belki gerçeklerin en acı yönlerini keşfedecek, zorlanacak, yorulacak ama pes etmeyecek...

"Kaçtığın için cezan ağır olacak güzelim." "Hayır, lütfen yapma ben daha çok küçüğüm..." "Acımayacak, söz veriyorum." "Lütfen yapma..." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Sol eliyle, işaret parmağını dudağıma bastırarak sus dedi... ______________________ On dört yaşında olan Dora en yakın arkadaşı ile akşam üstü kurstan eve dönmek için yola çıkar. Ama işler ters gider ve Dora ihanete uğrar. Yakın arkadaşı tarafından tanımadığı bir erkeğe satılıp çıkmaz sokakta saldırıya uğrar ve psikolojisi alt üst olur. Okulunu bırakır, kendini odasına kapatır. Hayatını hep odasında geçirir kendi evi bile ona yabancı gelir... Hiçbir erkekle temas edemez, öz babasına bile. Yurtdışında olan abisi olayı altı yıl sonra öğrenir ve hemen Türkiye'ye gelir. Artık Dora yetişkin genç bir kızdır. Abisi onu bir erkek psikoloğa götürür haptofobi korkusunu yenebilmesi için... ______________________ Yayın tarihi: 26.05.2024 Tüm telif hakları saklıdır. Hiçbir şekilde kopyalanamaz ya da paylaşılamaz aksi takdirde gerekli yasal işlemler başlatılacaktır.

"Hani herkes öldürürdü sevdiğini? Sen neden öldürmedin beni?" Bakışlarındaki çaresizliği görmüştüm. Gözlerini hiç kırpmadan bakıyordu bana. Ağzımdan sadece şu sözler çıkmıştı. "Sana olan aşkım ağır bastı." ...