Tavsiye ederim.
6 stories
BİR GECE KADAR 𝑲𝑨𝑹𝑨𝑵𝑳𝑰𝑲  by Liluraa_
Liluraa_
  • WpView
    Reads 5,461
  • WpVote
    Votes 1,632
  • WpPart
    Parts 7
🫀🌃 İnsanlığın nereye gittiğine dair hiç bir fikrim yoktu. Her şey kötüye gitmeye başlamış, hayat değişmeye başlamıştı. Yaşamaya hakkı olmayan insanlar, yaşama hakkımızı elimizden almaya çalışıyordu. Bu kavranılacak gibi değildi. Hâlbuki yaşamalıydı insan. Doya doya, kelimenin asıl manasında yaşamla hayata tutunmalıydı. Benim yaşama hakkımı elimden almışlardı. Ve bu hakkı elimden alan kişi sözde benim babamdı. Baba diye hitap etmemeye çalışıyordum ama içimdeki çocuk yan bunu yapmaya devam ediyordu, anlamıyordum. Yapmamalıydım ama. Bir şey de vardı, artık o çocuksu yanım bile artık bu adamdan nefret ediyordu. Zaten karanlığa bulanmış olan çocuk, zülmete dönmüştü. Ya da ben öyle sanıyordum. Ruhu ölmüştü o çocuğun. Birinin ölmesi için cismani ölmesi gerekmezdi. Ruh ölürken de insan ölürdü. Bunu benden iyi kimse bilemezdi. Ben kirli insan değildim. Ben kötü bir insan değildim. Ben masum bir çocuktum. Ben kötü olmaya zorlandığımda 14 yaşımda bir çocuktum.Düşünüldüğünde kötü bir insan olmak için hiç bir sebep yoktu ama bana sebep yaratmıştılar. Kötü birisi olmaya zorlandığımda sadece küçük bir çocuktum. Beni kendi kabuğum olan karanlığıma çekmiştiler. Ve bunu yalnızca 'babam' yapmamıştı. En yakınlarımdan ve hayata gelmeme sebep olan kişiyle beraber yapmıştılar. Küçük çocuğun katili olan ve sözde babam olacak adam karşımdaydı. Elleri kolları bağlı, yüzü kanlar içindeydi. Kokusundan yanına yaklaşmak bile mümkün değildi. Layık olduğu yerdeydi. Peki ya ben niye burdaydım? Biliyor muydum bunun sebebini? Tabii ki biliyordum. Saklım diye adlandırdığım adamın sağlığı için, yaşaması ve nerede olduğunu öğrenmek için. O yüzden yüzüne bile bakmak istemediğim adamın karşısındaydım.
İS KOKAN ZEYTİN AĞACI by sulisindunyasi
sulisindunyasi
  • WpView
    Reads 2,467,512
  • WpVote
    Votes 219,297
  • WpPart
    Parts 44
"Benim topraklarımda ölmek için özel bir nedene gerek yok." Mihra Elnurova, Türkiye'nin güneyinde yer alan, ufak bir Türkmen ülkesi olan Karahan'da yaşamaktadır. Sıcacık bir ailede büyüyen Mihra, hayatın sert ve acımasız yüzüyle henüz tanışmamıştır. Ta ki ülkesinde baş gösteren iç savaşa kadar. Ülkenin çeşitli bölgelerinden ayaklanma, silahlanma haberleri gelirken hiçbir sorun olmadığına inanarak yaşayan genç kız, bir sabah bulundukları kasabaya ülkesini ve kendi topraklarını korumak için Türkiye'den askerlerin gönderildiğini öğrenir. Bu askerlerin arasında hayatının aşkının da olacağından bihaberdir. Yağmurlu bir günde şarkı söyleyip kendi kendine eğlenirken çitlerin arkasından kendini izleyen Türk askeri Yusuf Agâh Demiral'ı görünce Mihra'nın kalbi o zamana dek hiç atmadığı kadar kuvvetli atmaya başlar.
ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 7,785,574
  • WpVote
    Votes 192,097
  • WpPart
    Parts 18
Dilsiz bir kızın kalbi tüm kötülükleri kendisine çekiyordu. Hiçbir kalp bu kadar değerli olmamıştır. Yeşil, Ötanazi Okulu'na sürgün edildiğinde o yıllarda henüz bir çocuktu. Öz babasının onu nasıl bir yere mahkûm ettiğini bile bilmiyordu. Ötanazi Okulu, Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlı olan Alaska'da açılmış karanlık bir okuldu. Bildiğiniz tüm o okulları unutun çünkü Ötanazi Okulunda öğretmenler ders vermiyordu. Her biri kendi dalında uzman bilimcilerdi ve oradaki amaçları bir okul dolusu öğrencinin üzerinde deneyler yapmaktı. Öğrenciler ise sıradan öğrenciler değildi çünkü her biri idam cezası almış mahkûmlardı. Okul onları satın alarak kendi deneylerinde kullanan karanlık bir girdaptan farklı değildi. Bir kez içine girince çıkmak mümkün değildi. Yeşil tüm o tehlikeli mahkûmların içinde göğsünde değerli bir kalple yaşamak zorundaydı. Herkes onun kalbini isterken kurtların içine atılmış bir kuzudan farklı değildi. Kalbini isteyenlerden biri de öz babasıydı. Babasının onun kalbi için okula tehlikeli bir suikastçı göndermesiyle, belki de tüm ezberler bozulmaya başlamıştı. Avcı'da her zaman bu kadar acımasız değildi. Özellikle ateşten kızıl saçları olan ve bir katile gülümseyen hasta bir kadını tanıyana kadar. Şimdi karar verme sırası ondaydı. Avını öldürmeli mi, yoksa korumalı mı? Sayfalar üzerinde konuştuğu bu dilsiz kadınla tam olarak ne yapmalıydı? "Kadın kandan korkuyordu, adam ise kan kokuyordu. Şimdi sen söyle; böyle bir durumda kadın özleyebilir mi ölüm kokan bir adamı?" dedim. "Kadın aptaldı adam ise kadına kör. Şimdi sen cevap ver; her şeye, herkese ve özellikle küçük bir kadına kör olan bir adam bekleyebilir mi kadın tarafından özlenmeyi?" diyerek bana cevap verdi.
YARALASAR(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 17,236,917
  • WpVote
    Votes 691,575
  • WpPart
    Parts 56
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster." Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı. "Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum. Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı. "Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı. İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum. Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı. "Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu. Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk. "Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz." Burada neler olduğunu anlamıyorum. Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim." Burada gözlük takan sadece bendim.
UYANIŞ... by bennayse
bennayse
  • WpView
    Reads 1,453
  • WpVote
    Votes 276
  • WpPart
    Parts 13
"Mescidi Aksa'nın kadim taşları arasında yankılanan bir mücadele... Victoria, sıradan bir Hristiyan olarak başladığı hayat yolculuğunda, adım adım hakikatin peşine düşer. İşgal altındaki Filistin topraklarında direnişin en saf haliyle tanışırken, hem özgürlüğün hem de aşkın gerçek anlamını keşfeder. İnanç, cesaret ve adalet uğruna verilen savaşta, Victoria'nın hikayesi yalnızca kendisini değil, tüm insanlığı derinden değiştirecek bir uyanışa dönüşür. 'Filistin için kaleme alınan bu hikaye, umudun asla teslim olmayacağını fısıldıyor. Cesarete, sevgiye ve hakikate doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız...?"
Karantina Serisi by beyzaalkoc
beyzaalkoc
  • WpView
    Reads 113,725,812
  • WpVote
    Votes 4,584,977
  • WpPart
    Parts 181
''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı ilk gün bir felaketin ortasında buldu. Okulu, salgın bir hastalık nedeniyle karantina altına alındı. Karantinanın akşamında ise kendini okulun karanlık koridorlarında bir kız öğrencinin cesedinin başında buldu. Üstelik yalnız değil, onlar da yanında... Mahşerin üç atlısı. Bu, sadece bedenleri değil ruhları da karantinaya alınan dört kişinin hikayesi. Bu onların özgürlüklerine ulaşmak için yaşadıkları esaretin hikayesi. Bu, birbirlerinin her şeyi haline gelen, birbirlerine gökyüzündeki son yıldız yanıp kül oluncaya kadar birlikte olacaklarına söz veren dört arkadaşın hikayesi. Bu mahşerin dört atlısının hikayesi. Şimdi, bizimle misiniz? "Bizim bedenlerimizi karantinaya almadılar. Ruhlarımızı karantinaya aldılar. Bizim ruhlarımız tanıştığımızdan beri karantina altında. Ne çıkabiliyoruz bu karantinadan, ne de birbirimizden ayrılabiliyoruz. Ruhlarımızı birlikte bir karantina altına aldılar, ve bizim bundan sonraki tek savaşımız bu karantinadan kurtulmak. Kurtulduğumuzda bile birlikte olacağız, ama özgür olacağız. Savaş bitti, ve biz sağ kaldık. Savaş bitti, ve biz hala ayaktayız."