Klasikler
14 stories
Aşk ve Gurur by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 247,048
  • WpVote
    Votes 12,380
  • WpPart
    Parts 61
Gurur ve Önyargı, taşralı bir beyefendinin kızı olan Elizabeth Bennett ile varlıklı ve soylu toprak sahibi Fitzwilliam Darcy arasındaki çatışmayı anlatır. Gerçi Jane Austen bu iki karakteri birbirlerinin tuzağına düşmüş kişiler gibi sunar, ama "ilk izlenim"i tersine çevirmekte gecikmez: Soyluluk ve servetten kaynaklanan "gurur" ile Elizabeth'in ailesinin soylu olmayışı karşısında beslediği "önyargı", Darcy'yi mesafeli davranmak zorunda bırakır. Elizabeth'in davranışında da hem özsaygının uyandırdığı "gurur", hem de Darcy'nin züppeliği karşısındaki "önyargı" etkili olur. Zeki ve coşkulu Elizabeth yalnızca Austen'ın en çok sevdiği kadın kahramanı değil, aynı zaman bütün İngiliz edebiyatının en çok ilgi uyandıran kadın roman kişiliklerinden biridir.
Emma by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 46,805
  • WpVote
    Votes 3,264
  • WpPart
    Parts 55
Jane Austen, 1815'te, 39 yaşındayken tamamladığı Emma'nın en sevdiği romanı olduğu söyler. Aşk ve Gurur ve Mansfield Parkı gibi romanların yazarının gözbebeğidir Emma. Bir taşra kasabasındaki üç genç kızın "gerçek aşk"ı arayışını anlatan roman, bir yandan insan yaradılışının zayıf yönlerini, bir yandan da 19. yüzyıl İngiliz toplumunun katı ve ikiyüzlü geleneklerini inceden inceye alaya alır. Büyük İngiliz şairi Lord Tennyson, Jane Austen'ı, "Shakespeare'den sonra en büyük İngiliz yazarı" diye nitelemişti. Jane Austen külliyatı, Sir Winston Churchill'in başucundan eksik olmazdı. Yapıtları çoktan Dünya Klasikleri arasındaki yerini almış olan Austen günümüzde "İngiliz edebiyatının Mozart'ı" olarak tanınıyor.
Yeraltından Notlar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 65,732
  • WpVote
    Votes 2,518
  • WpPart
    Parts 21
Yeraltından notlar gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını konu alır. Bu roman Dostoyevski'nin daha sonra yazacağı büyük romanların ipuçlarını taşımaktadır.
Vadideki Zambak by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 39,247
  • WpVote
    Votes 1,271
  • WpPart
    Parts 33
Vadideki Zambak, ilk yayımlanışında (1836) beklenen ilgiyi görmemiş, Balzac'ın en az satan kitaplarından biri olmuştu. Oysa yazar, üzerinde en çok çalıştığı, en kusursuz, en büyük romanlarından birini yarattığı kanısındaydı. Zaman Balzac'ı haklı çıkardı: Vadideki Zambak, yazarın en sevilen, en çok okunan romanlarından biri oldu. Bu roman, on dokuzuncu yüzyıl Fransız yazınının iki büyük yöneliminin: Romantizm ile gerçekçilik akımının kavşak noktasında ortaya çıkar ve dünyanın en ünlü aşk romanlarından biri olarak gerçek yerini alır. Balzac, 'aşk' a derin bir gerçeklik kazandırırken, çağının toplumsal olgularını ve koşullarını yansıtmaya da büyük özen gösterir.
Uğultulu Tepeler by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 57,964
  • WpVote
    Votes 3,223
  • WpPart
    Parts 34
İngiltere'de XIX. yüzyılın ikinci yarısı, "Victoria Dönemi" olarak adlandırılan bu dönem, orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce bir erkek kimliğiyle şiirler, sonra kendi adlarıyla klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmıştır. Emily Brontë 1848'de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel romanlarından birini, Uğultulu Tepeler'i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı, kimine göre her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser, ya da insanın içine işleyen bir anlatımla dile getirilmiş uzun bir şiirdir. Ölümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler'deki kişilerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Brontë'nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşıdığı da bir gerçektir. Sevgi, kin, nefret, öç alma tutkusu gibi güçlü duygularla örülü bu gençlik öyküsü, patladı patlayacak bir cinsellikle doludur. Daha otuz yaşındayken veremden ölen, son derece duyarlı, hiç evlenmemiş bu genç kadın yazar, tüm canlılığıyla bu romanda vardır. Okuyanın yaşına, deneyimlerine ve duyarlılığına göre değişkenlik gösteren, farklı zamanlarda okunduğunda değişik tatlar veren, tekrar tekrar okuma isteği uyandıran bir başyapıt.
Küçük Prens by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 191,913
  • WpVote
    Votes 14,021
  • WpPart
    Parts 28
"Hoşça git." dedi tilki. "Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez." Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: "Gerçeğin mayası gözle görülmez."
Suç ve Ceza by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 182,132
  • WpVote
    Votes 4,270
  • WpPart
    Parts 41
Yoksulluktan öğrenimine devam edemeyen üniversite öğrencisi Raskolnikov, toplumun yararı için kuralların ve kanunların yok sayılabileceği düşüncesiyle, toplum içinde bir parazit, bir "bit" olarak saydığı tefeci kadını öldürür. Toplumu bir parazitten kurtarmak adına böyle bir olaya cesaret ettiğine kendisini inandırmaya çalışsa da vicdanının rahatsız edici sesinden bir türlü kurtulamaz. Bu cinayet ve kahramanın yaşadığı vicdan azabı çevresinde "suç" ve "ceza" kavramlarının derinlemesine tartışıldığı bu romanda; Raskolnikov'un ikilemleri ve iç çatışmalarından yola çıkarak insanoğlunun toplumsal, ahlaki ve dini değerleri de sorgulanır. Aynı sorgulamayı kendi içerisinde de farkında olmadan yapmaya başlayan okur, Raskolnikov üzerinden yaşamını, düşüncelerini ve sahip olduğu değerleri irdelemeye başlar. Suç ve Ceza Dostoyevski'nin Sibirya'daki cezaevinden döndükten sonra yazdığı, olgunluk döneminin ilk büyük romanıdır. "Suç ve Ceza'yı okuduktan sonra ilk kez yeteneğim hakkında bir kuşku duydum. Ciddi olarak bu işten vazgeçme ihtimali ölçüp tarttım." -Albert Camus- Yazar: Dostoyevski Çevirmen: Mazlum BEYHAN Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları İlk baskı yılı: 2011
Notre Dame'ın Kamburu by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 19,821
  • WpVote
    Votes 776
  • WpPart
    Parts 53
"Quasimodo", Paskalya'dan sonraki ilk pazara verilen addır aslında. XX. yüzyıl Parisi'nde Notre-Dame Kilisesi'nin ön avlusundaki kerevete, kimsesiz bebekler bırakılırdı. Başrahip Frollo, böyle bir günde bulduğu sakat bebeği himayesine aldı ve ona Quasimodo adını verdi. Onu büyüttü ve zangoçluk işini verdi; ancak çanın sesi altın kalpli Quasimodo'nun giderek sağır olmasına yol açacaktı. Quasimodo, koruyucusu kabul ettiği Frollo'ya büyük bir sevgi ve bağlılık duyarak büyür. Oysa başrahip karanlık içdünyasına hapsolmuş, dizginleyemediği nefretinin pençesinde kıvranan biridir. Hayatı, çanlar ve Notre-Dame Kilisesi'nden ibaret olan Quasimodo, güzeller güzeli çingene kızı Esmeralda'ya, ilk görüşte büyük bir aşkla vurulur. Ne var ki başrahibin gözü de Esmeralda'dadır. Esmeralda'nın dünyasındaysa Yüzbaşı Phœbus'ten başka hiç kimseye yer yoktur. Artık sevgi ile nefretin, iyilik ile kötülüğün kıyasıya mücadelesidir yaşanan. Victor Hugo, olayları ince ince ördüğü Notre-Dame'ın Kamburu adlı ünlü eserinde, insan hayatında kaderin yerini de sorgulamış, kaleme alındığından bu yana birçok sanat eserine, özellikle de filmlere esin kaynağı olan muhteşem bir roman çıkarmıştır ortaya. Notre-Dame'ın Kamburu aynı zamanda Paris kentinin romanıdır. Hugo, şehrin o dönemini adım adım, duvar duvar, tarih tarih, o olağanüstü zengin diliyle anlatmış, Paris'in, diğer karakterlerden rol çalmasına yol açmıştır. Yayınevi: Can Yayınları Yılı: 2012 Çeviren: İsmet Birkan
Beyaz Zambaklar Ülkesinde by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 15,310
  • WpVote
    Votes 600
  • WpPart
    Parts 9
Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eserinde Petrov, 20'nci yüzyılın başında Finlandiya'nın Rusya'ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini tüm yönleriyle ele alıyor. Kitap; bataklık bir bölgenin, üzerinde beyaz zambakların açtığı güzel bir alana dönüştürülmesini hem gerçek hem de sembolik yönüyle anlatıyor. Bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinden olan Finlandiya'nın sahip olduğu refah ve kültür düzeyi, halkının çalışkanlığı ve azmine dayanıyor. Fin halkının kurtuluşunu ve yükselişini sağlayan ortak bilincin oluşturulmasında ise Snellman büyük rol oynuyor. Romanda Finlandiya'nın gelişimi, 1806 ila 1881 yılları arasında yaşayan Finlandiyalı filozof ve devlet adamı Johan Vilhelm Snellman'ın ağzından anlatılıyor. Ülkenin önce eğitim sisteminden başlayarak her alanında iyileşme sağlamak için çalışan Snellman, tüm ülkenin seferber olmasında öncülük ediyor. Aydınlardan devlet adamlarına, din adamlarından ordu mensuplarına, çiftçilerden halkın çeşitli tabakalarına kadar herkesin yer aldığı bir kalkınma hamlesi başlatıyor. O dönemki faaliyetlerinden dolayı "Halk Öğretmeni" unvanı alan Snellman, bugün dahi dünyanın en iyi eğitim sistemi olarak değerlendirilen Finlandiya Modeli'nin kurucusu konumunda yer alıyor. Hayat Yayınları Türkçesi: Prof. Dr. Ali Haydar Bey
Sherlock Holmes - 3. Cilt by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 6,593
  • WpVote
    Votes 221
  • WpPart
    Parts 20
Sherlock Holmes, Sir Arthur Conan Doyle tarafından oluşturulan Britanyalı hayalî dedektif kahraman, polisiye edebiyatının önemli ilk kişiliklerinden biri. Gazetelerde basılmış ve polisiyenin halk arasında yaygınlaşmasına yardımcı olmuştur. Sherlock Holmes'ün tüm hikayelerini WattpadClassicsTR ekibi olarak seri hâlinde topladık. Bu çalışma, serinin üçüncü cildidir. Aşağıdaki hikayeleri içermektedir: 1. SON GÖREV a. Wisteria Köşkü b. Karton Kutu c. Kızıl Çember d. Bruce Partington Planları e. Dedektif Ölüm Döşeğinde f. Leydi Frances Carfex'in Kayboluşu g. Şeytan Ayağı h. Perde Kapanıyor 2. SHERLOCK HOLMES'ÜN DAVA DEFTERİ a. Şanslı Müşteri b. Beyaz Asker c. Mazarin Taşı d. Üç Çatılı Ev e. Sussex Vampiri f. Üç Garrideb g. Thor Köprüsü h. Sürünen Adam i. Aslan Yelesi j. Peçeli Kiracı k. Shoscombe Prensi l. Emekli Boyacı Yayınevlerine ve çevirmenlerine göre aşağıdaki eserleri içermektedir: 1. Bir Kimlik Vakası (Avrupa Yakası Yayınları - Orhan Düz) 2. Mavi Yakut (Avrupa Yakası Yayınları - Necmi Akyazan) 3. Üç Çatılı Ev (Avrupa Yakası Yayınları - Uğur Gülsün)