KANLI SIRRIN PENÇESİ
krpapatyassi
-Bölümler kitap arka planda tamamlandıktan sonra yayımlanacaktır!-
Ufacık minicik adımlarla başlayan her savaş bir gün kanla sonlanır mıydı? Sonu bilinmeyen uçsuz bucaksız bir yolculuk vardı. Finali belli değildi ve biz o yolda etrafımıza dahi bakmadan ilerliyorduk. Canımızın yanacağını da biliyorduk. Bir gün bu yolda öleceğimizi de ama asla pes etmeyi düşünmüyorduk bile.
Biz bir ekipten ziyade daha çok aileydik. Sarmaşık misali birbirimize dolanmıştık. Ekibin ismi de bu yüzden Sarmaşık'tı. Ben Umay Ada Işık o yolda yürüyenlerin başında geliyordum. Attığım her bir adım ardımdakileri etkilerken ben her bir hareketimi sorgulayıp öyle ilerliyordum. Korkum tavandı. Ölümden korkuyordum ama kendim için değil ailem için korkuyordum.
Ölümün pençesinde, kanlar içindeyken bile bir umut dolar mıydı insanın içine?
...
"Nerede görülmüş bir piyonun krala baş kaldırdığı? Unutma Ada sen satranç tahtasındaki o çokça sayıya sahip herkes gibi bir piyonsun bense o korunan Şah'ım." Sana da senin Şah'lığına da...
"Şah yerinde duran göstermelik bir parçadır yalnızca Ulaş. Piyon ise oyunu başlatan ve herkesin ölümüne sebep olan o taştır. Yeri geldiğinde Şah'ın bile." Silah hala elimdeyken yüzümdeki o korkunç ifade kendimden korkmama sebep olmuştu.
"Oyunu başlatan sensin, sizsiniz ancak unutma piyonlar en erken ölen taşlardır. Ömrün azalıyor Ada Işık." Ada kadar kafana taş düşsün emi gerizekalı.
"Oyunu başlatan, ölüme sebep olan ve yeri gelince kendini koruyan..." Elimdeki silahı geri yere indirdim. "Bu korku sana," başımı yana çevirdim. "Size yeter."
Oyun başlamıştır ve her oyun gibi bir kazananı bir de kaybedeni olacaktır. İki tarafta yenilgiyi kabul edemezken sizce kim kazanacaktır?