levanter18_
Zaman, insanın avuçlarından yavaşça süzülen bir su gibidir; ne kadar sıkı tutmak istersen o kadar hızlı kayar. İnsan bazen bir sabah uyanır ve her şeyin aynı kaldığını sanır: aynı masa, aynı pencere, aynı gökyüzü. Oysa hiçbir şey aynı değildir. Gökyüzü bile, dünün sessizliğini taşırken bugünün acılarını gizler.
Kimi insanlar, hayatın içinden geçerken iz bırakmaz; kimileri ise yalnızca bir bakışla, bir kelimeyle bir ömrün yönünü değiştirir. Fakat en çok da sessizlik büyür içimizde. Çünkü kelimeler, bazı acılara yetişemez. İnsan, söyleyemediklerinin ağırlığıyla yaşlanır.
Ve gün gelir, geçmişle bugün arasındaki çizgi incelir. Aynaya bakarsın, orada bir yüz değil, zamanın bıraktığı gölgeleri görürsün. Her şey geçmiştir ama hiçbir şey bitmemiştir.Zaman, insanın yüreğinde yankılanan bir boşluk gibidir; ne kadar susturmaya çalışsan, o kadar derinden konuşur. Gün gelir, bir sessizlik büyür içinde ne bir ses kalır, ne de sığınılacak bir yüz. Sadece kendi adımlarının yankısı ve geçmişin gölgesi...
Ahsa'nın zaman yolculuğunda geçmişin gölgesi peşini bırakmayacak ve gün gelecek geçmişiyle bugünün arasındaki o çizgi incelerek kaybolacaktır.