O
3 stories
KARANLIĞIN ŞEHRİ by sulisindunyasi
sulisindunyasi
  • WpView
    Reads 25,351,776
  • WpVote
    Votes 1,489,059
  • WpPart
    Parts 80
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bir anda hiç bilmediği bir yerde bulursa... Ve bu bilmediği yerden, evine dönecek hiçbir yolu olmasa... Kendisini yabancı hissettiği bu şehirde, tüm bunlar yetmezmiş gibi, aklını karıştıran ve tüm yolları kendisine çıkaran gizemli bir genç adamla karşılaşırsa... Neler olur?
KARAMELA (Ateş'in Evi) by pelinLOVE
pelinLOVE
  • WpView
    Reads 54,329
  • WpVote
    Votes 2,417
  • WpPart
    Parts 61
Siyah Güz Semti denilen ruhsuz insanlarla dolu bir yerleşim yerine annesi ile taşınmak durumunda kalan yetenekli dansçı Destina durumdan hiç memnun değildir. Üstelik devasa evleri eski, bakımsızdır ve tuhaf birkaç komşunun bulunduğu, orman yakınlarında ıssız bir kesimdedir. Sağlarında kalan evin penceresinde kimi zaman kendisini izlerken yakaladığı insan silueti ise gün geçtikçe Destina'nın daha çok dikkatini çeker. Ve bu yabancı adamla tanışması gecikmez. Rahatsız edici olaylar başına gelirken ve huzursuz geceleri gitgide zorlaşırken Destina, en az kendisi kadar soğuk olmasına rağmen vücut sıcaklığını artırmayı başaran bu çekici komşuya güvenip güvenmemekte kararsızdır. Çünkü ortada, başına kötü şeyler gelen genç kadın haberleri dolaşmaktadır. Kaldıkları evin içinde sesler duyuluyor, ormanda gölgeler beliriyordur... Ve o evde olmalarına feci takmış, kimliği bilinmeyen biri onları tehdit ediyordur.
 BERZAH (DÜŞ SERİSİ 1) by pervane0130
pervane0130
  • WpView
    Reads 1,601,974
  • WpVote
    Votes 57,920
  • WpPart
    Parts 75
Erkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakılmış ve günden güne solmaya yüz tutmuştu narin yaprakları. Gece, üzerini örten bir kefendi. Gün ışığı ise acımasız bir zebani... Acılarının günün birinde ona baharı getireceğini bilmeden hoyratça harcıyordu gözyaşlarını. Her gün ve her gece... Aldığı her soluk nefret kokuyordu. Öfke ve hayal kırıklığı kol geziyordu damarlarında. Bu topraklarda daha niceleri solup gitmişti onun gibi biliyordu. Birileri nefes almaya devam edebilsin diye kaç masum göz göre göre nefessiz bırakılmıştı. İlk değildi. Son da olmayacaktı. Bu toprakların yazgısı böyleydi. Umudu ve inancı günden güne törpüleniyordu. O ele avuca sığmaz haşarı kalbinin, her gün biraz daha karanlığa gömüldüğünü hissediyordu. Öylesine umutsuzdu ki; içine hapsolduğu karanlığı kabullenmeye ve kendini kaderin ellerine bırakmaya hazırdı. İçi, fırtınalı bir sonbahar gibiydi. Solgun, hırçın, dağınık ve soğuk... Mucizelere inanmazdı. Ancak doğmasını istemediği bir günün sabahında mucizesi onu buldu. O gün zifiri karanlığına minicik bir ışık huzmesi ilişti. Öylesine muhtaçtı ki; öyle yalnız ve yaralı... Hiç düşünmeden gördüğü o ufacık, cılız ışığın gölgesine sığındı. O ışığın uğrunda sürüklendi, parçalara bölündü, tükendi. Ama yine de pes, etmedi. Yaradan'ın ona armağan ettiği umuda sıkıca tutundu. Yorgun ruhu umut vadeden o küçücük ışığın ruhuna koca bir ilmek attı ve onu kalbinin en derinine ilikledi. O andan sonra umut dolu yanı karamsar yanına el salladı. Ve güneş, tüm sıcaklığı ile soğuk yalnızlığının üzerine doğup, karanlığını ışığa boğdu. *