Okunacaklar
29 stories
Aykırı Çiçek by dusklavande
dusklavande
  • WpView
    Reads 2,596,633
  • WpVote
    Votes 138,741
  • WpPart
    Parts 75
*Klasikten uzak aşk/gerçek aile kurgusu. *Yetişkin içerik barındırır. *İlk birkaç bölüm texting --- Ben İzgi. Feris İzgi... Aylarca uzaktan izleyip, hayaliyle yanıp tutuştuğum aşkıma tam kavuşmuşken; aslında kavuşmam gereken bir de ailem olduğunu biraz geç fark etmiştim. Hem de yaklaşık 20 yıl kadar geç... ••• XXII. Acar, nedensiz bir dürtüyle kadının yüzüne bakamadı bir an. Biraz sonra ise yanağının üzerinde uzanan kadının yüzüne nihayet bakmaya cesaret edebildi. Yavaşça eğdiği başını İzgi'nin yüzüne yaklaştırıp alnına dudaklarını bastırdı, dudaklarını hemen geriye çekmedi. Aksine burnunu da saç diplerine yasladı. Saçlarından yayılan kokunun bir ay öncekiyle aynı olmadığını duyumsadı. Fakat umurunda değildi, kokuyu eşsiz kılan Feris'in ta kendisiydi. Kokunun kaynağının o olması Acar için fazlasıyla yeterliydi. "Yeşil gözlü cadı," diye mırıldandı dudaklarını alnından çekmeden. Sesi o kadar kısıktı ki kendisine bile ulaşamamıştı. "Hangi büyüyü üzerimde denedin bilmiyorum ama bu kadar işe yaramış olmasını sen bile hayal edemezdin." ••• XXVII. Savaş, çaresiz bir merakla yüzünü kızının omuzuna doğru yaslayıp kokusunu hissetmeye çalıştı. Bebek kokusunu hatırlamak istese de artık hatırlayamıyordu, burnunda kalan tek koku isli yanık kokusuydu. Savaş, başını kızının omuzuna koyduğunda burnuna dolan kokunun çiçek bahçesinde gibi hissettirmesine buruk bir tebessümle tepki verdi. Bu kokuyu ilk kez alıyordu, bundan sonra hep alabiliyor olmak için ne yapılması gerekiyorsa yapacaktı. Çekindiği, göze alamayacağı hiçbir şey yoktu. "Bitti babam ait olduğun yerdesin artık, uyandıktan sonra bambaşka olacak her şey. Söz veriyorum, her şeyim üzerine yemin ediyorum sana. Ne kalbine ne tenine bir daha zarar gelmeyecek, baban burada, yanında." --- '120122
SAKALLI  by feristahwatpad
feristahwatpad
  • WpView
    Reads 1,477,324
  • WpVote
    Votes 66,914
  • WpPart
    Parts 38
Elindeki yüzüğe baktı genç kız. Mahallede her zaman dalga geçtiği, adını insandan bozma koyduğu, yıllarca aşağıladığı adam ile nişanlıydı artık. Bol ve uzun pantolonu, dede kazağı ve uzun sakalları ile ilgiyi nasıl üzerine çektiğini anlamıyordu. Mahalledeki kızların dalga geçtiği içten içe hayranlık duyduğu biri olduğunu biliyordu. Feriştah ise mahallede bakanın bir daha baktığı, idealleri olan fakat bir üniversite bile tutturamayan, burnundan kıl aldırmayan bir kızdı. İkisi bir o kadar zıt, bir o kadar aynı idi. Bir o kadar yarım, bir o kadar tamdı. !!! Kesinlikle zengin acımasız güçlü erkek karakter ve masum, saf kız hikayesi değildir.!!! 2.KİTAP :KAHKÜLLÜ
Kurt ve Kuzu by kalemciyazar
kalemciyazar
  • WpView
    Reads 4,795,281
  • WpVote
    Votes 277,492
  • WpPart
    Parts 73
Devrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama Devrim Karaoğlu bu kuzuyu avlamak yerine koruyordu. "Benim için titreyen her nefesine yemin olsun ki, seninim.." ~ 28.07.19
AİDİYET (SATIŞTA!) by nurtunali
nurtunali
  • WpView
    Reads 1,414,520
  • WpVote
    Votes 25,072
  • WpPart
    Parts 32
"Seni seviyorum Pars, karanlığınla beraber seviyorum ama aydınlığını da istediğim için kızamazsın bana." Boynuna bıraktığım sıcak nefesle hafifçe irkildi ve geri çekildi. "Nasıl yapacağımı bilmiyorum." dedi boğuk bir fısıltıyla. "Ben, ışığın nasıl saçıldığını bilmem. Öğrenmedim öylesini." İtiraf niteliğindeki sözler yüzümde buruk bir tebessüme neden oldu. Böyle zamanlarda onunla değil de on iki yaşındaki haliyle konuşuyor gibi hissediyordum. Sevilmeyen bir çocuğun öfke giysisini soyunduğunda altında yatan savunmasız yanıydı bu, kısa ve nadirdi ama bunu bana gösterebiliyor olması kalbimi kaynatıyordu. "Öğreteceğim." dedim fısıltılı sesimle başımı omuzuna yasladığımda. Gözlerim önümüzde akıp giden yolda tutunduğunda devam ettim. "Her şeyi öğreteceğim, söz veriyorum." "Sana, hayat önüne engeller koysa da nasıl gülebileceğini göstereceğim. Karanlığı kuşanmadan da nasıl güçlü olunduğunu, acımasızlık kalkanını kuşanmaya gerek olmadan nasıl hayatta kalacağını öğreteceğim sevgilim." Ellerimi parmaklarının arasından geçirdim ve devam ettim. "Kazanmak için bazen kaybetmenin de gerekli olduğunu ve her düşüşünde yanında olacağımı göstereceğim. Korkmayacaksın söz veriyorum. Seni her seferinde kaldıracağım Pars, hepsini zaman içinde öğreneceksin." Elimi saran eli usulca parmaklarımın arasından sıkılaştı ve avuçlarımızı birbirine mıhladı. "Sen bana yapmayı hiç istemeyeceğim şeyler yaptıracaksın Nasya, İlk kez korkuyorum. Senden ve içimde uyandırdığın duygulardan korkuyorum."
GECEYİ KURTARMAK by handanekur
handanekur
  • WpView
    Reads 1,438,023
  • WpVote
    Votes 65,278
  • WpPart
    Parts 47
İlerleyen bölümlerde YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER olacaktır. *** Kurtuluş. Kurtuluş'tu bu. Bu gözleri, benimkilerin aynısı olan bu gözleri nerede görsem tanırdım. Ama öyle değişmişti ki, yüzündeki o haylaz pırıltılardan eser yoktu. Sanki dünyanın dönmesi onun umurunda değilmiş gibi bize bakmadan kalın parmaklarının arasına kıstırdığı sigarasını içiyordu. Gözleri yere bakıyordu lakin asıl gördüğü bambaşkaydı. Kavruk teninde değerli bir çift taş gibi parlıyordu ela gözleri. Erkeksi yüzünde tanıdık tek bir mimik yoktu. Beni delirten, benimle sürekli uğraşan ve suskun dilimden kelimeler çalmaya çalışan o çocuğun yerini alan bu adama hayretle baktım. O sırada ela gözleri benimkilerle buluştu, bedenimi hatta damarlarımı hedef alarak kıvrandıran bir sızı oluştu. Kanımın akışı tersi yönüne düşerken o hayran olduğum gözleri hedefinden ayrılmayan bir avcı misali saçlarıma dokunduğunda zorlukla yutkundum. Koyu renk kaşlarını çattığında sarıya çalan ela gözleri kıstı. Kirpiklerle çevrili gözlerindeki sert ifade tüm yüzüne itinayla yayılmıştı. Küçükken de güler yüzlü, sevecen bir çocuk değildi ama o zamanlarda bile böyle hiçliğe bakar bakmıyordu. Hala o çocuğa benzeyen tek bir şey vardı yüzünde; benimkilerin ikizi olan sarıya çalan ela gözleri. Limonlu şekerlere benzeyen gözleri hala aynıydı, derinlerdeki ifade değişmiş olsa da. Kurtuluş'tu bu adam. *** Rana & Kurtuluş *** 14.05.21 *** Kapak tasarımı tamamen bana aittir.*
KASIRGA by EzgiKrtkn
EzgiKrtkn
  • WpView
    Reads 220,235
  • WpVote
    Votes 10,685
  • WpPart
    Parts 59
YETİŞKİN OKURLAR İÇİN UYGUNDUR! İlk yayınlanma tarihi: 05.07.2017 Tekrar yayınlanma tarihi: 12.12.2022 "Şunu unutma. Ben şehri yıkıp geçen kasırgayım ama sen, yerinden bile kıpırdatamadığım bir kuş tüyüsün. Bir kuş tüyü kadar hafifsin, üflesem uçarsın ama sana bir şey yapamam. Her şeyi yerle bir edebilirim ama sana dokunmam." Kitapta geçen kişi, kurum ve kuruluşların tümü hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kuruluşlarla alakası yoktur.
MIH by _Mehsa_
_Mehsa_
  • WpView
    Reads 9,092,033
  • WpVote
    Votes 379,220
  • WpPart
    Parts 68
İntikamın kıyafetini hiç merak ettiniz mi? Peki ya bedenini? İntikam,nefretle kararmış lacivert gözlerdi. İntikam,bir kafesin ardına gizlenmiş saldırmayı bekleyen bir bedendi. İntikam, ruhunu kasıp kavuran ateşten, uçsuz bucaksız bir buz kütlesiydi. İntikam, karanlığa ait dünyada Siraç Vuslat demekti. Yer altı dünyasının Azrail'i olarak adlandırılmış bir genç adam . Bir kulübe,bir masumun intikamı. Bir kurul, suçsuz insanların günahkar kuklacıları. Ve karanlığın intikamına boyanmış kör kuyularına düşen, küçük narin bir ışık; Elif! O bir anahtar. Kalbine hiç nefret uğramamış bir umut. İntikamın ilk aydınlığı; Günışığı! Onun bir görevi var. Seveceği adamın tek hedefi olan intikam onu yok etmeden, kalbini açtığı bu adamın cehennemden uzaklaşmasını sağlamak. Cehennem, bir ışık için kör karanlığı affedecek miydi? Yoksa bir türlü Azrail'i azad etmeyen intikam, onu anahtarsız kapılar ardında saklamaya devam mı edecekti? Oysa Allah'ın ol demesiyle bütün kapılar açılırdı! İntikamın ölümü, Günışığının baharını getirecekti...
KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLAR by ceyzabel
ceyzabel
  • WpView
    Reads 870,263
  • WpVote
    Votes 63,544
  • WpPart
    Parts 54
"Ve unutma Zümrüt; tüm çiçekler yavaş yavaş, kırmızı güller çabuk solar." *** 1980 yılının Mayıs ayında, Dilektaşı Mahallesi'ndeki aylardır boş olan daireye genç bir adam taşındı. Tek başınaydı, bir karısı veya çocukları yoktu. Kimseyle konuşmazdı ve soğuk çehresi, tenindeki yanığa benzer farklı renkte izleri, şüpheli hareketleri nedeniyle kimsenin de onunla konuşmaya niyeti pek yoktu. Mahalleli, bu suskun ve gizemli adamın dönemin şartlarını da göz önünde bulundurarak bir Amerikan ajanı olduğuna karar vermişti ve adama kendi aralarında 'Dilsiz Ajan' diye sesleniyorlardı. Zümrüt Ayten Özsoy ise henüz yirmisine yeni basmıştı. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu. Hayat hakkında bilgisi bu aileyle ve bu mahalleyle sınırlıydı. Liseyi yarıda bırakmak zorunda kalmıştı, hayata en büyük kızgınlığı da buydu. Hayallerini baltalayan şey yoksulluk ve yoksulluğunun sebebi ise başlarındaki sorumsuz babalarıydı. Çoğunlukla bu kalabalık mahallenin cıvıltısında ömrünün çürüyeceğini ve ailesine rağmen yapayalnız öleceğini düşünürdü. Onun için hayat, ışıltılı bir oyun sahnesiydi ve bu sahne, akşam babası eve geldikten sonra perdelerini kapatarak karanlığa bürünürdü. Ve bir gün Dilsiz Ajan nihayet konuştu. Zümrüt Ayten Özsoy ise hayallerine çok yakın olduğunun henüz farkında değildi. (30.03.2021)
KARA PİYON  by esrapolat_
esrapolat_
  • WpView
    Reads 130,562
  • WpVote
    Votes 5,233
  • WpPart
    Parts 66
Geçmişten yaralı bir kız birdenbire hayatında beliren yabancı ve kendine bile belirsiz olan bir adamın ihtiras dolu kiniyle karşılaşırsa ne olur? Peki ya geçmişte kaldı sandığımız insanlar tamamen geleceğimizi belirlediyse. O zaman ne olur? Geçmiş her şeyi altüst edip geleceklerini belirleyecekti peki onların kaderini değiştirebilecek miydi? Kader geçmişe mi bağlıydı, yoksa geçmiş kaderin iplerini tamamen eline mi almıştı? ◾Tüm hakları saklıdır. Çalınması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. 🍂06.12.2020 kitap bu tarihte yazılıp tarafımca kaldırılmıştır, şimdi tekrardan yayınlanmaktadır.
TAHAYYÜL (Tamamlandı) by delusionslayer
delusionslayer
  • WpView
    Reads 2,885,522
  • WpVote
    Votes 118,804
  • WpPart
    Parts 62
''O kadar imkânsızdın ki benim için...'' İçine çektiği derin nefes sessizliğin kol gezdiği çocuk parkına ses olurken ellerini, oturduğum bankta sırtımı yasladığım tahta parçalarının iki yanından omuzlarıma temas edecek yakınlıkta yerleştirip devam etti sözlerine. ''...ama ben o gözlerde gördüm Defne. Yıllardır hayalini bile kurmaktan korktuğum o anlardaki gibi bana baktığını gördüm ve ben o bakışları ömrümün sonuna kadar görmek için canımı bile veririm.'' Öyle baskındı ki her kelimesi, dudakları arasından çıkan her cümle bir yemindi sanki. Bedenini bedenimin üzerine eğdiğini hissettiğimde hareketsizce oturmaya devam ettim. Nefesi saçlarımın arasındaydı ve ben arsızca o nefes oradan hiç ayrılmasın istiyordum. Tam başımın üzerine temas eden dudaklarla beraber kalbim, sanki özgürce uçmaya âşık bir kuşmuş da küçücük bir kutuya zorla kapatılmış gibi kanat çırparken kanatlarına zarar verdiğinin bile farkında değildi. Canım yanıyordu hatta daha da yanacaktı biliyorum ama yine de istiyordum işte... Her şeye rağmen canımın yanmasını. ''Korkuyorum.'' Titrek ve cansız çıkan sesimi belki de duymamıştır bile diye düşünürken aldığım cevapla benim seslerimi en iyi onun duyduğunu bir kere daha anlamıştım. ''Seni bekledim, beni gör istedim ama yapamadım. Şimdi sen beni görmüşken bu yolda karşıma ne çıkarsa çıksın gözüm görmez, kulağım işitmez. Ben, bana aile olsun istediğim kadın için ailemi bile karşıma alabilecek bir adamım. Korkutacaksa bu korkutsun seni.'' ... Kurgunun ilerleyen bölümlerinde argo, küfür ve yetişkin içerik barındıran sahneler bulunabilir! ... ⭐️Tamamlandı: 8 Şubat 2024