Mafya Temalı Kitaplarım ❤️
2 stories
Zincirli Kalp (Mafya Kurgusu) 1.Kitap Bitti  by KumruAkay26
KumruAkay26
  • WpView
    Reads 2,182
  • WpVote
    Votes 166
  • WpPart
    Parts 27
Gece, İstanbul'un karanlık köşelerine sinsice yayılıyordu. Şehrin altında, gizli bir malikane, sessizliğin en ağır tonunda yankılanıyordu. Her köşesinde lüks ve tehlikenin iç içe geçtiği bu mekânda, soğuk duvarlar, aralarındaki karanlık sırları saklamaktan bıkmış gibi titriyordu. Bu malikane, şehrin bilinmeyen krallığını yöneten bir adama aitti: Aras Kavaklı. Sert, acımasız ve ölüm kadar soğuk bir mafya lideri. Bir kez onun yüzünü gören hiç kimse bir daha gün ışığını göremezdi. Geniş, loş ışıklandırılmış toplantı odasında uzun bir masa, gerginliğin doruğuna ulaşmış insanlarla doluydu. Masanın başında oturan Aras, sırtını geriye yaslamış, sessizliği adeta bir silah gibi kullanıyordu. Yüz hatları keskin, bakışları buz kadar donuktu. Yanındaki adamlar, onun her nefes alışını dahi kontrol eden sadık korumalarından başkası değildi. Kimse konuşmaya cesaret edemiyor, o konuşmadan bir hareket bile edemiyordu. O sırada, kapının kenarında, yanlış zamanda, yanlış bir yerde olduğunu çok iyi bilen biri daha vardı: İrem. Bir hata yapmıştı, hem de ölümcül bir hata. Bir anlık dikkatsizlikle, bu toplantının ortasına düşmüştü. Tertemiz beyaz elbisesi ve masum yüzü, bu dünyaya ait olmayan bir safiyet taşıyordu. İrem, kalbi deli gibi atarken, buradan sağ çıkamayacağını biliyordu. Ancak panik yapacak zaman yoktu. Kendi aklıyla bu kâbusun içinden çıkması gerekiyordu. Birden, Aras'ın eli kalktı. Sessizlik bir bıçak gibi kesildi. O an herkesin üzerine ölümsüz bir gerilim çöktü. Odaya keskin bir emir yayıldı: "Herkesi temizleyin." Silahlar çekildi, mekanik tıkırtılar odada yankılandı. İrem'in gözleri genişledi, nabzı hızlandı. Ölüm, her saniye ona daha da yaklaşıyordu. Kaçacak bir yer yoktu, bir çıkış da yoktu. Ancak aklına bir fikir geldi, çaresizliğin verdiği bir ilhamdı bu. Elini hızla çantasına attı,
 Mafya'nın Tatlı Belası by KumruAkay26
KumruAkay26
  • WpView
    Reads 84
  • WpVote
    Votes 34
  • WpPart
    Parts 3
Hava soğuktu. Rüzgar çok şiddedli esiyordu. Dışarıda yağan karlar yere hızlı bir iniş yapmaktaydı. Berra'nın gözyaşları yanağına birer birer aktı. Burnunu çeke çeke ağlıyordu. Bağırmak istedi içindeki öfkesini kusmak istedi. Fakat yapamadı. Bu saatten sonra herşey bitmişti. Artık yapacak bir şeyi yoktu. Tek başına yapa yalnız kalmıştı. Babası o kadını dinleyip onu yaka paça dışarıya atmıştı. Saat gecenin bir yirmi üçüydü. Ve o öylece dışarıya atılmıştı. İlk bir kaç dakika kapının önünde durdu. Belki babası gelip onu çağırır diye düşündü. Sonrasında babası gelse bile tekrardan o eve giremeyeceğini anladı. Sonuçta onun da bir gururu vardı ve yeterince ayaklar altına alınmıştı. Saçları yağan kar yüzünden ıslanmış, burnu soğuktan kıp kırmızı olmuştu. Emin di sabaha kesinlikle ateşi çıkacaktı. Hatta şimdiden biraz bile ateşi vardı. Yanında hiç bir şeyi yoktu. Ne parası ne de iki parça kıyafeti. Zaten onları almaya vakit mi kalmıştı? Öylece yaka paça dışarı atılırken ve yüzüne inen sayısız tokatdan sonra hiç bir şeyini alamamıştı. Gerçi babası tüm parasına el koymuştu. İstese de parasını alamazdı. Yanında sadece telefonu vardı. O da pantolonunun arka cebinde kalmıştı. Aklına gelen şey ile acıyla gülümsedi. Ve emin olmak için telefonunu arka cebinden çıkardı. Evet tahmin ettiği şey olmuştu. Telefonunun koruma camı paramparça olmuştu. Ve sanırım kendi camı da kırılmıştı. Üvey annesi babası gelmeden önce onu merdivenlerden itmişti. Ve merdivenlerin sonunda ise belini demir kapının oraya çarpmıştı. "Sanırım çarptığım tek şey belim değilmiş" diye mırıldandı. Sabahtan beri her yeri ağrıyordu. Üvey annesinden ayrı, babasından ise ayrı işkence çekmişti. Tüm kemiklerı sızlıyordu. Kalbi az önce olanlardan dolayı öyle hızlı çarpıyordu ki.