Ve ben beyazlar içinde, başka bir erkeğe ait olmak üzere, sonsuza kadar sevdiğim adamın önünden yürüyüp geçiyordum. Gözlerimden akan yaşlar bile buz tutmuştu, bu zamana kadar başımı bile eğdirmeyen Caelum, gözlerimden akan o soğuk taneleri görecek kadar bakmıyordu bile.

Nefretin aşka dönüştüğü an... Ama kader zaten kanla yazılmıştı. Şanlıurfa'nın sokaklarında, intikamla damgalanmış yeni bir aşk hikayesi doğuyor. Eshaal ve Akin, kaderin ateşiyle yanmak için kafeslerinden çıkacaklar.

Elif Altunay, üniversitede tanıştığı Okan Demirci ile kurduğu evlilikte mutluluğun en saf hâline inanmıştı. Her sabah aynı gülüşle uyanıyor, her akşam aynı sıcaklıkla günü noktalıyordu. Ama hayatın sessiz duvarlarının ardında yankılanan sırların bir gün o huzuru paramparça edeceğini bilmiyordu. Her şey o kadar kusursuz görünüyordu ki, hiçbir gölge bu ışığın altına sızamaz sanmıştı. Oysa bazı mutluluklar, sessizce kendi sonunu taşırdı içinde. Ve bir gün, yankısı karanlığa karışan o sessizlik... Elif'in kalbinde asla kapanmayacak bir yara bırakacaktı... Bazen bir güven kırılır, ve o kırığın sesi insanın içinde ömür boyu susmaz... ©Tüm hakları saklıdır.

Dünyada her şey bir oyundu. Bazı oyunlar sessiz oynanırdı. Bazılarıysa geride kan ve sır bırakırdı. İnsanlar rolünü bilir, maskesini takar ve hamlelerini sessizce yapardı. Bazıları için hayat sadece bir gölge oyunuydu. Görünmeyenler, söylenmeyenler ve fark edilmeyenler her şeyi belirler. Bu hikâye, böyle bir oyunun ortasında, kimsenin göremediği sırların, planların ve sessiz hesaplaşmaların öyküsüdür. Bir kadının gücü, bir ailenin karanlığı, geçmişin gölgeleri ve gözlerden uzak kalmış bir aşk... Hepsi birbirine bağlı, hepsi birer hamle, hepsi sessiz bir oyun... Sessizlik bazen en yüksek sesle konuşur... ©Tüm hakları saklıdır.