kubraxa_
Ön Söz
Bu kitap, bir tesadüf gibi görünen ama aslında kaderin ince ince ördüğü bir hikâyeyi anlatıyor. Küçük yaşta ailesi dağılan Deren, abisiyle birlikte hayata tutunmaya çalışan bir çocuktu. Ramazan adında zengin bir adamla yolları kesiştiğinde, hayatları bambaşka bir yöne savruldu. Ramazan onların sadece koruyucusu değil, aynı zamanda yeni bir dünyanın kapısını aralayan kişiydi.
Yıllar geçti. Deren 23 yaşına geldiğinde, artık kendi hayatını kurmuş, stilist olarak ayakta durmaya çalışan genç bir kadındı. Abisi Eren'le birlikte Ramazan'ın desteğiyle büyümüş, sonra kendi evlerine çıkmışlardı. Ama hayat her zaman sakin akmaz. Bir gün Eren'le yaşadığı tartışmanın ardından evden çıkıp sahile gitti. Biraz nefes almak istemişti sadece...
Ve orada, bir yabancıyla göz göze geldi.
Ama o yabancı, onun unuttuğu bir geçmişti.
Deren, Demir'i hatırlamıyordu.
Ama Demir, onu hiç unutmamıştı.
Demir, şimdi başarılı bir mimardı. Ama geçmişin izleri hâlâ yüreğindeydi. Çocukken verdiği ilk hediye, bir kolyeydi. Bir tarafı pusula, bir tarafı peri kızıydı. Pusulası onda kaldı, perisi ise yıllar boyunca Deren'in boynundaydı. Deren bu kolyenin nereden geldiğini bilmiyordu, ama Demir biliyordu. Çünkü o, bir zamanlar her şeyden önce ona inanan bir çocuğun duygularını içinde saklamıştı.
Bu roman, geçmişle bugünün, unutulanla hatırlananın, ve en önemlisi bir kalbin diğerine sessizce nasıl yol bulduğunun hikâyesidir.
Bazı karşılaşmalar rastlantı değildir.
Bazı bağlar, zamanla değil kalple kurulur.