🧿🧿🧿
13 stories
ÜZÜM BUĞUSU by bosverdilan
bosverdilan
  • WpView
    Reads 1,403,838
  • WpVote
    Votes 91,770
  • WpPart
    Parts 29
Sene 1992, ülke sağ ve sol çatışmasının izlerini hâlâ taşıyorken henüz yoluna girmiş bir düzen yoktur. Bu çatışmanın içerisinde aynı evde doğup büyümüş olan Firuze ve Ecevit birbirlerinin tek ve en sevdiği oyun arkadaşıdır. Yetişkinlerin kavgalarının ötesinde, boya kalemleri ve oyunlarıyla büyüyen iki çocuğun doğarken beraber yazılan hikayeleri; bir doğum gününde sert bir silgiyle silinir, hiç var olmamış gibi koparlar birbirlerinden. Silgi yazıyı siler, kağıdı hırpalar ve Ecevit bir ailenin avucunun içinde yok edilir. Suçlar ve cezalar. Cezaları yalnızca suçlular mı çeker? Silgi yazıyı siler, leke bırakır ve Firuze en sevdiği oyun arkadaşını kaybeder. Suçlananlar ve cezalandırılanlar. Suçlular sadece yetişkinlerden mi çıkar? Firuze Akın ellerinde fırçalar, karşısında tablolarla yıllardır oyun arkadaşını beklemektedir. Seneler sonra aynı sayfa açılır, silgi de kalem de tek kişinin eline düşer. Ali Ecevit Tarhan, yazıp silmek için yok edildiği o yere geri döner. *** "Firuze sen benim çocukluğumsun," Gözleri derin bir şefkatle bana bakıyordu. Konuşan Ecevit'ti. Onu evvelden tanıyordum. Gözlerindeki şefkat avucunun içine düştü, un ufak edildi. "Firuze sen benim çocukluğumun katilisin," dedi acıyla, nefesini keskin bir bıçak kesti, o bıçağı ben tuttum sandım. Konuşan Ali Ecevit Tarhan'dı. Onu yeni tanıyordum.
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK by bosverdilan
bosverdilan
  • WpView
    Reads 9,184,632
  • WpVote
    Votes 534,782
  • WpPart
    Parts 83
Efsun Zorlu; atandığı Urfa'da mecburi hizmetini yapan tıp fakültesinden yeni mezun, çiçeği burnunda bir hekimdir. Daha mesleğinin ilk günlerinde, henüz on sekizine yeni girmiş bir hastanın intihar vakasıyla karşı karşıya kalır. Hastasının vücuduna bırakılan izler onu adım adım kendi geçmişine götürürken, geleceğini aniden tanımadığı insanların dudakları arasında bulur. Asla geçmemiş geçmiş, verilmiş sözler, kurtarılan hayatlar, doğrultulan namlular, yalanlar, fermanlar ve aşk. Devrim gibi bir kadın, Urfa'nın göbeğinde destan gibi bir sevdanın koynunda bulur kendini. Koca düzene baş kaldırıp o düzenin minnet ettiğine yenilmekse ne aklının ne de kalbinin kabulüdür. *** "Ağlarsam ölürüm." derken sesim düz, çoktan kabullendiğim bu gerçeği ilk defa dile getirişime rağmen sakindi. Çoktan. Saatlere dökülürdü ama bana şehirler aştıracak kadar çok gelen o vakit. Vücudumun ağrısı ruhumun sancısının çok altındaydı. Onun gözleri bende olsa da ben boşluğa odaklanmıştım. Üzerimde olan bakışlarının ağırlaştığını hissettim. Fetih bana çok ağır bakıyordu. Sırtıma yüklenen çuvallar biraz daha bel bükmeme sebep oldu. "Neden," dediğinde ne dediğimi çok iyi anlamış da yersiz bir sorgulayışa bürünmüş gibiydi. "serçe misin sen?" Kaşlarım hafifçe havalandı, başımın ağrısı belirginleşti. Uzun süreden sonra ona bakan ben oldum. Söylediği şeyin altındaki anlamı yakalamaya çalışıyordum ama buna çok uzaktım. Bunu anladı ve dudakları kıvrılacak sandım. Halbuki gülümsemeye çok uzaktık. "Serçeler," yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdı. "Ağlayınca ölürlermiş. Bu yüzden mi bunca zamandır gözlerinin kuruluğu?" Bu konuşmadan sonra onun serçesi olacağımı, hatta olduğumu bilemezdim. Tıpkı bu topraklarda serçeyi öldürmenin kadını ağlatmak olduğunu bilmediğim gibi.
Yazgının Oyunu by silentsey
silentsey
  • WpView
    Reads 1,134,987
  • WpVote
    Votes 61,541
  • WpPart
    Parts 25
Birbirinden hiç hoşlanmayan iki insan, yakın arkadaşlarının düğününde yolları kesişince istemeden de olsa aralarında bir çekim yaşanır. Tek seferlik yaşanan bir ilişkinin sonunda hayat onları hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılar. Bir bebek... Bu minik mucize, iki yabancının kaderini birbirine bağlayarak onları hem kendileriyle hem de duygularıyla yüzleşmeye zorlar. Beklenmedik hamilelik, yeni bir başlangıcın kapılarını sonuna kadar aralar...
AZALANLAR by monafesa
monafesa
  • WpView
    Reads 584,250
  • WpVote
    Votes 36,141
  • WpPart
    Parts 53
"Yok olacak kadar azalan bir insan, en tehlikelisidir." Aylar önce kurtlar sofrasına bir sandalye çekmiş, kanlı bir ziyafetin içine oturmuştum. Senelerce bastırılmış bir açlıkla doluydum; iştahla intikam yemeğinin önüme serilmesini bekliyordum. Fakat bir süre sonra anladım ki, burası acıkınca oturulan bir masa değildi. Aksine, burası güçsüz olanın sofraya serildiği, üstüne de kadehlerin tokuşturulduğu bir masaydı. İntikam yemeği hiçbir zaman gelmeyecekti; çünkü burası zaten intikamın ta kendisiydi. ⚠️ Kitapta bazı tetikleyici unsurlar bulunmaktadır, lütfen bunun bilinciyle okuyunuz. Yayınlanma Tarihi: 16 Mart 2023
AYKIRI KIYILAR by izgocean
izgocean
  • WpView
    Reads 919,599
  • WpVote
    Votes 67,612
  • WpPart
    Parts 22
En fazla ne kadar ileri gidebilirsin ki? İstediğin şeyi almak konusunda... belki de, en çok bunun için; neleri göze alabilirsin? Hayat bu; seçimlerinin ne kadar aykırı olduğunun önemi yok. Bir gün, kendini hiç anlaşamadığın bir adamla anlaşma yaparken bile bulabilirsin... dedik ya, hayat bu ve kimin aykırı olduğunu düşünmek için vaktin de yok. En azından, Tamay için her şey böyle. Birbirlerini beklenmedik bir evliliğin içinde bulan ikili, belirli bir süre geçtikten sonra boşanmak konusunda anlaşırlar. Yine de, her şey planlandığı gibi gitmez; aralarındaki ilişki beklenmedik bir şekilde değişmeye başlar.
AHZAR by izgocean
izgocean
  • WpView
    Reads 3,258,185
  • WpVote
    Votes 169,851
  • WpPart
    Parts 42
Zorluklarla ayakta kaldığı hayatında bir de bursla kazandığı üniversitesini ilerletmeye çalışan Yağmur, hayatının en büyük pişmanlığını yaptı... Birine aşık oldu. O adam ondan sadece kalbini almadı... ama geride yalnızca pişmanlıklar kaldı. Peki yıllar sonra, bir anda karşılaştıklarında; her şey hâlâ aynı mıydı? *
SAKA VE SANRI(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 35,181,860
  • WpVote
    Votes 1,587,299
  • WpPart
    Parts 58
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle evlenmek mümkün müydü? Gerçekten nikâhta bile sahtekârlık yapılabilir miydi? Başına gelene kadar Bige Saka bunun mümkün olduğunu sanmıyordu. İlk görüşte aşktı onunkisi, bu yüzden âşık olması ve duygularına yenik düşüp evlenmesi çok hızlı olmuştu. Evlendiği gün sevgilisinin bir dolandırıcı olduğunu öğrenmişti. Üstelik zaten evliydi ve başka bir adamın adını, soyadını, kimliğini hatta gerçeğinden ayırt edilemeyecek imzasını kullanarak Bige'yi evlendiklerine inandırmaya çalışmıştı. Son ana kadar Bige bu gerçeği görememişti. Peki, nikâh cüzdanında adı geçen gerçek Karun Kalender kimdi? Evlendiğinden haberi var mıydı? Böyle bir durumda nikâh geçersiz sayılırdı değil mi? "Ne demek nikâh geçerli?" Şaşkına dönmüş bir halde avukata bakıyordum. Benden haberi bile olmayan bir adamın karısı olduğumu mu savunuyordu? "Üzgünüm Bige Hanım," dediğinde olağan bir şeyden bahseder gibi sakindi. "Nikâh memuruna kadar her şey gerçek. Eski sevgiliniz Serhat Bey ile o masaya oturduğunuzu doğrulayacak hiç görgü tanığınız yok. Bu nikâhın başka bir adamın kimliğini kullanarak kıyıldığına dair hiçbir kanıtınız yok. Böyle bir durumda yapılacak en mantıklı şey Karun Bey'i bulmak ve ona olanları anlatıp boşanma evraklarını imzalatmak." Bu adam ne dediğinin farkında mı? Bahsi geçen adamın benden haberi bile yoktu. Karşısına geçip ona ne diyeceğim? Senin ruhun bile duymadan evlendik hadi şimdi de boşanalım mı? Bu koskoca bir saçmalıktı!
Mavi Ve Siyahın Savaşı ❦MVSS❦ by kimbunacless
kimbunacless
  • WpView
    Reads 19,391
  • WpVote
    Votes 1,716
  • WpPart
    Parts 41
Sevgilisiyle gizlice sızdığı sergiden tablo çalması gereken Dildar Erginsoy, aynı tablonun peşinde olan bir adamla karşılaşır. Ancak kaderin oyunları onlar için farklıdır. Sevgilisinin ölümüyle yeni bir oyun Dildar Erginsoy tarafından başlatılacaktır. 𝑫&𝑷 "Damadı nasıl buldun?" diye sordum, tezgaha kalçamı yaslayarak. "Enerjisini puanla." dedim, merakla. Binnaz ablanın hisleri kuvvetliydi, insanların enerjisi vardı ona göre. Kötü enerjiyi hisseder ve uzaklaşırdı. O kişinin hikmeti de bir şekilde sonradan ortaya mutlaka çıkardı. Gözlerini yüzüme dikerek birinci parmağımı seçti. Bir puan. Tek sayı seçmezdi, tek sayılar uğursuzdu ona göre. Bir puanı ise asla seçmezdi, hislerine göre tehlikeli sulardı. "Neden tek sayı?" diye sordum, başımı kaldırarak. "Sizi puanladım." dedi, sürmeli gözleri mavilerime kaydı. "İkinizi bir arada gördüğümde nefesim daraldı." Pusat geldiğinde de ortadan kaybolmuştu. "Bu birliktelik ikinize de iyi gelmeyecek gibi..." dedi, kısık sesle. Ocağı silerken hareketleri sertleşti, keskin gözleri tek noktadaydı. "Zararlı bir ilişki olacak. Ama bunu başkaları değil, siz yapacaksınız. En büyük zararı kendinize siz vereceksiniz." diye mırıldandığında yutkundum sertçe. "Onu puanla." dedim, hızla araya girerek. "Bu kez sadece onun enerjisini puanla. Bizi değil." Parmaklarımı uzattığımda durup bana döndü. Sekizi seçti. "Sekiz puan?" dedim, hayretle. "Kötü birisi değil.Temiz enerjisi var." Kaşlarımı çattım. "Neden biraz önce bir puan verdin o zaman?" "Uğursuzluğu getiren, aradaki enerjiyi indiren o değil, sendin." dediğinde kalakaldım. "Yan yana geldiğinizde birbirinizin enerjisini sömürüyorsunuz. Zarar vereceksin ona, ne konuda olduğunu bilmiyorum ama ona vereceğin zarar sana da acı verecekmiş gibi hissettiriyor."
Bülbül ve Dans by azraketen
azraketen
  • WpView
    Reads 41,055
  • WpVote
    Votes 1,169
  • WpPart
    Parts 10
NALİN ERDEM "Sen avuçlarımda yıpranmış defterime karalamaya cüret edemediğim sözüm, karanlık odalarda yalnızlığım duyar da üzülür diye mırıldanmaya korktuğum ezgimdin Ozan. Hiç haberin olmadı. Oysa ben henüz besteleyemediğim şarkımın en isyankâr notalarına eş etmiştim bizi. Durmadan dans ettik seninle. Sessizce, saatlerce, alelade bir gece... Sen o gecede yüreğime rezil ettin beni." 🎻🎻🎻 Aşk, müzik, dans, tutku ve doğu nasıl bir araya gelir? 🎻🎻🎻 HOZAN MERXAS "Aldanma Nalin. Şarkılarım bir parça yalan gelecek sabaha çıktığında. Susturamazsın kendini. Bu gece dans etmeli iki deli hüsranla. Fakat asla kapılma bana. Dans bir avuç alevdir geceye daldığında. Kurtaramazsın artık bizi. Ayrılık var yarınımızda. Sabaha kadar bitmeyecek bir söz ver öyleyse. Bülbül öterse gece... Sabaha dek dans et benimle."
Akşam Güneşim by azraketen
azraketen
  • WpView
    Reads 808,965
  • WpVote
    Votes 44,771
  • WpPart
    Parts 94
'Ben en çok akşam güneşini severim Mem. Sarının en masum, turuncunun en tutkulu, kırmızının en şefkatli hali demek çünkü. Ben akşam güneşinin alacasına meftunum. Sen bu aciz yüreğimin akşam güneşisin Mem.' ☀️☀️☀️ Hızlandım. Bir insan kaçtığı bir yere ne kadar hızlı gidebilirse o kadar hızlı gidiyordum. Koştum. Ardımdaki sesler yaklaştı. Geçmişime yaklaştım. Gidebileceğim ilk yere ulaştım. Demir kapılı konağın önünde durduğumda elimdeki bıçağın kabzasını vurdum. Nefes nefeseydim. Soğuk yakıyordu. Boğazımı yakıyordu. Tenimi yakıyordu. O soğuk yakıyordu ama ben donuyordum. Titriyordum baştan aşağı. Elimdeki kanlı bıçakla vurdum kapıya tekrar tekrar. Ayak sesleri bana yaklaşıyordu. "Mem!" diye bağırdım yıllar sonra. Adı dilimden dökülünce içim dalgalandı. Sesim titredi. "Mem, aç kapıyı!" Gözlerim buğulandı. Adım sesleri kulağımda yankılanıyordu şimdi. Kalbim, göğüs kafesimden taşıyordu. Kirpiklerim bile titredi. O zelzelede birkaç damla döküldü soğuğun kuruttuğu yanaklarıma. "Aç kapıyı, Mem! Aç ne olursun, aç!" Adım sesleri durdu arkamda. Bulmuşlardı beni. Yakalanmıştım işte. Memet kapıyı açmamıştı. Kapıyı ilk ben kapatmıştım bize. Ama bu gece her şeye rağmen bana açamaz mısın Mem? Göz kapaklarım kapandı. Kucağımdaki valizin içinde oğlum ağlıyordu. Elimdeki bıçağın bulandığı kan şimdi kuruyacaktı. Son kez kaldırıp vurdum kapıya. İçimle titredi sesim. Ağladım. "Mem... Duymuyor musun? Sesimi duymuyor musun? Aç kapıyı! Aç kapıyı Mem." ☀️☀️☀️ 'Senden sonra en çok akşam güneşinden nefret ettim Zühre. Sarının en güçsüz, turuncunun en yalancı, kırmızının en zalim hali demekti artık. Ben bir akşam güneşinin alacasında zincire vurdum sevdamı. Sen yüreğime kazınm