> UNUTMAK KENDİNİ KURTARMAKTIR. AMA HER KURTULUŞ, BİRİSİNİN YIKIMINA MÂL OLUR. O, geçmişini unuttu. O, onun geçmişi oldu. Lerya Aygün, zihninin derinliklerine gömdüğü yangınlardan kaçarken, unuttuğu her şeyin bir ismi vardı: Veran Kor. O, susarak bekledi. Küller arasında. O, unuttuğunu sandı. Ama kalbi hâlâ alev alev yanıyordu. Bir psikolog ve eski bir asker... Bir hafıza kaybı ve asla unutulmayan bir yüz... Ve şimdi, zamanın en kör noktasında, yeniden karşı karşıyalar. Geçmiş yanarsa, gelecek küllerden doğar mı?

Bütün benliğini vatanına adayan, onun aşkıyla tutuşan bir asker için ay yıldızdan başka sevda olamazdı. Kanının son damlası, bayrağının dalgalanması, son nefesi, milletinin istikbâli için feda edilirdi. Gönüle kor gibi düşen bir yaren bile, şehidin son örtüsüne el bastıran o kutlu yemini bozdurmazdı. Üsteğmen Selçuk Atagün'ün hayatı, kendisini vatan yemini ve sevdası arasında bırakacak bir kadınla tanıştığında tamamen değişecekti. Not: Bu hikâyede geçen karakterler ve isimler tamamen hayal ürünüdür. (Değiştirilmiş Kapak) By Adela <2025>

"Bazen birinin ölmesi, onun gittiği anlamına gelmez." Çünkü bazı insanlar bedenleriyle değil, bıraktıklarıyla kalır. Ve bazı ölümler, bir başlangıçtır. Vera'nın gidişi, bir sır perdesinin aralanışıydı. O, sessizliğini defteriyle bozdu. Kelimeleri hayattaydı. Ve kelimeler, bazen bir silah kadar keskin olabilir. Raya, yıllardır taşıdığı yükle büyüdü. Ama bazı yükler vardır ki, büyümekle hafiflemez. Aksine, insanı içten içe çürütür. O artık sustukça değil, konuştukça yoruluyordu. Çünkü her cevabın içinde yeni bir yara vardı. Deniz fenerinin ışığı dönerken, Bir şey netleşiyordu: Gerçekler saklanamaz. Yalnızca ertelenir. Ama gecikmiş bir yüzleşme, bazen daha çok yakar...

Aşk, her zaman planlanmaz. Hayatın, kaderin ve tesadüflerin kesiştiği o ince çizgide, hiç beklenmedik bir yerden filizlenir. Taşıyıcı annelik yaparak hayatını yeniden inşa etmeye çalışan güçlü bir kadın ile karanlık dünyasının hükmüyle yaşayan tehlikeli bir mafya adamının yolları kesiştiğinde, her şey değişir. Bir yanda hayata tutunmaya çalışan kırılgan bir ruh, diğer yanda geçmişin yükünü omuzlarında taşıyan bir kalp... Ve ikisinin de içinde derinlerde saklı bir sır: sevginin gücü. Karanlıkla aydınlığın, umutla korkunun, sevgiyle nefretin savaştığı bu hikâyede, aşk tüm engellere rağmen yolunu bulabilecek mi? "Kiralık Kalp"te, kaderin sınırlarını zorlayan bir aşk hikâyesine tanıklık edeceksiniz.

Turuncuyu andıran ama kırmızı olduğunu belli eden gözler... Hayatımı değiştiren gözler... Kendimi sevmemi sağlayan gözler... Görmeden nefes bile alamadığım gözler... Değerli olduğumu hissettiren gözler... Kim olduğumu öğrenmemi sağlayan gözler...

UYARI: YA HEPSİ YALANSA ADLI KİTABIN DEVAM KİTABIDIR! İLK KİTAP OKUNMADAN OKUNURSA BİR ANLAMI OLMAYACAKTIR! Bizi zincirleyen kuralların ne yazık ki zincirleri paslanmıştı. Artık o zincirleri kırmak çocuk oyuncağı idi

uzun uzun suratıma baktı "bir daha karşıma çıkma!"dedi öfkeyle. Ona baktım "Bence biz seninle daha çok karşılaşacağız üsteğmenim!" ... 'olmak yada olmamak işte bütün mesele bu' benim için olmak yada olmak, olmamak yada olmamaktı hayat kor bir alevden ibaretti benim için. Eflan Eser, küçük yaşlarda babası şehit olur, bunun üzerine asker olmayı ister ama olaylar hiç istediği gibi gitmez. Lise yıllarında aynı okulda bulunan Eflan ve Attila büyümüş, Eflan kriminal Psikolog, Attila ise Üsteğmen olmuştur. Babasının ölümünden şüphe duyan Eflan araştırma yapmaya başlar... Bir gün bir cinayet olay yerinde kader Eflan ve Attila'yı tekrar bir araya getirir. Attila ile babasının ölümü altındaki gizemi çözmeye çalışırlar onlar gizemi çözmeye çalışırken geçmişleri ve gelecekleri onların arasında duygusal bağ çoktan köprü kurmuştur.

"Bir ölüyü umut diriltemez, her ölen kefen giymez,mezara gömülmez ve her ceset bulunmaz." 🥀 Lavin Hera İz, geçmişin izini sırtında taşıyan canavarın pençelerinin kurbanı seçilmişti. Ölüm birkez uğramıştı ruhuna, canını almadı ama ölmüş hislerin cesetlerini tenine işlemişti... Zihninde kan kokan sessiz ölüm çığlıklarının ağıtları yankılandığında karanlığa sahipti hatırlayamadıkları . Bir gün mezarlığa gittiğinde yalnız değildir ve onu uzaktan izleyen biri olduğunu hisseder. Korkunun biçtiği kefen ile kaçmak ister ama Karsas'taki ormana girmekten başka şansı yoktur. Canavarların ve vahşi yırtıcıların avı olanların cesetleri bile bulunmayan ölümün ensesinde nefes aldığı kurbanların hikayesi olduğunu bilip bu ormana gitmeyi mi yoksa , Onu izleyen Azrail'in ölüm kokan kollarınamı gidecektir?